Darısı hepimizin başına
Geçen hafta burada yoktum. Çünkü Yalıkavak'taydım. Beş güncük izin yaptım. Dinlendim, eğlendim, yüzdüm, yedim, içtim, gezdim, tozdum... Bir de, kıskandım: İvgen ve Burak'ın yaşadığı hayatı! Onların hikayesini geçen yıl sevgili Balçiçek Pamir de yazmıştı. Benden kısa bir anımsatma: Burak 67 doğumlu. İnşaat mühendisi. İzmirli. Hemşehrim yani. Ayrıca çoook eskiden bir tanışıklığımız bile varmış. Sonradan ortaya çıktı. Zaten iki İzmirli bir yerlerde karşılaşacak da, akraba çıkmayacak. Mümkün değil. Neyse... İvgen ise 72'li ve İstanbullu. Reklamcı. İkisinin ortak özelliği "deli" olmaları. İnsan hem deli, hem de aşık olunca neler yapabiliyor, ben bu tatilimde gördüm işte. İvgen ve Burak tanıştıktan kısa bir süre sonra hem mesleklerini, hem de yaşadıkları büyük şehirleri terk edip adını daha önce hiç duymadıkları, internette tesadüfen keşfettikleri Yalıkavak'ın Geriş Köyü'ne yerleşmişler.
ONLARINKİ LÜKS BİR HAYAT! Burada alt katlarını ev-pansiyona, terasını da meyhaneye çevirdikleri (Meyhane Evgenia) bir köy evi kiralamışlar. Ve 'müyendiz bey' mühendisliği, reklamcı hanım da İstanbul'un keşmekeşini bir yana koyup, "bildiğiniz köyde, bildiğiniz bir köy hayatına" başlamışlar. Lükse bakar mısınız? Şimdi şöyle bir düşünün. Yanınızda sevdiğiniz adam- ya da kadın, neyse işte- sizi sıkacak, bunaltacak, yıpratacak işlerden, ortamlardan ve insanlardan uzakta, deniz manzaralı bir köyde koyun koyuna ve koyunlarla yaşıyorsunuz. Tek derdiniz akşam minik meyhanenize gelecek müşterilerinize hangi mezeleri ikram edeceğiniz. Kabak çiçeği dolmasının pirincinin lapa olup olmadığı. Deniz börülcesinin sarımsağının fazla kaçıp kaçmadığı. Ve hayatın tadı: Akşam olunca minik terasta gelenleri ağırlarken, bir yandan da, servis aralarında ortak tüttürdükleri elmalı kekikli nargileden bir iki fırt çekmek. Birbirlerine kaçamak öpücükler vermek. Akşam odalar dolu olduğu için, terasta yıldızların altında açık havada koklaşa koklaşa uyumak.
AŞKLARININ GÖSTERGESİ Aynı cep telefonunu kullanmak. A-ha! İşte bu en romantik ve en önemli yeri. Günümüzde ilişkilerin köküne kibrit suyu döken en hain araç değil midir şu cep telefonları? Sevgilinin telefonuna düşen mesajlar kaç ilişkinin bitmesine, kaç kavgaya neden olmuştur kim bilir... Böyle bir ihtimal yaşanmaması için eve girer girmez kapatılan ya da tuvalete giderken bile cebe tıkıştırılan veya masada otururken ters çevrilen o arabozucu alet. İşte Burak ve İvgen'in böyle bir sorunu yok. Çünkü onların ortak, tek bir telefonları var. Bu ne demek? Ömrüm senin, ömrün benim, demek... Senden gizli saklı hiçbir şeyim yok ve olmayacak, demek... Karşılıklı sonsuz güven, demek... Huzur demek... Sakin bir hayat demek... Sevgi demek abicim yaa, sevgi demek... Var mı ötesi? İçinizden kaçınız sevgilisiyle ortak telefon kullanmaya cesaret edebilir bakiim ha? Yemez di mi? Dedim ya, ben bu adamı, kadını ve Yalıkavak'ın minicik Geriş Köyü'nde kurdukları dünyayı çok kıskandım çok. Nazarım değmese bari!
|