Şairler dövüşüyor
Modern Türk şiirinin tarihi biraz da tartışmaların, şairler arası dövüşlerin tarihi değil midir? Tevfik Fikret-Mehmet Akif, Yahya Kemal- Ahmet Haşim, Nazım Hikmet-Peyami Safa misali polemikler bir yana, Cumhuriyet'ten günümüze her gelen kuşak, grup ya da akım, bir önceki çağdaşları hatta kendi aralarında birbirleriyle kavgalarını sürdüregelmişlerdir. Ne demişti Mehmed Kemal: "Şairler dövüşür." Üstat, bu adla bir kitap dahi yazmıştı. Bir "öğle rakıları"nda anlatmıştı: "İsmail Habip Sevük, 'Türk Yenilik Edebiyatı' kitabına Ahmet Hamdi Tanpınar'ı almaz, o da ilk karşılaşmalarında sorar. İsmail Habip, 'Her şairi almak zorunda değilim' der. Tanpınar, kendisinden beklenmeyen bir çeviklikle pehlivanlığı ile ünlü İsmail Habip'i altına alarak vurmaya başlar. Bunu gören gazeteciler sorarlar, 'Nasıl olur üstat, sizin gibi bir pehlivan, Ahmet Hamdi gibi bir cılız şairden dayak yesin...' İsmail Habip'in yanıtı şöyledir: "Ayağımın altında karpuz kabuğu varmış, kaydım. Kaymasam, onu iyice benzetirdim. Ama alacağı olsun."
SON 25 YILIN ŞİİRİ "Varlık" Dergisi, haziran sayısında arayışlar, eğilimler, yönelimler, tartışmalar çerçevesinde günümüz Türk şiirini mercek altına alıyor ve son 25 yılda yazılan şiiri tartışmaya açıyor. Tartışmanın odağında ise Osman Çakmakçı'nın geçen ay "Milliyet Sanat" Dergisi'nde yer alan ve 80 yıllarda yazılan şiiri geçersiz bularak tasfiyesini istemesi... Çakmakçı'- nın ortalığı velveleye veren yazısının tümünü okumadım. Kimi yargılarını Osman Hakan A.'nın yazısından aktarmak istiyorum. Diyor ki Çakmakçı: "80 şiiri toplumsal, kültürel bir duruştan, sahicilikten yoksun olduğu için poetikası da yoktur. 80 şiiri askeri darbenin ürünüdür. Bu darbe, şiiri hayattan koparmıştır." Çakmakçı, bu iddiasına dayanarak 80'li yıllarda yazan yirmi kadar şairin tasfiyesini istiyor. Bunların içine kadir-kıymet bilmezlikle "yapıntılığı, meta şiiri öne çıkarmasıyla Hilmi Yavuz'u, hayattan kopukluğuyla İlhan Berk"i de katarak... Yenilir yutulur sözler değil. "Varlık"ta bu sözlerden yola çıkarak iki de soruşturma var. Biri tasfiyesi istenen şairlerin, öteki bu tasfiyenin arkasında durması düşünülen yani 90'lı yıllarda yazan şairlerin yanıtladığı... Elbette burada murat, Türk şiirini son 20-25 yılda damgalarını vurmaya çalışan şairlerin İsmail Habip-Ahmet Hamdi Tanpınar misali kavga etmeleri değil. Ama aklı başında bir Tuğrul Tanyol'- un iki-üç şair dışında 90'lı yıllarda yazan şairleri "oldukça cahil" diye nitelemesi karşısında bu şairlerin hiç mi söyleyecek bir şeyleri yok? Metin Celal'in kendilerinden sonra yazan şairleri acımasız eleştirisine, daha doğrusu yargılamasına katılmak ise mümkün değil. "Şiir hayatın içinden çekip çıkarılması, gerçek anlamda şiir diyebileceğimiz eserlerin okunmaması, kitabevlerinin şiir satmamakla övünmesi, popüler kültürün kendi şiir anlayışını yeşertmesi, tiyatro artistlerinin, televizyon sunucularının kitaplarının çok satması..." Bütün bunlar doğru da 80'li yılların şiirini savunmak adına, kendisinden sonra gelen gençleri "Geçiyorlar bilgisayarların başına, çala kalem yazıyorlar" diye nitelemek niye?
ELEŞTİRMEN YOKLUĞU Sorun bence son 20-25 yıl değil, daha öncesinden şiirin bir "eleştirmen"inin olmamasından kaynaklanıyor. Kırk kuşağının Ataç'ı, Fahir Onger'i, Orhan Burian'ı vardı. Sonrasının Hüseyin Cöntürk'ü, Asım Bezirci'si... Bizim kuşağın az yazsa da Eser Gürson'u... Hepimizi kucaklayan bir Memet Fuat vardı. Çünkü bir dönemi, bir akımı en iyi ve doğru eleştirmenler anlar ve anlatır; yarına taşır. 80'- den bu yana kimi şairler, yazı da yazdılar, yazıyorlar da... Doğrudur, artık bir kuşak yok; tek tek şairler var adları anılan. Ama içlerinde bir "eleştirmen" var mı? Evet, şairler dövüşür, her zaman da dövüşmüşlerdir de... Ama bu dövüş bir "eleştirmen" in gözetiminde olursa tadı çıkar ve şairler çarşısı pek karışmaz. Peki, günümüzün eleştirmeni nerede?
*** * BELMİN SÖYLEMEZ'in yönettiği "34 Taksi" başlıklı film, bugün saat 15.00 ve 18.00'de ücretsiz olarak Beyoğlu Akbank Kültür Sanat Merkezi'nde...
*AHMET REFİK ALTINAY'ın Osmanlı devletinin kuruluşundan IV. Mehmed'in ölümünü kadar etkili kadınları anlattığı "Kadınlar Saltanatı" Tarih Vakfı yayını olarak çıktı.
* İki ayda bir yayınlanan kent kültürü ve sanat dergisi İZMİR İZMİR, 53. sayısı ile onuncu yılına ulaştı.
|