|
|
Duvarın öte yanı
İstanbul şehir merkezi dışında inşa edilen lüks konut ve villa projeleri, duvarlarla örülü yaşam alanlarında dış dünyayla bağı tamamen kesme vaadi verirken, farkında olmadan duvarların dışındaki yaşamı değiştiriyor. Ümraniye'ye, Çekmeköy'e yıllar önce memleketinden göç edip gelenler, yeni sitelerle birlikte in cin top oynayan mahallelerin canlandığını anlatıyor Kiraların yükselmesinden şikayet edenler var tabii. Ama iki katlı gecekondusunu müteahhide vermek için en uygun teklifi bekleyenler daha bir çoğunlukta. En çok 'şükredenler', sitelerde çocuk bakan, temizliğe giden kadınlar. Kadınların şükredecek çok şeyi var aslında: Yol düzeldi, sağlık ocağı geldi, okul geldi, oğlan doğru düzgün okul gördü, çok şükür...
İstanbul'un geçmişte en çok göç alan bölgeleri, artık en hızlı yapılaşan, adı lüks sitelerle anılan yerler Sarıyer, Ümraniye ve Çekmeköy'de bir yanda derme çatma evler, yanıbaşında lüks siteler, yıllardır birlikte yaşayıp gidiyor. Çok değil, 5 yıl öncesine kadar İstanbul'un 'varoşu' olan yerlerde şimdi gösterişli giriş kapıları, yüksek duvarları ve kapısında üniformalı güvenlik görevlileriyle lüks siteler yükseliyor. Kendilerini, "Levent'e 15 dakika, Etiler'e 20 dakika" diye tanımlayan bu siteler, hem şehirden uzak, hem de şehre yakın olmakla 'gururlanıyor'. Onlar kendilerini öyle tanımlıyor ya, aynı şeyi çevrelerindeki gecekondular da yapıyor. Onlar da bu lüks sitelere yakın olmak ya da olmamak durumuna göre kiralarını yükseltiyor, kendi değerlerini artırıyor. Herkes, yakın olduğu bir başka değerden besleniyor yani. Siteler geldi, komşuların hayatı değişti Sloganlarını, 'biz ev değil, yaşam şekli satıyoruz' ana fikri çevresinde oluşturan binlerce kişilik bu yeni mahalleler, inşa edilmeye başladıkları andan itibaren sadece duvarlarla çevrili alanda değil, o duvarların dışında da yavaş yavaş yaşamı değiştiriyor. Askerden gelen oğlan, yakındaki siteye güvenlik görevlisi olarak giriyor, babaanne çocuk bakıyor, gelin temizliğe gidiyor.
Evinin dışını sıvasız bırakan Hasan Amca, eline para geçtiğinde ilk iş boya çektiriyor. Çalışan kadınlar arttı Ümraniye'de, Soyak Yenişehir ile hemen karşısındaki gecekonduları, sadece bir yol ayırıyor. Aslında ayırmıyor da. Yaşam birbirine karışmış, sürüp gidiyor. Toplam 3 bin 500 konuttan oluşan Soyak Yenişehir evlerinin inşaatına 1999 yılında başlandığında yıllar önce Tokat'tan, Erzurum'dan, Giresun'dan gelip 2-3 katlı evleri konduranlar umutlanmış. "Buralara otobüs de gelecek, okul da yapılacak" diye. Olmuş da nitekim. Önce minibüs hatları tahsis edilmiş, sonra İETT otobüsleri gelmiş. Ardından siteyi yapan inşaat şirketi, o bölgeye tek katlı, modern bir ilkokul yapmış, sonrasında da lise. Sitenin çevresindeki dükkanlar da, '3 bin 500 ev demek, binlerce müşteri demek' diye bir anda doluvermiş. Ama dükkanlar hayal ettiği işi yapamamış, o yüzden 3-5 kere el değiştirmiş. Sitelerde oturanlar eve dönmeden herşeyi şehirde halledip geldikleri için duvarların ötesindeki esnaf yine kendi çevresine mecbur olmuş. Ama en çok kadınlar için hayat değişmiş. Çoğu çalışan kadınlardan oluşan site insanları, çocuklarını baktırmak, evlerini temizletmek için haber salınca etrafa, yüzlerce evkadını bir anda işe güce gider olmuş. Çocuklar da daha güzel okullara gittiği için bugün en çok "şükredenin" kadınlar olması da bu yüzden.
ESEN EVRAN
|