|
|
|
|
|
Frekanslar bir an önce belirlenecek
|
|
Devlet Bakanı Beşir Atalay, "2006 yılında dijital yayıncılık için ilk adımı atacağız" diyor ve ekliyor: "33 milyon dolara satılan radyoyu duyunca içimden 'Daha yüksek bant ücreti alalım' diye geçirmedim değil. Tabii önce hak tahsisi lazım. Televizyon ve radyolarda mümkün olduğunca çabuk netleşmeliyiz."
Derviş, AK Parti'ye rakip olabilirdi
Devlet Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay "Seçim anketlerinin tek sürprizi Kemal Derviş'ti" diyor.
Bugünkü Pazartesi Sohbeti konuğum Devlet Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay. Atalay'dan randevu almak kolay olmadı. Onun da hükümetin diğer üyeleri kadar başı kalabalık. Hatta işi biraz daha zor çünkü bakanlığına bağlı kuruluşlar çok çeşitli. Devlet İstatistik Enstitisü, Tanıtma Fonu, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) ve Sosyal Yardımlaşma-Dayanışmayı Teşvik Fonu hep ona bağlı. Durun daha bitmedi. Bir de ilgili kuruluşlar var. TRT ve Anadolu Ajansı. İlişkili kuruluş ise Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü ya da hepimizin bildiği kısaltmasıyla RTÜK.
ALGILAMA YÖNETİMİ ŞART Uzun lafın kısası son günlerde gündemimizi meşgul eden her konunun cevabı onda diye çaldım kapısını. Örneğin her önüne gelen araştırma yayıp yayınlayabilir mi, Ata'nın ölümü kaynana gelin programlarını durdurmaya niye yetmedi ya da Süper FM isimli radyonun rekor fiyata satılmasını nasıl karşılıyor? Devlet Bakanı Atalay ile 2 saate yakın söyleştik. Ben sordum, o bıkmadan usanmadan cevapladı. Röportajın bitiminde "Madem randevuyu verdik, mükemmel olması için uğraşacağız, yanlış anlaşmalara yer vermeyeceğiz" dedi ve çantasından eksik etmediği bir kitabı gösterdi. Sabah yazarı Ali Saydam'ın "Algılama Yönetimi"ni. "Bu kitap neden güzel biliyor musunuz? Siz karşı tarafa ne anlatırsanız anlatın eğer algısını iyi yönetmeyi beceremezseniz, anlattıklarınız tamamen farklı anlaşılabilir. Ne anlatırsanız anlatın, sonuç değişmez."
ARAŞTIRMA BENİM İŞİM Prof. Dr. Beşir Atalay 1947 Keskin doğumlu. Önce Ankara Üniversitesi'nde hukuk okumuş ardından yine aynı üniversitede sosyoloji üzerine master ve doktora yapmış. İlk üniversite deneyimi Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde. Sonra Devlet Planlama Teşkilatı'nda Sosyal Planlama Daire Başkanı olarak çalışmış. O günleri anlatırken Özal'ı anmadan geçemiyor. "Rahmetli Yusuf Özal müşteşardı, Turgut Özal ise başbakan. O zaman siyasete pek ilgi duymuyordum ama bir sosyal bilimci olarak siyasetten uzak kalmak pek de mümkün değildi. DPT hükümetin temel politikalarını belirleyen, katkı veren bir kuruluştu. O dönem Türkiye'nin önce terör sonra askeri müdahale ortamından sonra dışa açıldığı bir dönemdi. Yani ülkenin tekrar normalleştiği ve sivil yönetime geçildiği bir dönem." Dayanamayıp soruyorum. "Bugüne benzetiyor musunuz?" Gülümsüyor. "Benzerlikler var tabii. Güçlü bir toplum desteği ve tek parti. Özal, ekonomi ve serbest piyasayı bilen, önemseyen, açık toplumun önemini bilen bir lider olarak gelmişti karşımıza. Türkiye onunla yıllar sonra özlediği istikrara kavuşmuş oldu. Tıpkı bugün bizim dönemimizde olduğu gibi." Ya iki başbakan. Erdoğan ile Özal birbirlerine benziyorlar mı? Atalay temkinli. Bir süre durup düşünüyor ve neden sonra "Ben Özal'ı başbakanlığı döneminde liderliği bakımından hiç değerlendirmedim inanır mısınız?" diye cevap veriyor. "Ben onun liderliğini daha çok Cumhurbaşkanlığı döneminde irdelemeye başladım. Yeniliklere açık, halkın nabzını iyi tutan birisiydi." Devlet Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay, 1991 seçimlerinden sonra üniversiteye geçmeye karar vermiş. Önce Marmara Üniversitesi'nde öğretim üyeliği ardından Kırıkkale Üniversitesi kurucu rektörlüğü görevlerini üstlenmiş. Atalay'ın çok önemli bir özelliği ise araştırmalara verdiği önem."Emekli olduktan sonra arkadaşlarla ANAR isimli bir araştırma şirketi kurduk. Alanımız daha çok toplumsal analiz ve siyaset üzerineydi. Türkiye'de ilk defa periyodik analizler yaptık. Siyasi araştırmalar yapıp siyasete uzak kalmak zor tabii. Kendimizi önce milletvekili ardından bugünkü konumumuzda bulduk." Her ne kadar kendi asla kabul etmese de Prof. Dr. Beşir Atalay, AK Parti'nin beyin takımındakiönemli isimlerden bir tanesi. Gerek yaptırdığı araştırmalar gerek bu araştırmaların doğru deşifre edilmesindeki başarısıyla partinin iktidarında büyük rol oynamış. "Halkın nabzını tuttuk" diyor. "Ne istediğini, boşlukları, yanlışları iyi tespit ettik. Bu araştırmaların sonucunda elimizdeki verilerle öyle iyi hazırlandık ki bakın bugün iktidardayız, hem de tek başımıza." Kuşkusuz Atalay'ın hem ilgi hem de profesyonel alanı araştırmalar. Devlet İstatistik Enstitüsü'nü onun bakanlığına bağlı bir kuruluş olduğunu bilip de anketlerden başlamamak olmazdı. Bu yüzden, ben de önce araştırma ve anket konusunu açtım.
* Araştırma şirketleri hakkında yaygın bir "Bunlar kafalarına göre iş yapıyorlar" kanısı vardır. Doğru mu? Yani anketler manipüle edilebilir mi? Ben araştırmaya çok değer veriyorum. Her iş yapana önce mevcut durumu tespit edin ondan sonra gelecek planı yapın diye salık veriyorum. İyi analiz sizi başarıya götürür. Özellikle siyasi araştırmaların manipüle edilip edilmediğinin tek kanıtı seçimlerdir. Bunu da kimseyi suçlayarak söylemiyorum çünkü ya yöntemi bozuktur arkadaşın ya da yanlış bir iş yapılmıştır.
* Her önüne gelen araştırma yapıp yayınlayabilir mi? Hayır tabii. Bu konuda önemli bir mesafe alıyoruz. Özel olanlara karışamayız ama oraya da bazı kurallar getiriyoruz. DİE kanunu şu anda mecliste. Cumhurbaşkanı iki maddesini iade etti, biz üzerinde çalışıyoruz. Kim ne araştırma yapacaksa mutlaka yöntemini örneklemini vs açıklayacak.
* En son Ankara Ticaret Odası'nın yaptırdığı araştırmalar gündeme gelmişti. Bilimsel araştırma çok hafife alınıyor. İşte bazı kişilerin eline vereceksin soru kağıdını, cevapları alıp biz de sonuç çıkartacağız. Bu değil tabii araştırma. Türkiye'yi temsil eden bir araştırma yapıyorsanız, bu araştırmanın detaylarını açıklayacaksınız. Hangi bölgeler dahil, örneklem nedir, kırsal kesim var mıdır? Diyelim Ankara'da bir araştırma yapıyorsunuz. Ankara'nın neresinde yapacaksınız, hangi bölgeyi örneklem olarak seçeceksiniz falan. Biz yasayla birlikte araştırma sektörünün daha titiz çalışmasını hedefliyoruz.
TEK SÜRPRİZ DERVİŞ OLDU
* AK Parti yaptırdığı, çoğunu da sizin ekibinizin gerçekleştirdiği anketleriyle araştırmalarıyla ünlüydü. Örneğin kimse bugünkü oy oranını hesaplayamadı. Ama siz biliyordunuz. Benim sorumlu olduğum son araştırmada AK Parti'nin seçimlerde aldığı oy oranını, noktasına kadar bilmiştik. Kaç milletvekili çıkaracağımızı da biliyorduk. Biz gerçekçiliği çok önemsiyoruz. Kendimizi kandırmıyor önümüzdeki verileri iyi çözüyoruz. Bu gerçekleri iyi görürseniz başarı gelir. Biz hala her ay düzenli olarak araştırmalar yaptırıyoruz. Tabii artık ben işin başında değilim.
* Ne konuda araştırmalar yapılıyor peki? Her konuda. Toplumun güncel konularla ilgili nabzını ölçüyoruz. Çünkü bir parti tek başına da iktidar olsa toplumla bağlarını asla kopartmamalı.
* Şaşırdığınız araştırma sonucu var mı? Genelde şaşırtan bir sonuç çıkmaz ama Avrupa Birliği ile ilgili süreç toplumun hükümete desteğini tabii biraz düşürdü. Yani bu benim için sürpriz çünkü son 5 yıldır yüzde yetmişin altına pek düşmüyordu. AB konusunda biraz düşme var. Ama normal çünkü diğer ülkelerde de bu olur. Müzakere sürecinde yaşanan tartışmalar hep etkendir.
* Başka sürpriz sonuç? Belki yaşadığım tek sürpriz Kemal Derviş olayıdır. Biliyorsunuz seçim öncesi onun liderliğinde bir siyasi parti söz konusuydu. Derviş belli bir toplumsal krediyi alıyordu.
* Yani araştırmalara göre Derviş o partiyle devam etseydi.... Ne olurdu? Meclisin aritmetiği farklı olabilirdi. Derviş toplum tarafından olumlu algılanan bir profildi. O teşebbüs gerçekleşmeyince AK Parti için çok daha rahat bir ortam gerçekleşti diyebilirim. '
|
|
|
|
|
|
|
|
|