|
|
|
|
|
|
Dünyanın gözü Istanbul'da
16 Eylül-30 Ekim günleri arasında düzenlenen 9. İstanbul Bienali'ni yurtdışından yaklaşık 5 bin kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. Küratörler Vasıf Kortun ve Charles Esche'ye göre herkes Türkiye'yi konuşacak.
Bu yıl 9'uncusu düzenlenen İstanbul Bienali 16 Eylül-30 Ekim günleri arasında birbirinden ilginç eserlere ev sahipliği yapacak. Yurtdışından yaklaşık 5 bin kişinin ziyaret edeceği bienal yedi farklı mekanda izlenecek. 53 sanatçının eserleriyle katıldığı bu büyük organizasyonun küratörleri Vasıf Kortun ve Charles Esche, İstanbul Bienali'nin dünyada önemli bir yere sahip olduğunu söylüyor. - 9. İstanbul Bienali'nde sizi en çok heyecanlandıran ne? - Vasıf Kortun: Bugün İstanbul'da bu işi yapıyor olmak, tam da bu yılda yapıyor olmak çok heyecan verici. Çünkü her anlamda ilginç bir yıl geçiriyoruz. - Hangi anlamda ilginç? - V.K.: Ulusal ve ani bir hareketlilik var. Aralık 2004'ten sonra Türkiye'nin yeni yol haritası, bu harita üzerindeki yeri ve bütün bunlar birbirine bağlandığı zaman İstanbul üzerine de bir talep doğuruyor. Ona bu zamanda cevap vermek önemli. - Bienalin konusunun 'İstanbul' olmasının nedeni şehre olan talebin artması mı? - Charles Esche: İstanbul bugün Avrupa'nın en popüler ve dinamik şehri. Şimdi, Avrupa Birliği ve Türkiye birlikte yaşayabilecek mi, yaşayamayacak mı diye geleceği görmeye çalışıyoruz. İstanbul ve bu bienal de bunun olup olmayacağı için güzel bir örnek. - Siz İstanbul Bienali'nin yurtdışından birçok yabancıyı da çekeceğini ve İstanbul için iyi bir tanıtım olacağını söylüyorsunuz... - V.K.: Sadece basın günleri için gelecek gazeteci sayısı bin 500. Profesyonel basının yanı sıra koleksiyoncular, müzeciler, sanat öğrencileriyle birlikte açılışta aşağı yukarı 5 bin civarında misafir bekliyoruz. Ayrıca İstanbul Bienali on gün önce New York Times'ta çıktı ve şu an Türkiye'yi, İstanbul'u işaretleyen en önemli faaliyet olarak tanımlandı.
GÜNCEL SANATI YAKALADIK - Sizce Türkler ve İstanbullular kendi 'ev'lerinde yapılan bienale yeterli ilgiyi gösteriyor mu? - V.K.: Hayır, şimdiye kadar göstermediğini biliyoruz. Bunun çok çeşitli nedenleri var tabii. Biz değişik davranış biçimleri olan insanlarız. Kırmızı ışıkta yola atlayıp ama sonra dünyanın en aheste ve yavaş insanı olarak yürümeye devam ederiz. Böyle değişik bir mantığımız var. O anlamda biz bir parça daha izleyicinin ayağına geldik. Tophane, Beyoğlu, İstiklal Caddesi, Galatasaray, Şişhane şehirdeki en yoğun insan trafiğinin olduğu bölgeler. Sanıyorum onun için biraz daha fazla izleyiciye ulaşacağız.
- Sizce İstanbul Bienali'nin dünyadaki diğer bienaller içindeki önemi ne? - C.E.: İstanbul Bienali'nden önce üç ana bienal vardı; Venedik, Sao Paolo ve Sidney Bienalleri. İstanbul Bienali 1987 yılında başladı ve kendisinden sonra gelen bienaller arasında önemli bir yer edinmeyi ve güncel sanatı yakalamayı başardı. Artık kendisini tanıtmaya ihtiyacı yok.
- V.K.: Birbirine benzeyen, çok az farkları olan, aşağı yukarı aynı sanatçıları taşıyan bir bienal sektörü içine girdik. Bunun bu şekilde sürmeyeceği belli. Bu sergi bir parça da bu değişiklik ihtiyacına bir cevap. Diğer bienaller arasında nerede derseniz de, en öndekilerden biridir diyebilirim.
- Küratörler olarak sanatçıları ve eserleri nasıl seçtiniz? - C.E.: Bu iki insanın subjektif kararı. Tanıdığımız ve olmasını istediğimiz sanatçılar, araştırma içinde karşılaştığımız sanatçılar ve daha önce çalışmadığımız ama inandığımız, hayalini kurduğumuz sanatçılar var.
Eylem Bilgiç
|
|
|
|
|
|
|
|
|