kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Yumak
Yumak
Çalışan anneler açığı kapatıyor
Nerede Ne Var?

Yumak

Kafanızı toplayıp da yazılarınıza konsantre olmak için gecenin bir yarısını beklemeniz gerekiyor... Çocuk gece yarısında nihayet uykudadır; ama tabii uyanıp da yanınıza gelmeyeceğini kimse garanti edemez! Aslında sadece yazı yazmak için değil, pek çok şeyi yapmak için geceye sığınmak zorundasınız. Örgü örmek için bile! Ben ördüğümden değil ama tahmin edebiliyorum; çocuğunuz uyanıkken örgüyle haşır neşir olmak deveye hendek atlatmaya benzeyebilir. Çocuğunuz önce ne yaptığınızı bilmek; sonra da yardım etmek isteyecek. Şişlerinizi tutacak, sonra da bir kedi misali yumağınızla oynamaya başlayacak, yerlerde yuvarlanacak, sonra yumak karışacak, derken sizin aklınız karışacak ve şu sıralar ünlülerin pek rağbet ettikleri bu terapi yöntemi felaketle sonuçlanacak... Aksine sinirleriniz bozulacak ve yumağı çözmekle uğraşmak yerine her şeyi bir kenara fırlatıp evden kaçmak isteyeceksiniz.

ÖĞRENMENİN KOLAY YOLU
İşte bu yüzden geceye sığındım ben de. Bu yazıyı size salondan yazıyorum. İlk paragrafla ikincisi arasındaki zamanı çabuk kat ettim zannetmeyin; kızım sahiden de kalkıp geldi ve çubuk kraker, peçete, krem ve meyve suyu istediğini söyledi. Üstelik bununla kalsa iyi; şu sıralar gündüz takmadığı ama geceleri uyanmaktan nefret ettiği için çıkartamadığı bezinden kurtulma aşamasında. Bu da demektir ki babası veya ben gece boyunca çalar saat gibi 2.5 saatte bir uyanıp onu tuvalete götüreceğiz... Dolayısıyla küçük çaplı bir "Kalkmak istemiyorum, çişim yok, tuvaletin ışığını da aç, ben kendim yaparım" krizine kadar yaklaşık iki saatim var. Geceler yine de güzel. Günün bazen mırmırlı, bazen de mızmızlı seslerinden sonra tümden bir sessizlik şaşırtıcı bir deneyim oluyor. İşte o sırada bir yazma isteği ama önce bulaşık makinesini mi boşaltsaydım? Hayır, bu gürültülü bir iş. Peki çamaşırları mı assaydım? Bu da olmaz çünkü kızımın tek sevdiği ev işi bu. Keşke etrafı toplamaktan hoşlanan bir çocuk olsaydı; sabahları gözünü açar açmaz geceden topladığım oyuncaklarını dağıtmasına artık alıştım da; keşke günün bir vaktinde içinden gelen dayanılmaz bir istekle gidip onları toplasaydı... Bunu çocuklara öğretmenin kolay bir şey olduğunu söyleyen bir sürü kitap var. Anne babalara aslında çocuk bakımının çok kolay bir şey türlü anlamadığımızı söyleyen bir sürü kitap... İnanın ben bu tür kitapların çoğunu okudum ama şimdiye kadar kızımın sadece bir defa legolarını torbaya dolduruşunu görebildim. Gözyaşları içinde izlediğim bu sahneden sonra legolar maalesef bir daha toplanmadı.

HER ŞEY OYUN MU?
Ne diyordum? Gece güzel. Belki biraz da müzik dinlesem daha iyi olurdu. Ama yerimden kalkacaksam bu ancak yatağa gitmek için olabilir... Zaten CD'leri toparlamadan, doğru düzgün sıraya dizmeden dinlemek gelmiyor içimden. İyi de ama ne zaman düzenleyebilirim şu CD'leri? Anne babaları eğiten kitaplar bu konuda hiçbir pratik öneri sunmuyorlar bana. Varsa yoksa her şeyi oyuna dönüştürmek, çocuğu olayın içine katmak, dışlamamak. E tamam; zaten bütün günü birlikte geçiriyoruz; o biraz çaba gösteriyor, daha büyük bir insan gibi davranmaya çalışıyor, ben de bütün günümü birlikte geçirdiğim bu insanla parmak boyası yapıyor, halının üstünde dans figürleri sergiliyorum. O benim anlamsız bir hevesle aldığım ve şimdi bana hiçbir şey ifade etmeyen boncukları küçücük parmaklarıyla iplere dizmeye çalışıyor, ben de o sırada vizyondayken kaçırdığım filmleri büyük bir açlıkla izlemeye çalışıyorum. Kolay olmuyor tabii; sorular arka arkaya geliyor; -Anne bu abi neden düştü? -Anne bu boncuğun deliği nerede? Kaza oldu kızım. Bu boncuk kötü, bu film sana göre değil, en iyisi kapatalım... Şöyle veya böyle günler iplerin ucundaki boncuklar gibi sırayla bitiyor ve yerlerini geceye bırakıyorlar. İşte o zamanlarda bilgisayarımı alıp salona gidiyorum ben de. Bazen boş sayfaya bakıyorum uzun süre; bazen de sözcüklerin hızına yetişemiyorum. Ama şimdi kızımı uyandırma vakti...

ECE ARAR EMENER

DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 Yıldızları giydiren Türk
 İngilizler Penti çorap giyecek
 Dostlarımızı kışa hazırlayalım
 Boğaz ağrısına yosun
 Çocuklara fiziksel istismar bitmiyor
 Pembe Melekler şifa dağıtıyor
 Su Dedektifleri
 Hayvanları sevmeyen insanı da sevmiyor
 İlaç yerine sebze suyu için
 Evin yeni CEO'su
 Herkes yogayla iyileşecek
 Popçu değil şarkıcı
 Ben ırkçı değilim anne...
 Hayata artı kat
 Arabesk soslu şarkılar
 Bu oyunun kuyruğu var
 Nerede Ne Var?
 Ücretsiz Aşı Hattı Sorularınızı Bekliyor
 Alternatif kitap fuarı 17 Kasım'da
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
Doğan bebek büyüyor
Bir yaşından sonra bebekler yürümeyi...
PROF. DR. ERDEM YEŞİLADA
Keten tohumu zehirleyebilir
Keten tohumu son zamanlarda...
İnsan büyüyünce hayalleri de mi büyür?
İnsan büyüyünce hayalleri de mi büyür?
Babam ve Oğlum Mükemmel olmayan, kusursuz sayılmayacak bir film ama...
Sanki bir geçiş bölümü gibi
Sanki bir geçiş bölümü gibi
Harry Potter'in büyücülük okulunun 4. yılı, sinemada da 4. filmine...
Garsonluğun geleceği karanlık
Osman Serim yiyecek içecek sektörünün her alanında geniş deneyimi...
Erkeksi forma istemiyoruz
Formalarının kendilerini erkeksi göstermesinden yakınan bayan...
Delikanlılar geliyor
İlk kez 1992'de Boğaziçi Üniversitesi'nde oynanmaya başlayan Amerikan Futbolu...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.