|
|
|
|
|
|
İstanbul neresi?
İstanbul Modern Sanatlar Galerisi (İMSG) yeni sezona bir karma sergi ile giriyor. Sergiye katılacak birbirinden ünlü sanatçılar resim ve enstalasyonlarıyla "İstanbul Neresi" sorusunun yanıtını eserleriyle verecek.
Emre Zeytinoğlu küratörlüğünde 13 sanatçının katılımıyla 14 Eylül - 9 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek "İstanbul Neresi" başlıklı sergi İstanbul üzerinden Boğazın mitolojik öyküsünü ve bu öykünün yarattığı yabancılaşma içerisinde kaybolan, kaynaşan kimliklerin altını çiziyor. Küratör Zeytinoğlu, İstanbul üzerine düşünen pek çok sosyoloğun, tarihçinin, sanatçının, felsefecinin, kent bilimcinin ortak bir kanı etrafında toplandığını söylüyor. Bu sergiyi gezecek olanların birbirinden farklı İstanbul algılamalarıyla karşılaşacaklarını hatırlatan Zeytinoğlu her sanatçının kendi İstanbul'unu eserleriyle yansıtacağının altını çiziyor. Modern Sanatlar Galerisi'nde bir araya gelen sanatçılarla hem eserlerini hem de İstanbulla ilişkilerini konuştuk. Aşk ve nefret ilişkisi var
Kezban Arca Batıbeki (Plastik sanatçısı): Bu sergide bir tane yerleştirmem var. Çöp konteynırı, ev fotoğrafları, komodin, 13 tane eski televizyon ve CD'lerden oluşan bir eser bu. Herkesin kafasında olan eski İstanbul'dan yola çıktım. Eski bir İstanbul evinin her bir penceresinde eski Türk filmlerinden bir kare kullandım. Ayrıca Atıf Yılmaz'ın "Ah Güzel İstanbul" filminden bir görüntü bulunuyor. Bu sergide ilk kez "Yanık Saraylar" isimli fotoğraflarıma da eski İstanbul'a bir ağıt olarak yer veriyorum. Benim yaşadığım bu şehirle aramda aşk ve nefret ilişkisi var. Sürünün bir parçasıyım
Aslı Özok (Ressam): İstanbul deyince sürüleşme ve tüketim toplumunun bir yansıması olan barkodlar aklıma geliyor. Sürüleşmeyi Boğaz köprüsü, tüketim dünyasını ise barkodlar simgeliyor. Tıpkı resimlerimdeki gibi ben de İstanbul'u eleştiriyor ama bir yandan da seviyorum. Ben de resmettiğim sürünün bir parçasıyım. Herkes gibi ben de kendi İstanbul'umu seviyorum. Binbir renkli bir çiçek gibi Meriç Hızal (Heykeltıraş): Sergiye bir eserle katılıyorum. Eserim mermer bir yer sofrası. Plan olarak geleneksel mimari öğeleri taşıyor. Ama benim için duygusal bir yanı var. Geçmiş yaşamımdaki komşuluk ilişkilerinden etkilendim. İstanbul binbir renkli bir çiçek gibi. Şimdi o zenginliklerin ve renkliliğin kaybolmasından büyük üzüntü duyuyorum. Bu yer sofrasının üstüne ise her dilde Rumca, Ermenice, Gürcüce aklınıza gelecek ne kadar İstanbul'u İstanbul yapan kültür varsa o dillerde "Sofraya buyurun" diye yazdım. Bu eserimde bir de gözü görmeyenlerin de görsel sanatı hissedebilmeleri için "Sofraya buyurun" yazısını körler alfabesi ile metalle yazdım. Büyük bir kültür yığını
Tomur Atagök (Ressam): Resim çalışmamı İstanbul'un tarihi efsanelerinden esinlenerek yaptım. Deniz üzerinden bir çok kavim gelmiş İstanbul'a. Nike heykelinin bulunduğu resmim sergilenecek. Resimlerimi metal üzerine yapıyorum. Çünkü metal yansıtıcı bir madde. Resimlere bakanlar eser üzerinde kendi yansımalarını da görüyor. Bu şekilde eser hayatı içinde taşıyor. Enstalasyonda ise kurumuş yapraklar üzerinde atık malzemeler var. Doğanın egemen olduğu bir bölgede yaşıyorum ama atıklar oraya da geliyor. Ben de oradan topladığım malzemelerle bu eseri yaptım. İstanbul'da kültür korunmuyor, hatta şehir yok ediliyor. Bana göre İstanbul değerini bilmediğimiz büyük bir kültür yığını.
Şeyda ÇETİN / HABER MERKEZİ
|
|
|
|
|
|
|
|
|