|
|
AB beklentisinin yerine özelleştirme geçiyor
Türkiye ile AB arasında tam üyelik müzakerelerinin başlamasına bir hafta kaldı. 3 Ekim kritik bir tarihti. Nasıl ki piyasaları ve ekonomiyi müzakere tarihinin verildiği 17 Aralık motive ve domine ettiyse, 3 Ekim de benzer etkiyi gösterdi. Mali piyasalar 2001 sonbaharından itibaren içine girdiği uzun vadeli olumlu trendini sürdürdü, müzakerelerin 3 Ekim'de başlayacağını satın aldı. Bu konuda farklı sesler çıkmasına fazla aldırmadı. Piyasaları bu noktaya getiren dört ana etkenden biri AB olduğuna ve bu konudaki önemli kilometre taşlarından biri 3 Ekim'de geride bırakılacağına göre, acaba müzakerelerin başlamasıyla piyasalarda kâr realizasyonu yaşanır mı? * Piyasalar "Beklentiyi satın al, gerçekleşeni sat" kuralını burada da yürürlüğe koyar mı? * Bunda, dört yıldan beri biriken kârların önemli bir etkisi olabilir mi? * Üstelik AB ile müzakerelere başlayan ülkelerin piyasalarında genel anlamda bir kâr realizasyonu yaşanmış. Yani hafızalarda böyle bir eğilim de yer etmiş durumda.
İşin rengi değişti Normalde son yapılan özelleştirmeler ve Türkiye'ye yönelik doğrudan sermaye girişleri olmasa, bu soruya evet yanıtını vermek kolaydı. Çünkü, piyasaların ana yönünde devam edebilmesi için, AB gibi güçlü bir beklentinin yerini alabilecek başka bir beklenti yaratmak gerekiyordu. Böyle bir beklenti de ufukta yoktu. Ancak Türk Telekom ile başlayan, Tüpraş ile doruk noktasına çıkan büyük özelleştirmeler işin rengini değiştirdi. Bugün Erdemir için son teklifler alınacak. Şimdiye kadar ihalesi gerçekleştirilen özelleştirmelerin tutarı 20 milyar doları buldu. Bu paranın kamu kasasına girmesi şüphesiz belli bir zaman alacak. Çünkü ödemelerin tümü peşin değil. Taksitli olabiliyor. Ancak 20 milyar doların kademeli şekilde kamu kasasına girmesinin ekonomi ve piyasalar üzerinde büyük etkisi olabilecek. İşte böyle bir parasal giriş ve özelleştirmeler ile özel sektör şirketlerine gelen doğrudan yabancı sermaye, olumlu beklentileri güçlendirdi. AB etkisinin ateşlediği bu gelişme öyle bir ivme kazandı ki, şimdi AB beklentisinin gündemden düşmesiyle onun yerine alabilecek hale geldi.
|