Günde 1 dolar
Günde 1 doların altında" bir parayla yaşayan 3.5 milyon kişi. Demokratik, laik, sosyal hukuk devletimizde, "kanun karşısında eşit" her 100 vatandaştan 5'i. Günde 1 doların, 1.3 YTL'nin altında bir "hisse" ile süt içecek, ekmek çiğneyecek, protein alacak, ilaç bulacak yüz binlerce çocuk. Günde 1 doların altında bir "hisse" ile ölmeyecek, büyüyecek, adam olacak... Hayattan, çevreden, ülkesinden, hemşerisinden, ötekilerden nefret etmeyecek yüz binlerce çocuk.
Günde 1 doların altında bir "hisse" ile bedeni erkenden çürümeyecek, zihni erken dumura uğramayacak, "fırsat eşitlikleri" nden yararlanabilecek yüz binlerce çocuk. Düşünür, acır, üzülür gibi yapıp aslında kaçtığımız, dokunmaktan da okumaktan da kaçındığımız yüz binlerce çocuk. Ne haber olarak eğlenceli, ne bir TV programı babında heyecanlı, ne hayatımızın onca hayhuyu içinde gerçekten önemli. Dünya Bankası'nın verdiği bu "bilgi" nin hiçbir kıymeti yok. Günde 1 doların altında bir parayla yaşamak zorunda kalan 3.5 milyon kişi ve içlerindeki yüz binlerce çocukla birlikte aynı havayı soluyor, aynı bayrak altında yaşıyor, aynı birlik beraberlik nutuklarını dinliyor olmamız, hayatımızda, fikrimizde, davranışımızda hiçbir şey değiştirmiyor. Buradan; istisnai yürek atışları, istisnai iyi insanlar ve saygıdeğer çaba timsalleri dışında... Ne bir ülkü birliği, ne kökten bir demokratlık, ne müthiş gençlik heyecanları, ne parlamento seferberliği, ne sosyal demokrat bir ateş, ne kalkınmacı ve insani bir muhafazakarlık, ne bir kardeşlik-dayanışma hissiyatı, ne toplumsal bir ilgi veya öfke... Bunların hiçbiri, hiçbiri ateş almıyor. Dinin, milliyetin, tarihin, kökeninin kutsallıkları üstüne mangalda kül bırakmayan ve her daim ölmeye, öldürmeye hazır olanların hiçbiri... Ülkesinin asıl kanayan yarasının bu derin yoksulluk, bu "milyonlarca açlık" ve "yüz binlerce enkaz çocuk" olduğunu idrak edemiyor.
O yüzden, yoksulluk nadiren birinci sayfa haberi, nadiren ekran misafiridir. Yoksulluğun verecek ilanreklam parası... Yoksulluğun azdıracak reyting numarası... Yoksulluğun öykünülecek, dinlenecek hikayesi... Yoksulluğun dikizlenecek yatak odası... Yoksulluğun ballandıra ballandıra anlatılacak sofrası... Yoksulluğun tahrik edici kokusu... Yoksulluğun magazin dünyası, sosyetesi... Yoksulluğun modası, dekoltesi... Yoksulluğun bankası, sigortası... Yoksulluğun dillere destan düğünü, sansasyonel boşanması... Yoksulluğun odaları, tüsiadı, bir alay sivil toplum örgütü, demeci, sesi, nefesi, medyası, siyaseti yoktur. Yoksulluğun bürokrasisi, yoksulluğun temsilcisi de yoktur. Yoksul polis vardır ama yoksulluğun polisi yoktur; yoksul asker vardır, yoksulluğun askeri yoktur. Yoksul memur vardır, yoksulluğun memuru yoktur. Devletin yoksulu vardır, yoksulun devleti, zordur. O yüzden, yoksulluk fiilen yoktur, yoksulluk ancak yokmuş gibi vardır. O yüzden, uzun uzun tartışılacak, bu ülkenin asıl krizi, derin bunalımı telakki edilecek bir yoksulluk meselesi de yoktur. Sıkıcı mevzudur. Medya da, okur da, izleyici de sıkılır. Yoksul olanlar bile!
|