|
|
|
|
|
Türkan'ı asla aldatmadım
|
|
Ünlü oyuncu Cihan Ünal özel hayatıyla ilgili ilk kez bu kadar açık konuştu.
Çapkın değilim. Belki ben çapkın kadınların tuzağına düşebilirim. Hayatımda ne çocuğuma ne de bir kadına vurdum. Yirmi iki yıldır sakalımı hiç kesmedim. Türkan (Şoray) benimle ilgili hiçbir ihanet yaşamamıştır. Öyle olsaydı şimdi görüşüyor olmazdık.
Ciddi bir insanım ama soğuk değilim
Ünlü oyuncu Cihan Ünal özel hayatını tüm samimiyetiyle anlattı: "Türkan (Şoray) benimle ilgili hiçbir ihanet yaşamamıştır, yaşayamaz. Öyle bir şey olsaydı şimdi görüşüyor olamazdık. Türkan benim en yakın dostumdur".
İlk röportajımı yıllar önce bir tiyatro salonunda yapmıştım Cihan Ünal ile... İtiraf ediyorum onu soğuk ve mesafeli bulmuştum. (Belki de tiyatroda, sahnenin hemen önünde oturduğumuz için öyle gelmişti.) Bu yıl televizyonda bir sit-com'da onu izlerken 'Acaba dedim Cihan Ünal değişti mi, yoksa ben mi onu başka türlü görmüştüm?' Bebek Oteli'nde buluştuk... Çok keyifliydi sohbet... (Demek ki ön yargılı olmamalı insan.) Her şeyi konuştuk... Tiyatroyu, şöhreti, Türkan Şoray ile evliliğini, çapkınlık dedikodularını, kızları Yağmur ve Irmak Ünal'ı... Ve yıllardır hep duyduğum bir dedikoduyu sordum. Cihan Ünal da çekinmeden yanıtladı...
* Dışarıdan bakıldığında çok sert algılanıyorsunuz. Hülya Avşar ile birlikte oynadığınız dizide ise o sert imajı yıktınız. Siz mi kendinizi geç gösterdiniz, yoksa biz mi sizi geç keşfettik? Ben hep şimdi gördüğünüz gibi varım aslında... Ama dediğiniz doğru. Belki fizik, görüntü, insanlarla arama bir mesafe koyuyor olabilir. Bir de tiyatrodaki rollerim, 4. Murat, Fatih, Osman Bey oyunları galiba beni çok ciddi gösterdi. Aslında ciddi bir insanım ama soğuk değilim. Öğrencilerim de önce çekinirler benden. Sonra çok iyi arkadaş oluruz. Tiyatro, televizyon gibi iletişimi çok parlak bir alan değil. Tiyatroda komedi de oynadım ama televizyonun etkisi çok başka bir şey. 4. Murat'ı tiyatroda oynadım ama televizyonda yayınlandıktan sonra 4. Murat, 4. Murat oldu.
DOĞRU TÜRKÇE KONUŞUYORUM * Televizyon büyük bir savaş alanı. Oynadığınız dizi reyting alamasaydı sonuç sizin için ne olurdu? Yıllardır televizyon yapmıyordum. Yıllar önce bir dizi çekmiştim ama 27 bölüm zor dayandım. Bir iş beni mutlu etmiyorsa hiçbir önemi yok. Geçtiğimiz yaz 5-6 dizi teklifi geldi. Bir kısmı vurdulu-kırdılımafyalı dizilerdi. Asmalı Konak benzeri dizi teklifleri de vardı. Sıcak bakmadım bu tekliflere. Sonra Birol Güven ile bir konuşmamız oldu. 'Sizi bir sitcom'da düşünüyorum. Çok iyi olacağına inanıyorum. Hatta buna karşı olanlar var' dedi.
* Yani oyuncu olarak sizi bir sit-com'a yakıştıramayanlar mı olmuş? Sanırım öyle. Ama oyunculuk değişimdir. Türkiye'de sinemadan başlayıp diğer sanat kollarında da kalıplaşma vardır. Sinemada size bir elbise yakıştırırlar, hep o elbiseyi giymek zorundasınızdır. Benim sinema yaşamımda da öyle oldu. Oynadığım rollerde çoğunluk karakterler aynıydı. Çok iyi, çok namuslu, hiçbir kötü tarafı olmayan doktor, aynı özelliklerde milletvekili, aynı özelliklerde avukat... O zaman ne oluyor? Tek tip bir oyunculuk oluyor. Dışarıda ise değişik karakterler taşıyabileceğiniz senaryolar sunuluyor. Bizim sinemamızın en büyük eksikliği bu. Ama Devlet Tiyatrosu'nda oynarken, ister istemez oranın klasik oyunculuk tarzına giriyorsunuz. Zaten o tür roller oynadım.
* Bu ciddiyet ve klasik tavır Devlet Tiyatroları'nın bir tavrı mı? Bana şöyle geliyor; Sanki devlet tiyatrosu sanatçıları gündelik hayatta da dublaj yapar gibi konuşuyorlar... Devlet Tiyatrosu'nun kaynağı konservatuvarlardır. Biz doğru Türkçe konuşuyoruz. Şimdi Türkçe o kadar ayaklar altındaki, biz konuşunca göze batıyoruz. Doğru olması gereken bizim konuştuğumuz Türkçe tabii.
* "Medyada popüler kültür ve göbek dansı egemen" demişsiniz. Bu bir tiyatrocu serzenişi mi? Yoksa egemen kültüre bir eleştiri mi? Türkiye'de herkes göbek atıyor. Eğlenenler böyle eğleniyor. Daha romantik, daha sıcak, daha soft şeylerden artık zevk alınmıyor. Sadece göbek atılıyor. Zevk konusunda tartışılmaz ama bu tarz benim hoşuma gitmiyor. Medya tabii ki en çok ne ilgi görüyorsa ona yöneliyor. Biz tiyatro yapıyoruz. Medyada hiçbir tiyatro kendi içeriği ile yer almıyor. Bir nedeni var; ya oyunda biri dekolte giyiyor ya da oyuncunun biriyle ilişkisi vardır da, onunla oynuyordur. Artık oyuna, yorumculuğa eleştiri gelmiyor medyada...
* Öğrencilerinize bu zor yol için ne tür öğütlerde bulunuyorsunuz? 'İyi oyuncu olun, burayı bir basamak gibi kullanmayın. İyi oyuncu olursanız ileride ucuz, sığ, basit, bayağı şeyleri seçmekte özgür olursunuz' diyorum. Ben hep direndim, kendimi korumaya çalıştım. Çünkü yaptığım işten sonra gece rahat uyumalıyım.
* Hep Ankara'da kalsaydınız... Ankara 60'lı, 70'li yıllarda tiyatro yönünden çok çekiciydi ve ben İstanbul'a gelmeyi hiç düşünmüyordum. 15 yıl boyunca Devlet Tiyatrosu'nda çok güzel roller oynadım. 4. Murat'tan sonra İstanbul gündeme geldi. Ama her zaman Ankara asıl mekanım, İstanbul ise iş yapmak için geldiğim bir yer oldu. Türkan ile evliliğimizden sonra İstanbul ağır bastı. Ama ben Ankaralı'yım. İstanbul'un en güzel yanı bence Ankara'ya dönüşleri.
* Nedir bu fark? Ankara'da Oran'da, orman içinde bahçe katı bir dairede oturuyorum. Hayatım okul-ev-tiyatro arasında geçiyor. İstanbul'da ise tiyatroda provaya gidiyorum, çekim olursa sete gidiyorum. Başka bir şehirde ya da İstanbul'da olmak fark etmiyor ama Ankara'da olmak fark ediyor. Örneğin Ankara'da yemeğe çıkıyorum, beni kimse takip etmiyor, son derece rahatım. Yağmur geldiğinde yemeğe çıkıyoruz, kimse gelip de fotoğrafımızı çekmeye çalışmıyor.
* Ama parayı da İstanbul'da kazanıyorsunuz... Çok istesem, çok fazla para kazanabilirim. Ama ben huzurlu yaşamayı tercih edenlerdenim. Bunun için Ankara'yı tercih ediyorum
GENCAY GÜRÜN... * Gencay Gürün yıllardır çok iyi dostunuz. Siz Türkan Hanım'la evlenirken bu kararınızı kendisine söylediğinizde "Bula bula onu mu buldun?" demiş. Bu söz gerçekten söylendi mi? Böyle bir şey olmadı. Olsa bile ben bunu herhangi birine söyleyecek bir adam mıyım? Gencay Hanım gerçekten çok değerli bir insandır.
* Nedir Gencay Gürün ile aranızdaki bağ? Tamam birlikte çok iş yaptınız ama sanki bir hayranlığınız var... Sadece ona değil, rahmetli eşi Kamuran Bey'e de saygım ve sevgim sonsuzdur. '75 yılından itibaren arkadaşız. Fevkalade bir insandır. Bizim toplumumuz maalesef kadın-erkek arkadaşlığını her zaman başka türlü yorumlar. Çünkü akıllarına başka bir şey gelmez. O tür lafların çıkmasında bir takım kendini bilmez, hain, doyumsuz ve kifayetsiz muhterislerin payı vardır.
* Tiyatro camiası dedikodunun çok fazla olduğu bir camia mı? Evet. Ama bu tiyatroya özgü bir şey değil. Dedikoduyu üretenler genellikle sorunlu insanlardır. Ben kimsenin etlisine sütlüsüne karışmam, kimsenin dedikodusunu yapmam.
* Çünkü siz hep en iyi rollerde oynuyorsunuz... Evet ama hak etmeden mi oynuyorum? Hak ederek oynayan başkaları da vardır ama onların da başka ihtirasları vardır. Doyumsuzlukları vardır. Gencay Hanım'a dönersek... Sizin söylediğiniz şeyi söylemedi ama 'Evlilik için iyi düşünmek lazım' demişti. Dostça bir şeydi bu. Öteki türlüsü çok çirkin dedikodular, hiç hoş değil.
|
|
|
|
|
|
|
|
|