Bundan sonra...
İki günlük heyecanın ardından AB ile müzakerelere başlama aşamasına geldik. Bizim için yeni bir dönem olacağı kuşkusuz . Uzun süreceği bir çok kişi tarafından da kabul edilen bu sürecin bitiminde, Türkiye'nin AB içinde tam üye olarak yerini alacağından eminim. Müzakerelerin ne kadar devam edeceği ise, çeşitli varsayım ve senaryolara göre değişiyor. Bu sürecin ne kadar süreceğine ilişkin soruya yanıt ararken, bir önemli noktayı hiç hatırımızdan çıkarmamamız gerekiyor. O da "topun artık bizde olduğu" gerçeğidir. Müzakereler sırasında göstereceğimiz performans ve süratin, adaylıktan üyeliğe geçiş süremizi belirleyecek temel faktör olacağı kesindir. Ne kadar etkin, yapıcı ve süratli davranırsak, Topluluğun alacağı siyasi kararları da, o derecede güçlü bir biçimde etkileyebileceğiz.
Olmazsa olmazlar Müzakerelerin süresine ilişkin olası senaryoları geliştirmeden önce, bazı temel varsayımları da belirtmemiz gerekiyor. Bunlar, AB ile yapılacak müzakereler süresince bir bakıma "olmazsa olmaz" koşulları olarak karşımıza çıkıyor. Bu varsayımları şu şekilde özetleyebiliriz: * Politik istikrar, ileri de koalisyon hükümetleri kurulsa bile, sürecektir. * Makroekonomik politikaların AB'ye tam üyeliği hedefleyen bir biçimde çizilip, uygulanmasından ödün verilmeyecektir. Kamu açıkları ve borcu dikkatle izlenecektir. * Düşük düzeyde fiyat istikrarından vazgeçilmeyecektir. * Gerekli demokratik ve ekonomik reformlar zamanında tamamlanacaktır. * Gerçekleştirilen yapısal kazanımlardan geri dönülmeyecektir. * Popülist politika uygulama yoluna sapılmayacaktır. Türkiye, bu konularda bir çok adımlar atmış ve mesafeler kat etmiş bir ülkedir. Bunları dikkate aldığımızda, varsayımların hem gerçekçi, hem de uygulanabilir olduğuna inanıyorum.
Üç senaryo Bu varsayımlar çerçevesinde ileriye baktığımızda, AB'ye tam üye olma süresine ilişkin olarak, üç senaryo karşımıza çıkıyor. 1- Temel Senaryo: Bu senaryo, müzakerelerin inişli ya da çıkışlı dönemleri olsa da, önümüzdeki 10-15 yıllık bir sürede tamamlanacağını öngörüyor. Bu sürede Türkiye'nin, bıkmadan usanmadan müzakere konularındaki sorunları teker teker çözerek, AB ile uyumu sağlaması bekleniyor.
2- İyimser senaryo: Gerek atılacak hızlı adımlar, gerekse dışımızda oluşan olumlu gelişmeler sonucu, Türkiye'nin 5 yıl içinde adaylıktan üyeliğe geçebileceğini öngören bu senaryoyu da yabana atmamak gerekir. AB'nin büyüme sorunlarını çözememesine karşı Türkiye'nin ekonomik açıdan göstereceği yüksek performans ve ülke mizin giderek artan jeopolitik önemi bu olasılığı gündemde tutmaktadır. Avrupa Birliği'nin savunmasına katkı yapacak ve ABD ile ilişkilerini "stratejik" düzeye çıkaracak bir Türkiye, kısa sürede AB'nin üyeleri arasına da girebilir.
3- Kötümser senaryo: Bu senaryoya göre, bize düşen görevlerin aksatılması, müzakerelerde alınacak kararların zamanında uygulanmaması, varsayımlarda sapmaların ortaya çıkması ve AB içinde Türkiye aleyhine akımların güçlenmesi adaylık statümüzü uzatır. Zaten ucu açık olan müzakereler, bir türlü bitirilemez. Üyelik, Ankara Anlaşması'nda olduğu gibi sürüncemede kalır. Bu aşamada olasılıklara dayanan senaryolar bunlar. Umarım, temel senaryo ile iyimser senaryonun arasındaki bir noktada ve siyasi destekle alınacak bir kararla Türkiye, müzakereleri başarı ile tamamlar. Topluluğa güçlü, dinamik, rekabetçi ve demokratik yapıda bir üye olarak katılır.
|