|
|
|
|
Bombacıları yakalamak için 10 bin kanıt topladılar
İstanbul'da eş zamanlı patlayan 4 ayrı bombalamada polis yaklaşık 10 bin parça kanıttan yola çıkarak zanlıların kimliklerine nasıl ulaştı? Sanıkların evlerinde ele geçirilen bilgisayarlarda polis ne buldu?
Bombaların öyküsü
İstanbul'da eş zamanlı patlayan 4 ayrı bombalamada polis yaklaşık 10 bin parça kanıttan yola çıkarak zanlıların kimliklerine nasıl ulaştı? Sanıkların evlerinde ele geçirilen bilgisayarlarda polis ne buldu?.
Takvim yaprakları 15 Kasım 2003 Cumartesi sabahını gösteriyordu. İstanbul sıradan günlerinden birine hazırlanıyordu. Her sabah yaşanan o insan trafiğinden eser yoktu. Şehir yılların vermiş olduğu yorgunluğu üzerinden atmak için sanki gözlerini kapamış kendini dinlendiriyordu. O huzurlu dakikalara şehirde yaşayan milyonlarca insan da el birliği etmişcesine uyuyordu. Ancak şehirde erkenden kalkan birileri vardı. Onlar bu sükuneti kaosa çevirmek için birilerinden emir almışlardı. Bağcılar'dan yola çıkan "Yaşar" kod adlı Gökhan Elaltuntaş'ın kullandığı Beyaz renkli 34 ZR 099 plakalı Isuzu marka kamyonet ile yine aynı marka ve modelde "Mahmut" kod adlı Mesut Çabuk'un kullandığı 34 UHK 68 plakalı Kırmızı kamyonet uğursuz yükleriyle çoktan yola koyulmuştu. Şoförlerin ikisi de ilahi dinliyordu. Birisinin gideceği adres Beyoğlu Neva Şalom Sinagogu'ydu. Diğeri ise Şişli'de bulunan Beth İsrael Sinagogu'na yönelmişti. Şafak sökmeden yola çıkıp kendilerinden geçmişçesine hedeflerine doğru ilerleyen şoförler gibi o sabah erkenden kalkan iki kişi daha vardı. Harun İlhan ve Yusuf Polat....
YENGEYİ AL GEL Harun İlhan 1999 yılında Pakistan'a oradan da Afganistan'a geçerek El Kaide kamplarında askeri ve siyasi eğitim görmüştü. "Reşit" kod adlı İlhan erkenden Neva Şalom Sinagogu'nun bulunduğu Büyük Hendek sokağında yerini almıştı. "Ahmet" kod adlı Yusuf Polat ise Beth İsrael Sinagogu'nun bulunduğu Nakiye Elgül sokağındaydı. Güneşin doğması ile birlikte her iki sokakta da hareketlilik başlamıştı. Bu Museviler için önemli bir gündü. Hamursuz adını verdikleri kutsal haftanın ilk günü yani "Sabat" ayinin yapılacağı gündü. Sinagoga ibadet yapmaya gelenleri sokağın başından gören Yusuf Polat telefona sarılarak bombacıyı aradı ve "Yengeyi al gel" dedi. Bu eylem için sokağın müsait olduğu anlamına gelen şifreydi. Bu görüşmenin ardından Yusuf Polat, bir başka telefon görüşmesi daha yaparak Şişli'deki sokağın başında bekleyen militan Mesut Çabuk'u aradı ve "Gelin bir milyarınızı alın ve hakkınızı helal edin" şifresiyle harekete geçmesi talimatını verdi. Çabuk bu sözleri "Tamam helal olsun" diyerek karşılık verdi. Saatler 09.27 gösterdiğinde kamyonet sinagogun önüne geldi. Ve bir buçuk ton ağırlığında bomba intihar bombacısı Mesut Çabuk'un çektiği pimle patladı. Kamyonet bir anda büyük bir gürültüyle alev topuna dönmüştü.
MANZARA KORKUNÇTU Patlamanın şiddetiyle birlikte ortalık birden toz bulutuyla kaplandı. İnsanlar çevrelerini göremiyor, birbirleri ile iletişim kuramıyorlardı. Sokakta ağlayanların, bağıranların, çığlık atanların ve yer de yardım bekleyen yaralıların sesleri yankılanıyordu. Parçalanmış cesetler, kanlı elbiseler ve kemik parçaları sokağa yayılmıştı. İnsanlar daha ne olduğunu bile anlayamadan ikinci bir gürültü koptu. Neve Şalom Sinagogu'nun önüne gelen intihar bombacısı Gökhan Elaltuntaş da kullandığı beyaz kamyonetle tıpkı Şişli'deki gibi bir buçuk ton ağırlığındaki bombanın pimini çekti. Büyük bir gürültü koptu. Manzara Şişli'dekiyle aynıydı. Çığlık sesleri yürekleri dağlıyordu. Yaralıların haykırışları duvarlarda yankılanıyordu. Gözcülük yapan teröristler kaçarken can pazarının yaşandığı sokağa gelen ambulans, itfaiye ve polis arabasının sirenleri duyuluyordu. Bombaların patlamasından sonra El Kaide örgütünün militanı Yusuf Polat ve Feridun Uğurlu Pendik'te bir üst geçitte buluştular. Uğurlu yapılan eylem başarı ile gerçekleştiği için mutluydu. Polat'a "İnşallah bende İngilizlere karşı böyle başarı sağlarım" dedi. Bombaların patladığı sokakta ambulanslar hastanelere yaralı ve ölüleri taşıyordu. Polis üzerindeki şoku hemen atarak soruşturmaya başladı. Kriminal polis kanıt olarak kullanabilecek her şeyi delil torbalarına yerleştiriyordu. İlk kanıt bombalı kamyonetlerin plakalarıydı. Beyoğlu'ndaki patlamanın gerçekleştiği araç Ahmet Uğurlu adına kayıtlıydı. Şişli'deki patlamayı gerçekleştiren araç ise 1974 Bingöl doğumlu Metin Ekinci adına tescil edilmişti. Polis her iki patlamanın yaşandığı yerde "İpekler Yağ ve Sabun Ticaret LTD" şirketine ait irsaliyeler buldu. Ayrıca Metin Ekinci ve Gökhan Elaltuntaş isimlerine düzenlenmiş iki nüfus cüzdanı da olay yerindeydi. Kriminal polis soruşturmayı yürütecek olan terörle mücadele timlerinin istediği kanıtları bulmuştu... Ekipler İpekler Yağ ve Sabun şirketine ait irsaliyelerden yola çıkarak aranan ilk isme Habib Akdaş'a ulaştılar. Kriminal polis de bombanın türünü belirlemişti. Patlamayı amonyum nitrat ve nitroselülozün patlayıcı madde ile karıştırılmasıyla hazırlanan kuvvetli bir bomba gerçekleştirmişti.
AKDAŞ KAÇMIŞTI İlk isim olan Habib Akdaş'ın eylemlerden bir gün önce Kilis Öncüpınar sınır kapısından yurtdışına çıktığı tespit edildi. Ancak örgütün İstanbul'da başka militanları da olmalıydı. Polisin önce intihar bombacılarının kimliklerini kesin olarak tespit etmesi lazımdı. Aradan beş gün geçtikten sonra İstanbul tarihinin en büyük ikinci saldırısı ile karşılaştı. Levent'te bulunan HSBC Genel Müdürlüğü'ne saat 10.55 sıralarında gelen Mustafa kod adlı İlyas Kuncak 34 UVD 06 plakalı Hino marka kamyonetteki bombayı bankanın önünde infilak ettirdi. Birkaç dakika sonra Galatasaray'daki İngiltere Başkonsolosluğu'nun önüne gelen Yasir kod adlı Feridun Uğurlu 34 VCV 25 plakalı Hino marka bomba yüklü kamyoneti büyük bir gürültü ile patlattı. Polis ikinci saldırıların gerçekleştiği kamyonetlerdeki şase ve motor numaralarından yola çıkarak HSBC' de kullanılan kamyonetin 1976 doğumlu Yüksel Çelebi adına kayıtlı olduğunu, İngiliz Konsolosluğunda kullanılan kamyonetin ise 1975 doğumlu Cahit Öztürk adına kayıtlı olduğunu belirledi. Polis ruhsat sahiplerinden yola çıkarak teröristlere ulaşmaya çalışıyordu. Acaba kamyonetler çalıntı mıydı yoksa gerçekten teröristlere mi aitti? Terörle mücadele ekipleri kamyonetlerin sahiplerine ulaştılar. Metin Ekinci, Ahmet Uğurlu, Cahit Öztürk yakalanarak gözaltına alındı. HSBC binasında bombalanmasında kullanılan Yüksel Çelebi adına kayıtlı kamyonetin sahte evraklarla satın alındığı anlaşıldı. Gözaltına alınan üç militan sorgularında eylemlerin El Kaide adına yapıldığını itiraf ettiler. Bu arada Adli Tıp Kurumu, kriminal polisin 4 ayrı patlamanın gerçekleştirdiği yerde bulduğu irili ufaklı vida, saç, plastik gibi yaklaşık 10 bin parçadan oluşan kanıtları bir araya getirerek araçları ve bombacıların kimliklerini tespit etmeye çalıştı.
DNA'LAR KESİNLEŞTİRDİ İntihar bombacılarının kimlikleri yakınlarından alınan DNA'larla karşılaştırılarak kesin olarak belirlendi. Buna göre Neva Şalom Sinagogu'ndaki saldırıyı 1971 Bingöl doğumlu Gökhan Elaltuntaş, Beth İsrael Sinagogu'ndaki saldırıyı 1974 Bingöl doğumlu Mesut Çabuk gerçekleştirmişti. HSBC deki intihar bombacısı 1956 Dikmen doğumlu İlyas Kuncak'tı. İngiliz konsolosluğundaki saldırıyı ise 1976 doğumlu Feridun Uğurlu gerçekleştirmişti. 1520 Kasım 2003 tarihinde İstanbul'da meydana gelen 4 intihar saldırısı El Kaide Türkiye Yapılanması tarafından gerçekleştirilmiş ve saldırılarda toplam 58 kişi hayatını kaybederken 753 kişi yaralanmıştı.
BİLGİSAYAR ELE VERDİ Polis gözaltındaki üç kişininbilgisayarlarına el koyarak inceleme yaptı. Firari sanık Habib Akdaş'ın kullandığı ve tamir için Gold & Globe isimli bilgisayar firmasına bıraktığı bilgisayara da el kondu. Şifreli dosyaları çözen İstihbarat polisleri patlayıcı maddelerin nasıl yapıldığını gösteren şemalar, amonyum nitratın bomba ile nasıl karıştırılması gerektiğini tarif eden bilgiler buldu. Ayrıca El Kaide örgütünün Türkiye sorumlusu Habib Akdaş'ın kendisine bağlı militanlarla haberleşmek için kullandığı e-posta adresleri tespit edildi. Bu isimlerden yola çıkan Terörle Mücadele ve İstihbarat Şubesi polisleri Ahmet kod adlı Yusuf Polat'ı İran'a kaçmaya çalışırken Gürbulak sınır kapısında, Reşit kod adlı Harun İlhan'ı da ikinci patlamalardan iki gün sonra Konya'da gizlendiği evde yakaladı. İlhan'ın saklandığı bağ evinde çok sayıda silah ve örgütsel doküman ele geçirildi. Harun İlhan'ın yapılan ilk sorgusunda El Kaide adına Türkiye'deki 4 bombalı saldırıyı gerçekleştirdiklerini itiraf etti. Polis militanların cephaneliğini de ortaya çıkartarak yeni saldırıları engelledi. Bulunan cephanelikte 4 bombalı araçta da kullanılan patlatılmaya hazır bomba düzenekleri de ele geçirdi. Terörle Mücadele ve İstihbarat Şubesi timleri yaptıkları 512 operasyonda El Kaideyle bağlantısı olan toplam 69 kişiyi gözaltına aldı. Bunlardan 58'i tutuklanarak cezaevine gönderilirken 11 kişi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Zanlılar Anayasal düzeni cebren değiştirmek ve yasadışı silahlı örgüt kurmak suçundan yargılanıyorlar.
Emrullah Erdinç
|
|
|
|
|
|
|
|
|