|
|
|
|
Kafada kırılıyor ama acıtmıyor
Tasarımcı Tamer Kızılağaç, rol gereği kafalarına şişe, tabak, bardak, vazo fırlatılan oyuncularının imdadına yetişiyor. Onun özel bir formülle ürettiği hileli şişeler tıpkı cam gibi kırılıyor ama hiç can yakmıyor.
Karı-koca şiddetli bir kavga eder ve kadın eline ne geçirirse fırlatmaya başlar. Vazo, tabak, bardak, şişe... Bir anda odadaki kırılacak bütün eşyalar havada uçuşur. Ve adam odanın çıkış kapısına varana kadar bunlardan birkaçı da hedefine ulaşır. Sinema, tiyatro ve gösteri dünyasında pek çok kez karşılaştığımız bu sahneleri izlerken, "Zavallı oyuncular, rol icabı nelere katlanıyor..." diye aklınızdan geçiyor olabilir. Ancak bunu hiç dert edinmeyin. Çünkü oyuncuların kafasında bin parçaya bölünen tabak, çanaklar aslında hiç zarar vermeyecek türden. Hepsi özel bir formülle yapılıyor. Hollywood'da bu tür objeler konusunda dev bir sektör oluşmuş. Türkiye'de ise kişisel merak sonucu gelişmiş ufak tefek girişimlerle durum kurtarılıyor. İşte bu girişimcilerden biri de aslında mimar ve takı tasarımcısı olan Tamer Kızılağaç. Hollywood'daki sinema efektlerine duyduğu merak, mimarlık ve takı tasarımcılığı gereği farklı malzemelere olan yakınlığı gibi nedenlerle kendisini bu işin içinde bulmuş. İlk kez 2000'de, Haluk Bilginer ve Zuhap Olcay'ın Oyun Atölyesi'nde sahnelenen "Ermişler ya da Günahkarlar" adlı oyun için bir maket şişe siparişi almış. Oyunun bir bölümünde Haluk Bilginer'in kafasına vurulacak şişenin tıpkı cam gibi kırılması ama can yakmaması gerekiyormuş.
FORMÜLÜ SIR GİBİ SAKLIYOR Hemen araştırmalara başlayan Kızılağaç, pek çok denemeden sonra başarılı sona ulaşmış: "Malzemelere yatkınlığım var. 'Ermişler ya da Günahkarlar' oyununun sanat yönetmeni Gürel Yontan da biliyordu bu yönümü. Bana teklifte bulununca kabul ettim ama nasıl yapacağımı da bilmiyordum açıkçası." Maket şarap şişesini yapmadan önce Londra'da bir imalatçıyla da görüşmüş Kızılağaç. Ancak formülünü öğrenmek mümkün olmamış. İş başa düşünce ilk denemelere şeker ağırlıklı bir formülle başlamış. Ancak donduktan sonra yapış yapış olan şeker şişe istediği sonucu vermemiş. En sonunda elde ettiği şişenin formülünü ise sır gibi saklıyor: "Benden istenen şişede en önemli şey kırılma efekti. Şeker kırıldığı zaman tam manasıyla cam bir şişe gibi görünmesi gerekiyordu. Şeker böyle kırılmıyor. Sonra defalarca deneme yaptım. Aslında herkesin bildiği ve kullandığı malzemelerden elde ettim doğru şişeyi. Her şey herkesin gözü önündedir ama mucit gözü biraz daha farklı. Birçok malzemenin karışımından oluşuyor."
ÖNCE KAFASINDA KIRDI Bu arada elde ettiği şişeleri önce kendi kafasında kıran Kızılağaç, ilk denemelerden epey canının yandığını da itiraf ediyor: "Biraz kalın yapıyordum galiba, birkaç kez epey canım yandı. En sonunda standart olarak 3 milimetre kalınlığında, içi boş, etiketi olan ve kırıldığında zarar vermeyen şarap şişesini yaptım. Bir de etiket de tasarladık." Tam üç yıl boyunca sahnelenen "Ermişler ya da Günahkarlar" için şişe imalatına devam ettiğini söyleyen Kızılağaç, bu arada yeni teklifler de almaya başlamış: "2000'den 2003 yılına kadar sadece Haluk Bey'e ürettik. Her oyunda bir şişe kırılıyordu. Sonra oyunu izleyen diğer sanat yönetmenleri ve oyuncular da çok beğendiler, teklifler geldi. Farklı formlarda ürettik. Alişan, Mahsun Kırmızıgül ve Yavuz Bingöl gibi isimlere de yaptık. Kliplerde kullandılar. Sonra Gümüş dizisi için ürettik." Bir şarap şişesiyle başladığı maket objelerin akla gelebilecek her formda yapılmasının mümkün olduğunu söyleyen Kızılağaç, siparişe göre tabak, çanak, vazo, hatta hesap makinesi, cep telefonu gibi objeler bile tasarladığını ekliyor: "Bu tamamen kalıp işi. Kalıba göre şekillendiriyorsunuz. Geçen gün Mustafa Altıoklar'ın asistanı, ayna istediklerini söyledi. Oyuncunun kırabileceği bir ayna ama tehlikeli olmayacak. Şimdi bunu çözmeye çalışıyorum. Birkaç deneme yapacağım. Ayna yapmak daha zor. Çünkü bir yansımanın olması gerekiyor. Fiyatlar özel bir şey talep edildiğinde ürünün boyutuyla ilgili olarak kalıp maliyetine göre çıkıyor. Ama bu da çok bir şey değil. Adet çok olduğunda fiyat düşebiliyor. Tek bir şişe fiyatı ise 125 YTL." Sinema dünyasından gelen teklifleri mümkün olduğunca geri çevirmeyen Kızılağaç, ayrıca kesik parmak, kol, bacak gibi uzuvlar da üretiyor. "Bu işi eğlence için yapıyoruz. Asıl işimiz bu değil" diyen Tamer Kızılağaç, Asmalımescit'- te Takı Design Studio adı altında faaliyet gösteren atölyesinde hem takı tasarımı yapıyor hem de öğrenci yetiştiriyor.
Neslihan Tunç
|
|
|
|
|
|
|
|
|