| |
|
|
Merak edilen Saddam'ın değil ABD'nin ve Irak'ın geleceğidir
Bu yazıyı yazdığım sırada Saddam Hüseyin'in Bağdat'taki duruşması yeni başlamıştı. Saddam, adını soyadını soran Iraklı yargıcı azarlıyor, mahkemenin meşruiyetini sorguluyordu. Duruşmalar ilerledikçe neler olacağını tahmin etmek kolay. Bütün yenilenlerin ve bütün devrilenlerin yargılanması sürecinde aynı şeyler olmadı mı? Savcı suçlamalara ilişkin kanıtları sundukça ve tanıklar konuştukça, sanık bunlara cevap yetiştirmeye çalışacak. Eğer direnci kırılmazsa "Ben bunları ülkemin bütünlüğünü korumak, devlet düzenini ayakta tutmak için yaptım" diyecek. Direnci kırılıp işin sonunda idamının bulunduğunu anlarsa, iddiaları çürütmeye çalışırken hücresinde intihara teşebbüs edecek. Bence şu anda Saddam ' ın ne olacağından çok daha önemlisi , "Irak ne olacak" sorusunun cevabında gizli. Çünkü bu sorunun cevabı "Amerikan İmparatorluğu ne olacak" sorusuna da bağlı. Amerika birkaç istisna dışında askeri varlık olarak da gittiği ülkelerden başarılı olmadan çıkmadı. "Başarı" o ülkenin Pax Americana içinde kalan istikrarlı rejimlere sahip kılınması anlamına geliyordu. Filipinler, Japonya, Almanya, Güney Kore bunlara örnektir. Buna karşı Güney Vietnam'dan yenilerek çıktı. Şimdi işgal kuvveti olarak bulunduğu Afganistan ve Irak ise, ucu açık ve sonu belirsiz birer askeri serüven konumunda. Belirli süreli Haiti, Granada, Somali, Bosna, Liberya müdahaleleri ise galip gelmeyi değil, bölgesel ve yerel kargaşaları önlemeyi amaçlayan askeri operasyonlardır. Amerikan askeri müdahalesi sona erdikten sonra, Bosna dışındaki bütün operasyon alanlarında, eski düzensizlik ve kargaşa devam etmiştir. Irak bütün bu örneklerin dışındaki bir tartışmanın konusu. Örneğin bazı Amerikalılara göre, ABD bir yakın tarih belirleyip Irak'tan çekildiği takdirde her şey şimdikinden daha iyi olacaktır. Irak'ın bugün birbirlerine düşman olan kesimleri, Amerika çekilince uzlaşacaklar ve bu ülkeyi yönetecek bir rejimi oluşturacaklardır. Bu Amerikalılar, Başkan Bush'un "Irak'ı terk edersek Körfez'deki bütün rejimler ve Suudi Arabistan da düşer" endişesine katılmıyor. Cevap olarak "Vietnam'ı terk edince bütün Doğu Asya komünist olmadı. Tersine sonunda Vietnam da, komünist Çin de serbest pazar ekonomisine ve globalleşme sürecine girdi" diyorlar. Daha kötümserler ise (Niall Ferguson, Colosussus, Pelican Books, 2005 London) Irak macerasının Amerikan İmparatorluğu'nun sonu olduğu endişesini seslendiriyor. Bunlar Roma'nın çöküşünü yazan Gibbon'a atıfta bulunup, Amerika'nın çöküşünün de içeriden başlayacağını bile ileri sürüyorlar. Neticede şimdi Saddam bir figüran artık. Asıl sonucu beklenen süreç onun yargılanması değil, Irak'ın ve dolayısıyla Amerika'nın geleceğidir..
|