IMF ile ilgili asıl sorun faiz dışı fazla hedefi...
IMF-Dünya Bankası Genel Kurul toplantıları ve buna ilişkin etkinlikleri izlemek için geldiğim Washington, bu hafta sonu adeta göstericilerin merkezi haline gelmiş. Sadece bu kuruluşları değil, Bush'un Irak politikasını protesto edenlere bir de savaş karşıtları karışmış. Yaşları 15 ile 70 arasında değişen bu üç grup, caddeleri tam anlamı ile işgal etmiş. Geçerken selamlarını eksik etmiyorlar. Bu gösterileri bir yana bırakıp, Washinton'dan Türkiye Ekonomisi nasıl görünüyor diye araştırdığınızda, değişik bir resim karşınıza çıkıyor.
IMF İLE SORUNLAR IMF ile sorun var. Zaten "Ekim başında tekrar geleceğiz" diyerek, Ankara'dan sessiz sedasız ayrılmaları ile bu sinyali vermişlerdi. Konu sadece, Sosyal Güvenlik Yasası'nın TBMM'nden geçmesi ile ilgili de değil. Daha önce de değindiğim gibi, IMF'nin 'kırmızı çizgisi' olan faiz dışı fazlanın bu yılki ve 2006'daki olası performansından sıkıntılılar. Milli gelirin yüzde 6.5'i olarak önceden belirlenen oran, bu yıl 0.5 puan kadar düşük kalacağa benziyor. Bunun üç nedeni var. İlki, 2005'te düşük gelecek büyüme. Büyüme azalınca kamu gelirleri de düşüyor. İkincisi, bazı harcamalar öngörüldüğünden daha yüksek. Sosyal güvenlikle ilgili yasa gecikince, Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur'a yapılan ödemeler program hedefinin üzerine çıktı. Tarımsal desteklemeler de reel olarak yüksek. Üçüncü olarak da bu ödemelere, artan enerji fiyatlarının yansımasıeklenince, harcama-gelir dengesinde bozulma ortaya çıktı. Faiz dışı fazlayı tutturma da tehlikeye girdi. İş burada kalsa yine çözümlenebilecek. Bu gelişmelere, zamanında çıkmayan yasalar ve alınmayan önlemlerin 2006'ya yapacağı etkiler dikkate alınınca, önümüzdeki yıllardaki kamu açığı daha da artıyor. Ayrıca, faiz dışı fazlanın yüzde 1.5 puanını sağlayan Tüpraş gibi özelleştirilen KİT'lerin bu katkılarının artık sona ereceği gerçeği... Bu durumda, daha fazla gelir yaratmak ya da harcamaları kısmak gerekiyor. Dolayısıyla da, IMF ile görüşmeler kilitleniyor. Çözüm için 3 seçenek var. İlki hükümet, "Yüzde 6,5 olan faiz dışı fazlayı 4.5 ya da 5'e düşürerek sorunları çözelim" diyor. IMF'nin buna yanaşması zor. İkincisi, hükümetin, daha önce de gözlediğimiz gibi, gerekli yasaları çıkarıp, gelir arttırıcı veya harcama kısıcı önlemlerle IMF'nin isteklerini yerine getirmesi. Üçüncüsü ise, 3 Ekim'de AB ile müzakereler başladıktan sonra, bunun rüzgârına kapılarak işi 2006'ya taşıması. Bakalım, hangi seçenek uygulamaya konulacak. Kredibilitesi yüksek kurumlardan birisi olan Institute of International Finance (IIF), dış yatırımcıların Türkiye'ye olan ilgisinin sürdüğünü belirterek, artış trendine giren enflasyona ve yüksek cari açığa dikkati çekiyor. Güçlenen YTL, düşen faiz ve yükselen güvenin talep artışlarına yol açarak, enflasyonun düşme sürecini yavaşlattığını ve cari açığı daha da arttırdığını belirtiyor.