Picasso'nun ünlü tablolarını sergilemek üzere Türkiye'ye getiren Güler Sabancı, Sabancı Müzesi'nin dünya standartlarında olduğunu söyledi.
Sabancı Müzesi, Türkiye'nin dünya ölçeğindeki tek müzesi
Picasso'nun ünlü tablolarını sergilemek üzere Türkiye'ye getiren Güler Sabancı, Sabancı Müzesi'nin dünya standartlarında olduğunu söyledi.
Sabancı Müzesi'nin duvarlarını süsleyen Picassolar'la ilgili her gün yeni şeyler öğreniyoruz. Mesela, 'Picasso İstanbul'da' isimli sergide, ünlü sanatçının iki gün arayla yaptığı iki resmin varlığını Sabancı Grubu Başkanı Güler Sabancı'dan öğreniyorum. O da küratörden öğrenmiş: "Nasıl bir ruh hali! Küratöre nereden anladığını sordum. İki gün önce yapılan resmi daha önce sergilendiği için bildiklerini söyledi. İki gün sonra yapılan resim ise ailenin koleksiyonundan geldi ve o resimde, duvarda iki gün önce yapılmış olan resmin eskizi var. Üstelik küratörler de bunu ilk defa görmüş!". Güler Sabancı bugünlerde müthiş bir heyecan yaşıyor. Misafir Odası söyleşisi için Holding'deki odasında buluştuk ve o en çok Picasso'yu anlattı.
* Türkiye'de açılan 'Picasso İstanbul'da' sergisi çok ama çok önemli bir etkinlik. Böylesine önemli bir serginin yapılmasına, bu kadar işinizin arasında nasıl vakit ayırdınız? Birincisi, evet yönetim kurulu başkanı olduktan sonra, bunu ayrıca söylüyorum çünkü çok hassas bir nokta, Sabancı Üniversitesi'ndeki özellikle öğrenci ve velilerden 'şimdi biz ne olacağız' diye soran mail'ler aldım. Aradan bir buçuk yıl geçti ve gördüler ki aslında çok bir şeydeğişmedi. Biraz benim yüküm arttı. Ama üniversiteye verdiğim ilgi başta ilk altı ay kadar azalsa da tekrar eski düzenimize geldik.
* Picasso Ailesi'yle temasa siz mi geçtiniz? Fransa'daki eski müzeler direktörü Prof. Henry-Claude Cousseau, Nazan Hanım'ın dostuydu. O bey vasıtasıyla aileyle de temasa geçti. Çünkü müzelerden normalde bir Picasso şov hazırlamak, istemek, getirmek herhalde bir beş altı yıl sürer. Biz ise, Nazan Hanım'ın başarısıdır bu, direkt aileyle temasa geçtik ve Bernad Picasso ile eşini İstanbul'a gelmeye ikna ettik. Bir yıl önce geldiler ve geldiklerinde bizim galerilerin inşaatı devam ediyordu. Onlara Sabancı Üniversitesi'ni, Sabancı Holding'i gösterdik. Beni tanıdılar. Sabancı Vakfı'nı tanıttık onlara. Ondan sonra Bernad Picasso böyle bir sergiyi yapmaya ikna oldu.
* Bernad Picasso'nun ikna olması neden önemliydi? Çünkü aile sergi için kilitti. Sergideki 135 eserin 118'i aileye ait.
* Böyle bir sergi açmak, Sabancı Müzesi'ni dünyada farklı bir konuma taşıyacak mı? Bir Picasso sergisinin bize getirdiği birkaç önemli şey var. Herşeyden önce dünya standartlarında bir müze olduğu tescillendi. Geldiler, odit yaptılar. Türkiye açısından bu donanımda ve kapasitede, buyetkinlikte ilk ve tek müze.
* İstanbul Modern Sanat Müzesi geliyor aklıma hemen. Böyle bir yetkinlikte müze diyebilir miyiz? Onlara sorun. Bana sormayın. Ama benim bildiğim Picasso dünyadaki en zor sergilerden biri. Zaten rahmetli Sakıp Sabancı'nın bana Picasso getirin demesinin ardındaki gerekçe bu. Rahmetli cin gibi, çok zeki bir adamdı. Bana öyle bir müze yapın ki Picassolar sergilenebilsin demişti. Dolayısıyla öyle bir altyapı hazırladık ki oditten de rahatlıkla geçtik.
* Galerileri büyütmek için ne kadar para harcandı? Sadece galeri kısmının büyütülmesi 6 milyon dolara mal oldu ve bu Dilek ve Sevil Sabancı'nın bağışıyla yapıldı.
* Serginin maliyeti konusunda bilgi verebilir misiniz? Serginin maliyetiyle ilgili açıklama yapamayız. Bu gizli. Çünkü olağanüstü bir risk var. Sigortası, güvenliğiyle bu çok önemli ama bu konuda konuşamam. Daha önemlisi Picasso gelip, bize güvenmese böyle bir sergi açılmasına izin vermezdi. Bu parayla pulla yapılacak bir sergi değil.
* Picasso sergisinin ardından iddialı sergiler geliyor mu? İki yıllık program şimdiden hazır. Sırasıyla önce Portekiz'den Gulbenkyan Sergisi, sonra Paris Rodin Müzesi'nden Rodin Sergisi ve ardından Cengiz Han SergisiSabancı Müzesi'nde sanatseverlerle buluşacak.
* Sizde hiç Picasso tablosu var mıydı? Yoksa sahip olmak ister misiniz? Bende Picasso hiç yok. Sahip olmak istemezdim herhalde, o kadar çok sahip olunacak şey var ki. Ama ben Picassoları seyretmeyi çok seviyorum.
***
* Dünyanın en güçlü 50 kadını arasında 17'inci sırada gösterildiniz. Neler hissettiniz? Bu güçlü lafını da hiç sevmiyorum. Ben ölçülebilen şeyleri severim. Objektif değerlendirilecek şeyleri severim. Takdir edilmek güzel bir şey ama neye göre, niçin olduğunu iyi bilmek lazım. Başarıya yönelik bir takdir daima insanı mutlu eder.
* Hiç beklemediğiniz bir anda kendinizi başkanlık koltuğunda buldunuz, değil mi? O günlerde başkanlığa hevesli olduğunuza ya da hayalini kurduğunuza inanmıyorum... Hayır. Kelimeler buysa ben hevesli olmadım, hayalini kurmadım. Ama şu var. Hep ilave sorumluluk alarak yetiştim. 28 yıl boyunca sorumluluklarım hep arttı ve ayrıca da sorumluluklardan hiç kaçmadım.
* İş hayatında karar alırken ılımlı mısınız yoksa radikal kararlar alır mısınız? Bizim yaptığımız tip işler tek başına yapılmaz. Bir ekip işidir. İş hayatında eğer bir konuya çok inanırsam, arkadaşlarımı ikna etmeye çalışırım.