| |
|
|
"Tabancalı ötenazi", iki adet boş kovan ve dolu hayatlar
Profilo Holding Genel Koordinatörü İhsan Vardal önce 10 yıldır Alzheimer olan eşini " daha fazla acı çekmemesi " için vurdu, sonra da tabancayı kendine doğrultup tetiği çekti. Üniversite yıllarında başlayan ve 50 yıl süren bir beraberliğin ak aydınlık geçmişi kanlı bir tülle kapandı, kırmızıya boyandı adeta.
"Kahreden derviş" Yakınları olaydan sonra demişler ki: " İhsan Bey Ağabey eşi Ayten Hanım'a çok bağlıydı. Onlar birbirlerinin hem sevgilisi, hem çocuğu, hem de eşiydi. Hanımefendinin giderek kötüleşmesi İhsan Ağabey'i kahrediyordu. Müşterek acılarına son vermek için bunu yaptı."
Tarifsiz ağrılar Sevgili dostlar. Böyle bir tabir yok biliyorum. Ama yaşlı adam sanki de "tabancalı bir ötenazi" uyguladı acılı eşine. Onun böyle tarifsiz ağrılar içinde, kendisinin de onun yokluğuyla yaşayamayacağını bildiği için, çıkar yol olarak bunu buldu ve art arda çekti tetiği. Olay yerine gelen cinayet masası dedektifleri dopdolu geçmiş bir müşterek yaşamdan geriye kalan 2 boş kovan buldu.
Kanlı patika Cinayetleri ve intiharları kutsayacak halimiz yok elbet. Ama kaderin insafsızlığına direnemeyen 80 yaşındaki bir aşk adamı belli ki; "katliam olsun, dehşet yaşansın" diye yapmadı bunu . Umarsızlığın kıskacında daha fazla direnemeyip, tek çare, tek çıkar yol diye bu kanlı patikayı buldu.
Aşk efsanesi Olayın şoku ve hüznü buram buramken daha fazla laf etmeyi ayıp sayıyorum. Ama kaderdaşlıkta inanılmaz bir benzerliğin yıllar önce ve binlerce mil uzakta nasıl yaşandığını, orada çekilen ıstırabın önce romana sonra sinemaya aktarılıp bilahare bir aşk efsanesine nasıl dönüştüğünü hatırlayın istiyorum.
Son yıllar Siz o romanı okudunuz mu? Ya da filmi izlediniz mi. Adı "Iris'ti. Yazar ve düşünür Iris Murdock'un gerçek yaşam öyküsüydü. Modern İngiltere'nin en zeki ve yaratıcı kadını olarak tanınan Iris'in üniversite yıllarında tanıştığı 40 yıllık eşi John Bayley de bir yazar ve akademisyendi. Hayatının son yıllarını Alzheimer hastası olarak geçirdi ve öldü Iris Murdoch.
Kırk yıl boyu Sözcüklere dans ettiren, dünyanın her yanındaki okurlarını, her bir satırında bir kez daha kendine hayran bırakan o muhteşem kadının trajedisine dönmüştü bu son yıllar. Çünkü hastalığı çok ağırlaşmış ve o sözcüklerin hanımefendisi artık tek bir cümle kuramayacak hale gelmişti. Kelimeler uçup gitmişti hasta belleğinden. Dili, eli düşsel bir kelepçeyle bağlı hale gelmişti. Kırk yıl boyunca, 20. yüzyılın en dillere destan aşkını yaşayan çiftin hazin final tablosuydu ortaya çıkan. Az öteyi okursanız eğer, önceki gün İstanbul'da meydana gelen olayla, sinemalarda baş yapıt olarak gösterilen film arasında benzerliği şaşırarak göreceksiniz.
|