|
|
|
|
|
|
Dakika dakika Beyazıt Meydanı
Saat 05.40... Beyazıt Cami haftanın diğer günlerinde olduğu gibi bomboş. Cumartesi akşamından kalan çöpler, karanlıkta rüzgarla savruluyor. Meydanda birkaç kuş ve çalıların altında sızıp kalmış evsizlerden başka kimse yok.
Saat 05.50... Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte bir iki araç arka arkaya geliyor. Geniş meydanda hiç de fazla aranmadan caminin duvarına otomobillerini park ettiler. Yavaş adımlarla camiden içeri girdiler.
Saat 06.00... Gelen araçların sayısı giderek arttı. Öyle ki artık meydanda park yeri kalmadı. Ortalıkta çok sayıda araç, park yeri bulmak için turlar attılar. Saat 06.10... Arka arkaya otobüsler meydana yanaştı. İçinden türbanlı bir grup kadın inerek camiye yöneldi. Camiye girerken iki kişinin konuşmasına tanıklık ettik. Biri ilk kez camideki sabah namazına katıldığını söylüyordu. Yanındaki ise, "Eğer imam aynı imamsa içerisi hınca hınç dolu oluyor, yer bulamayız" diyordu.
Saat 06.20... Dışarıdaki araç kalabalığıyla birlikte cami içinde de saflar sıklaştı. Erkekler önde, kadınlar ayrı bir yerde. Müezzinin ezan sesiyle namaza son dakikada yetişenler yerlerini almaya çalıştı. Ve birkaç dakika içinde imamın sesiyle namaz başladı. Herkes huşu içinde ibadetini yerine getirdi.
Saat 06.30... Namazın ardından imam vaaza başladı. İnsan sevgisi, Allah korkusu üzerine uzunca bir vaazdan sonra cemaat yavaş yavaş camiyi terk etmeye başladı.
Saat 07.00... Araçlarına binen cemaat, bir anda trafiğin sıkışmasına neden oldu. Otobüsler geldi ve kadınlar otobüslere binerek uzaklaştı. Saat 07.40... Bir anda meydan boşaldı. Beyazıt Meydanı yine sessizliğe büründü.
|
|
|
|
|
|
|
|
|