|
|
|
|
|
|
Tasarımcı modaya yenilik katmalı
Büyükelçiliğimizin Türkiye'yi tanıtmak amacıyla kasım sonu Stokholm'de organize edeceği bir defile için bayramın birinci günü hariç sürekli çalıştık. Ekibim, 2006 İlkbahar-Yaz koleksiyonumuzu, ülkemizin kültürü ve tanıtımı için önemli olan bu defileye yetiştirmek için çalıştı. Bu hafta biten moda haftalarının ardından sakinleyen moda dünyasındaki yeniliklerden bahsederim diye düşünmüştüm. Ama aklımdaki konular beni başka yerlere götürdü ve farklı bir noktadan konuya giriş yapmak istedim.
HATALI KULLANILIYOR Basın ve gündelik hayatta moda tasarımcısı, tasarımcı ve modacı gibi kelimelerin kullanımına dikkat ediyorum. Bir dil bilimci değilim ama ülkemizde tasarımcı kimliğinin ve moda tasarımcısı sıfatının tam anlaşılmadığını düşünüyorum. Yıllar önceki röportajlarımda bir tasarımcı olmadığımı söylüyordum. Çünkü bunun anlamını ve sorumluluğunu biliyordum. Şimdi işinde kimliğini, stilini oturttuğuna, kendini donatıp büyüttüğüne inanan, profesyonel bir ekibe sahip bir moda tasarımcısı olduğumu bilerek moda tasarımcısıyım diyorum. Tasarımcı kimliğiniz, vizyonunuz, yeteneğiniz, ruhunuz olabilir ama insanlara bunu sunmak, isminizi bu sıfatla ortaya koymak, bunun sorumluluğunu taşımak zamanla, emekle olabilecek bir donanım gerektirir. Her yıl moda tasarımı bölümlerinden birçok öğrenci mezun oluyor. Ama moda dünyasındaki isimler belli... Her moda tasarımcısı bir Yves Saint Laurent, Issey Miyake ve Valentino gibi olmaz. Özellikle de artık yeniliklerin tükendiği, mini eteğin, dekoltenin ve kağıt, demir gibi malzemelerden yapılan elbiselerin bile insanların sadece bir dönemlik dikkatini çektiği yıllarda... Yaratıcılık ve farklı şeylere dikkati çekmek, bakış açılarını genişletmek adına her zaman desteklenmelidir. Ama bu yaratıcılıkları, hayata, insanların hayatına sokmak belki de en zoru. İsmini ortaya koyan bir moda tasarımcısı ise bunu yapabilmeli. Yaratıcılık, yaşam ve ileri görüş gibi olguların arasında iyi bir denge kurmak gerektirir. 1966'da Yves Saint Laurent'in kadın giyim kültürüne 'smokin' gibi birşey ekledi. Coco Chanel ise korseyi kadınların hayatına soktu. Westwood rüküşlüğünü ve abartıyı bir akım haline getirdi. Galliano gibi modanın en parlak adamı bile Westwood'un etkilerinden kurtulamadığını ve kurtulmaktan vazgeçip, buna farklı şeyler eklemeye karar verdiğini söylemişti.
YILLARCA BEKLEDİ The Beatles grubunun üyelerinden Paul McCartney'in kızı Stella McCartney'in St.Martin's'den mezun olduğu zamanı hatırlıyorum. Ünlü bir babanın kızının, dönemin ünlü top modelleriyle yaptığı mezuniyet defilesi birçok gazetede yer almıştı. Kendi markasını yaratmak, modaevini kurmak, profesyonellerin kulvarında alanını açmak için çoğunlukla Chloe'nin koleksiyonlarını tasarlayarak sanırım 10 sene bekledi. Birçok röportajında, üzerinde fazla baskı olduğunu, basının ve moda dünyasının ona olan sert eleştirilerini okumuştum. "Babası, ismi ve kendi yaratmadığı olanakları sayesinde yapıyor" diye eleştirilmemek, gerçekten işini bilerek yapmak için gösterdiği çabasıyla ilgili yorumlarını okumuştum. Şimdi koleksiyonlarını ve geçirdiği zamanı düşünerek herkese "Ben bir moda tasarımcısıyım" cevabını veriyor sanırım. Bildiğim kadarıyla ünlü 'ucuz ve trendy' kıyafetler firması 'H&M', geçen sezon Karl Lagerfeld ile yaptığı işbirliğini bu sezon Stella McCartney ile yapıyor.
Dilek Hanif’in TARZI
|
|
|
|
|
|
|
|
|