|
|
Dışişleri: Karşı deklarasyon için üzüntülüyüz
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan,AB'nin karşı deklarasyon yayınlamasını üzüntüyle karşıladıklarını belirterek, tek taraflı ve siyasi nitelikteki deklarasyonun Kıbrıs ileilgili BM çözüm sürecinde zafiyete neden olabileceğini belirtti. Tan, AB'nin, Türkiye'nin Kıbrıs konusundaki deklarasyonuna yönelikyayınladığı karşı deklarasyona ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, şunları kaydetti:
''AB'nin 21 Eylül 2005 tarihinde bir karşı deklarasyon yayınlamış olmasını üzüntüyle karşılıyoruz. Bu deklarasyon, Türkiye ile AB arasında 40 yılı aşkın süren
geleneksel işbirliğinin ruhu ile bağdaşmayan bir üslup içinde bazı haksız yaklaşımlar ve bazı yeni unsurlar içermektedir. Tek taraflı ve siyasi nitelikte olan bu deklarasyon Kıbrıs ile ilgili BM çözüm sürecinde zafiyete neden olabilecektir. Bu yaklaşımı paylaşmamız mümkün değildir.''
Türkiye'nin Kıbrıs konusundaki politikasının belli ve sarih olduğunu ifade eden Tan, bu durumun Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada da bir kez daha ortaya konulduğunu hatırlattı.
Türkiye'nin, Ankara Anlaşması ve ek protokolden kaynaklanan yükümlülüklerin tüm üyelere ayrım yapmadan uygulanacağını müteaddit vesilelerle açıkladığını kaydeden Tan, ''Esasen, Ankara Anlaşması ve ilgili Ortaklık Konseyi Kararları'nda uygulamada çıkabilecek sorunların görüşülebilmesi için çeşitli mekanizmalar öngörülmektedir. Bu nedenle protokolün uygulanmasının takibi hususunda yeni unsurlar getirilmek istenmesinin izahı zordur'' dedi.
AB'DEN BEKLENTİLER
Tan, deklarasyonda Kıbrıs Türk halkının varlığının, statüsünün, haklarının ve beklentilerinin göz ardı edilmiş olmasının ''vahim bir haksızlık'' olduğunu belirterek, AB'nin Kıbrıs konusunda yerine getirmesi gereken bazı sorumluluk ve yükümlülükleri şöyle sıraladı:
''Birincisi, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs konusundaki kapsamlı çözüm çabalarının aktif bir şekilde desteklenmesi ve çözüm sürecini kolaylaştıracak ortam ve koşulların hazırlanmasına katkıda bulunmasıdır. Bu, esasen AB Zirve kararlarında da yer alan bir vecibedir.
İkincisi, AB Konseyi'nin 26 Nisan 2004 tarihinde almış olduğu karar uyarınca, Kıbrıs Türklerine verilen sözün yerine getirilmesi, tüm ambargo ve kısıtlamaların kaldırılmasıdır. Bu doğrultuda, AB Komisyonu'nca hazırlanmış olan doğrudan ticaret ve mali yardım tüzükleri daha fazla gecikmeden ve tam olarak uygulanmalıdır. Üçüncüsü, AB Konseyi'nin ve BM Genel Sekreteri'nin çağrılarına uygun olarak, Türkiye'nin 30 Mayıs 2005 tarihinde yapmış olduğu Kıbrıs'ta kısıtlamaların eş zamanlı olarak, tüm ilgili taraflarca kaldırılması yönündeki öneri paketinin desteklenmesidir.''
|