Büyüme tahminim yüzde 5 olan resmi öngörülerin üzerinde. Ekonominin yumuşak karnı cari açığın 22 değil 25-26 milyar dolar olacağı kanısındayım. Hükümeti en çok zorlayacak konu ise yüzde 5 hedeflenen enflasyon.
Kasım ayının başında 2006 yılı ile ilgili bir çok veri, doküman ve bilgiye sahip olduk. IMF, gelişmeleri gözden geçirip gitti. Hükümet, bütçe tasarısını Meclis'e sundu. 2006 yılı konusunda bekleyişlerimiz şekillendi. 80'li ve 90'lı yılların bir çoğunda böyle bir lüksümüz yoktu. Verilerin güvenilirliği, yüksek enflasyonlu ortamda ve politik belirsizliklerin içinde, hayli düşüktü. Gelecek yıla ait öngörüler kuşkularla doluydu. Kriz sonrası aklımız başımıza geldi. Önce enflasyonu düşürdük, sonra da gerçekçi tahminler yapma çabalarına giriştik. Bu konuda
da epey yol aldık. Bu çerçevede benim 2006 yılı ile ilgili özet tahminlerin şöyle: Büyüme: Makroekonomik programlarımızın en zayıf yönü büyüme tahminlerinde. Bunun nedeni, Türkiye'nin "potansiyel büyüme oranını" tam olarak hesaplayamamamızdan kaynaklanıyor. Hükümetler ve IMF buna bir formül buldu. Her yılın başlangıcında yüzde 5 büyüme tahmini ile işe başlıyor. Gerçekleşmeler bunun üzerinde olursa "başarılı" oluyorlar, gerçekleşmezse başarısızlığa "bir neden" bulup üzerine yıkıyorlar.
BÜYÜME YÜZDE 6 OLUR Benim, 2006 yılı büyüme tahminim resmi öngörülerin üzerinde. Yüzde 5.5 ile 6 arasında bir büyüme bekliyorum. Nedeni, sıkı kamu maliyesi politikasına karşın, özelleştirmeden gelecek tutarların iç talebe katkısı, sistemdeki likidite bolluğunun devamı, petrol fiyatlarında 2005 yılındaki gibi yükselmelerin gözlenmeyeceği ve YTL'nin değer kazanma sürecinin sona ereceği noktalarına dayanıyor. AB ile sürecek müzakerelerde atılacak adımların, bekleyişleri olumlu yöne sürüklemesi olasılığı yüksek. Ayrıca hükümetin, tersini söyleseler de, 2007 seçimlerini düşünerek büyümeyi destekleyici yönde politika ve uygulamalara gireceğini beklemek gerekiyor. Enflasyon: Yüzde 5 olarak hedeflenen fiyat artış oranının 2006 yılında hükümeti en fazla zorlayacak konu olacağına şüphe yok. Yüksek düzeylerdeki enflasyon oranını düşürmenin, tek hanelilere göre daha kolay olduğunu
öğrendik. Şimdi yıllık fiyat artışlarını yüzde 8'lerden yüzde 5'lere indirmeyi deniyoruz. Burada büyük güçlüklerle karşılaşacağımız kesin. Özellikle, petrol fiyatlarının halen hissedilmemiş birincil ve ikincil etkilerinin ortaya çıkma olasılığı, kur etkisinin tersine dönmesi nedeniyle geçmiş yıllardaki avantajların kullanılamayacak olması ve hizmetler sektöründe süren direnç, yüzde 5 hedefinin 1- 1,5 puan aşılacağına işaret ediyor. Faiz dışı fazla: Milli gelirin yüzde 6,5'i şeklinde ve piyasaların "çapa"sı olarak öngörülen oranda bir sorun olmayacağı kanısındayım. Kamu borcu/milli gelir oranı: İç ve dış kamu borçları artmaya devam etmekle birlikte, bu borçların milli gelire oranının yüzde 60'a ineceği varsayımına ben de katılıyorum. 2006 yılında da gerek faizlerdeki düşüşlerin sürecek olması, gerekse büyümenin devamı "borç dinamikleri"nin olumsuz etkilerini azaltıyor. Ancak yüzde 60'lık yükseklik, risk unsuru olmakya devam ediyor. Cari işlemler açığı: Türk ekonomisinin yumuşak karnı olan cari işlemler açığının milli gelire oranının yüzde 6.5 civarlarında ve 24-25 milyar dolar civarında oluşması kaçınılmaz görünüyor. Döviz kurunda geçmiş yıllardaki değerlenmenin etkilerinin 2006'da da süreceği kesin. Döviz kuru: Tahmini en zor konuların başında döviz kuru geliyor. Benim öngörüm, bu yıl reel değerlemenin hız kesip, az da olsa YTL'nin değer kaybedeceği. Nedeni ise, Merkez Bankası'nın zorunlu olarak rezerv biriktirmek için piyasaya yapacağı müdahalelerin biraz daha hızlanması gereğine dayanıyor. Özelleştirmeden gelecek dövizleri de dikkate aldığımızda bu müdahaleler kaçınılmaz olacak. Yıl ortalaması tahminim, dolar bazında 1.400 YTL. Reel Faiz: 2006 yılında, Merkez Bankası'nın gecelik faiz oranını 2-3 puan daha faiz düşürme kararı almasını beklemek gerçekçi olur. Enflasyonun ortalama yüzde 6,5 şeklinde gerçekleşeceğini baz olarak aldığımızda, kamu kağıtlarının reel faizleri yüzde 5-6 civarında oluşacaktır. Diğer finansal araçların faizlerinin ise buna göre şekilleneceği tabiidir. Genelde, 2006 yılına ilişkin beklentilerim böyle. Bu tabii ki temel senaryo. Sistemdeki mevcut riskler harekete geçerse, etkilerine göre temel senaryoda da oynamalar ortaya çıkabilir. Burada bir gerçeğin altını çizelim. İşler yukarıdaki beklentilere göre şekillense de, halk "iyi ama bu olumlu gelişmeler bana yansımıyor" eleştirisini sürdürmeye devam edecektir.