| |
|
|
'Ağzına biber sürerim'
Son haberler şu soruyu gündeme getiriyor: " Kim, kime, neye göre ceza verir? " Genel görüş şöyledir: ' Suç olduğu düşünülen bir hareketin cezasını ülkenin yasalarına, yönetmeliklerine göre yetkili devlet birimleri verir.' Evet genel görüş böyledir ama birçok olayda bu ilke işlemez. Örnek mi? Sürüyle. İşte bir tanesi: " İzmir'in Tire ilçesindeki 4 Eylül İlköğretim Okulu'nda görev yapan 24 yıllık sosyal bilgiler öğretmeni T.K.'nin, öğrencilerini ağızlarına acı biber sürerek cezalandırdığı iddia edildi." Biri erkek, üçü kız dört öğrencinin şikâyeti şöyle: " Kavga edip küfürleştik, öğretmenimiz de bizi ağzımıza acı yeşil biber sürerek cezalandırdı. " İlginç! Bizim zamanımızda hocalar; ele cetvelle vurma, saçın ucundan çekiştirme, çat diye çevik bir tokat atma gibi kanıksanmış yöntemleri tercih ederdi. 'Ağza biber sürme' ise annelerimizin kullandığı bir ' ceza' değil, ' tehdit' biçimiydi. Hemen hiç uygulanmaz, onun yerine ' şaplak' atılırdı. Olayın medyaya yansıma sebebi, öğretmenin öğrenciyi ' kişisel' yargısına göre cezalandırmasından değil, bunu, ' mecazi' sözü, ' gerçeğe' dönüştürerek yapmış olmasından kaynaklanıyor. Devletin bir türlü engelleyemediği cezalandırma yöntemlerinden biri de töre cinayetleri. Dicle Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre Güneydoğu'da yaşayanların yüzde 37'si töre cinayetini haklı görüyor. Müthiş bir oran. Çünkü bunlar aslında ' resmi' cevap!.. Yani birçok kişi içinden töre cinayetini onaylasa da, sanki karşıymış gibi cevap veriyor. Yukarıdaki iki örnek devletin otoritesini aslında fazla sarsmıyor. Çünkü biri gündelik, sıradan bir olay; diğeri ise ancak zamanla değişecek sosyolojik bir gerçek. Devletin otoritesini asıl çizen, vatandaşın güvenini yitirmesine yol açan ise milletvekillerinin yaptığı. Biri ( Haşim Oral /CHP-Denizli) tribünden futbolcuya pet şişe atıyor. Diğeri ( Halil Tiryaki /CHP-Kırıkkale), "Onun yerinde ben olsaydım tabancamı çekerdim" diyor. Hadi ilki maçtaydı, Denizlisporlu Güven'in bacağı sert hareket sonucu kırılınca sinirlerine hâkim olamadı. Peki ya maçtan çok sonra demeç veren diğeri? Ve son olay: Mardin Bağımsız Milletvekili ve Mardinspor Başkanı Süleyman Bölünmez, maçı kötü yönetti diye hakem Kamil Biricik'i dövdü! İşte adalet dağıtıcısının bireyler değil devlet olduğunu düşünen insanların inancı tam bu noktada kırılıyor. Ne yapmalı? Silahlanmalı mı?
|