AB müktesebatının yarısı tarımla ilgili. AB'nin kota baskısına karşı ciddi bir hazırlık gerekiyor.
1960'lardan bu yana tarımını sürekli desteklemiş, gerekli altyapıyı kurmuş, üretim maliyetlerini en aza indirerek verimi olabildiğince yükseltmeyi öncelik edinmiş AB'nin karşısında Türk tarımının durumu nedir? Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Başkanı Erdal Bahçıvan'a göre Türkiye'nin ekonomik açıdan iyi göstergeleri yakaladığı son 2.5 yılda bile tarımın küçülmüş olması, önemli bir sorunun göstergesi. İşte Bahçıvan'ın tespitleri:
* Tarımsal sanayiye bakıldığında borsadaki şirketler başta olmak üzere, hepsinin değerleri ve bilançolar yerlerde sürünüyor. Türkiye'nin girdiği pozitif kanalla tarımsanayi arasında 180 derece fark var.
* Tarımda işimiz hakikaten zor. Enflasyona bakıldığında bir ayda yüzde 40 zamlanan kalemlerin en başında tarımsal ürünler geliyor.
* Dünyanın en pahalı eti, sütü ve buğdayını Türkiye tüketiyor. Sonunda "Ya bu yanlışı düzeltin, ya da tarım ülkesi olmayın, biz sizi besleyelim" diyecekler.
* Tarım Bakanlı'ğının, yapısını değiştirmesi gerekiyor. Köylülükle verimsel tarımı birbirinden ayırmamamız ve önümüzdeki 15- 20 yılda tarım nüfusunu nereye getireceğimizi ortaya koymamız lazım.
* Hangi tarım ürünlerinde hangi ürünler rekabetçi olabilecek onu ortaya koymalıyız. Bölgesel ve sektörel analizler çok iyi yapılmalı.
* Devlet, tarım bakanlığını check up'a yatırmalı. Önümüzde hem Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) hem de AB çıpası var.
* Polonya için tarım müzakerelerini yapan uzmanı getirdik Türkiye'ye. Adam saçını başını yolarak gitti. "Bu Tarım Bakanlığı'nın kendini değiştirmesi lazım" dedi. Bir ay kullandık, sonra diyalog kesildi.
* Gıda güvenliğinin de temelinde tarımsal üretimin kayıt altına alınması var. Topraktaki ürünün kontrolü doğru olmadıkça ürüne yönelik denetim mekanizması işlese ne olur?