|
 |
 |
 |
 |
|
Hem 'Sex and the City' kadınları gibiyiz hem de çok farklıyız
Amerikalı kentli kadınlarla ortak yanlarımız haddinden fazla; ama bir o kadar da uçlarda yaşıyoruz. Cinselliği hiç yaşamayanlarımız var mesela aramızda! Hem de tahmin edemeyeceğimiz kadar çok sayıda... Tek erkekle ömür geçirenler çoğunlukta gözüküyor, ancak bu onların başka bir erkeği arzulamadığı anlamına gelmiyor! Kimileri duygularını bastırırken, kimileri gizemli bir yolculuğa çıkmayı, bazıları da baskılara meydan okumayı tercih ediyor.
başlarken...
Bir kitap yazmaya "Seks and the City" adlı diziyi izlemeye başlayınca karar verdim. Seyredenler bilir; New York'un kalbi Manhattan'da yaşayan 4 kadının hikayesi anlatılır dizide. Otuzlu yaşlarda, kariyer sahibi dört kadının cinsel yaşamı da diyebiliriz. Hayatlarının odak noktası erkekler ve seks olan bu kadınları seyrederken, kendimden çok şey buldum. İster istemez biz Türk kadınlarını düşündüm. Benim gibi 45'e gelmiş ya da 50'sine merdiven dayamış veya 30'lu yaşlardakileri... En az liseyi bitirmiş, okumuş yazmış, meslek sahibi olmuş kentli kadınları... "Ayşegül" serisiyle büyümüş, "Barbie"lerle genç kızlık dönemlerinde tanışmış bir kuşağı... "Acaba" dedim; "Seks and the City'nin Türkçe versiyonu yapılsa, Türk kadınlarının yatak odası hikayeleri neler çıkardı?" Gerçi son zamanlarda gazetelerimiz günlük tutan, aşk ve seks hayatını okuyucularıyla paylaşan kadın yazarlardan geçilmez oldu ama bu konuyu biraz daha kurcalamak, deşmek gerekir diye düşündüm. Başladım tanıdığım, tanımadığım kadınlarla sohbet etmeye. Sohbet ederken onları geçmişe götürmeye, unutulmuş anılarını gün ışığına çıkarmaya... Kapılarını kimseye açmadıkları çok özel dünyalarına girmeye... Kolay olmadı elbette onları konuşturmak; kendilerine bile itiraf edemedikleri duygularla yüzleştirmek... Gördüm ki, biz hem aynıyız Amerikalı kentli kadınlarla; hem de çok farklıyız. Ortak yanlarımız haddinden fazla ama bir o kadar da uçlarda yaşıyoruz. Cinselliği hiç yaşamayanlarımız var mesela aramızda! Hem de tahmin edemeyeceğimiz kadar çok sayıda... Tek erkekle ömür geçirenler çoğunlukta gözüküyor ancak bu onların başka bir erkeği arzulamadığı anlamına da gelmiyor. Kimileri duygularını bastırırken, kimileri gizemli bir yolculuğa çıkmayı, bazıları da baskılara meydan okumayı tercih ediyor. Ortaya 2003 yılında Epsilon Yayınevi tarafından basılan ve kısa sürede 10 baskı yapan "Aşk, Seks ve Kadınlara Dair" adlı kitap çıktı. Korsan baskıları da sayarsak 50 binin üzerinde okuyucuya ulaştı. Bugünden itibaren bu sayfalarda kitabın özetini bulacaksınız. Kitaptan, ilginizi çekeceğinizi umduğumuz bölümlerden oluşan bir yazı dizisi hazırladım. Evet, bu yazı dizisinde 10 kadınla tanışacaksınız. Hepsinin hikayesi gerçek ama hiçbiri birebir bir kadının yaşam öyküsü değil. O kadınlarda sizden bir şeyler var; benden, iş arkadaşlarımızdan, sırdaşımızdan, komşumuzdan, yolda karşılaştığımız, sinemada yan yana oturduğumuz kadınlardan; hepimizden bir şeyler var. Kısacası Türk kadının yatak odası hikayesi var bu dizide... Kentli, okumuş, meslek sahibi olmuş, modern Türk kadınının...
***
Evlilik kadınlar için son derece önemli bir konu. Toplum da kadının geleceğini evlilikte görüyor ve onun evlenmesine yatırım yapıyor. Ne var ki evliliğe hazırlamıyor. Evliliğin temel unsuru olan cinsellik hakkında bilgilendirmiyor. Kadınlar ne kendi vücutları, ne de erkek cinselliği hakkında hiçbir şey bilmeden evleniyorlar. Türk kadını cinsel bilgileri kimden öğrenir dersiniz?
* a-Anneden
* b- Kız arkadaşlardan
* c- Erkek arkadaş yani sevgiliden
* d- Dergi ve kitaplardan
* e-Evlendiği zaman Yaşı 30'un üzerinde olan kadınlar için "a" şıkkı pek bir şey ifade etmiyor. Anneleriyle cinsel konuları konuşabilen şanslı kadınların sayısı, neredeyse yok denecek kadar az. Bu kuşağın anneleri kızlarıyla aralarına kolay kolay aşılamayan; ancak kızları evlenip çoluk çocuğa karıştıktan sonra yıkılabilen bir duvar örmeyi uygun bulmuşlar. Şimdilerde gülümseyerek karşılanan, çocukların el ele tutuşması, öpüşmesi o yıllarda bir felaket olarak algılanmış.
'KADINCA' SÜRECİ KADININ İŞİNİ KOLAYLAŞTIRIYOR
Cinselliği öğrenmek için dergi ve kitaplara başvuranların sayısı da çok fazla değil. Bunda, okuma oranının düşük olması, bu tür kitapları elde etmenin zorluğu, elde edilse bile eve sokulamamasının payı büyük elbette. İşte bu sırada devreye "kadın dergileri" giriyor. 'Kadınca' ile başlayan süreçte, dergilerin cinsel konulara geniş yer vermesi, okuyan kadınların işini kolaylaştırmış görünüyor. Orgazmla, kendi vücuduyla bu dergiler sayesinde tanışan pek çok kadın bulunuyor. Dergiler yoksa kız arkadaşlar var. Sırdaşlarla her konu paylaşıldığı gibi, cinsel deneyimler de, yaşandıkça birbirine aktarılıyor. Cinsellikle tanışan her genç kız, arkadaşlarını da bu konuda aydınlatmayı görev edinmiş. Elbette cinsellik yaşayarak öğreniliyor. İlk öğretmen de sevişilen ilk erkek oluyor doğal olarak. Erkek ne biliyorsa, kadın da onları öğreniyor. Her yeni erkek, yeni bilgiler katıyor kadının cinsel yaşamına. Tek erkekle ömür geçirenler de öğrendikleri ile yetinmek zorunda kalıyorlar.
KULAKTAN DOLMA BİLGİLERLE ÖĞRENEN ÇOK
Günümüzün anne hatta anneanneleri cinsel bilgileri kulaktan dolma bilgilerle öğrenmişler. Öğrendikleri her yeni bilgi onları fazlasıyla şaşırtmış, zamanla taşlar yerine oturmuş ve hem cinselliği hem de kendi vücutlarını tanımaya başlamışlar. Cinsel yaşam ve deneyimler söz konusu olunca kadınları üç grupta toplamak mümkün.
* 1-Cinselliği hiç yaşamamış olanlar: Ki sayıları oldukça fazla! Evlenmeden önce eline erkek eli değdirmeyen kadınlar, karşılarına uygun bir koca adayı çıkmayınca evlenemiyor, evlenmeyince de cinsel deneyimden yoksun kalıyorlar. Zamanla bekaret takıntısından vazgeçseler bile, bu kez de kendilerine uygun bir erkek bulmakta zorlanıyorlar. Erkeklere nasıl yaklaşacaklarını bilememenin ve toplumsal baskıdan kurtulamamanın sıkıntısını yaşıyorlar. İşte AKGÜL, onlardan biri...
* 2- Kocalarından başka bir erkek tanımayanlar... Toplumun kadından beklediği en önemli husus, cinsellikle evlendiği gece tanışması ve ömür boyu hep aynı erkekle birlikte olması... İdeal kadın böyle biri işte! Boşansa da, dul kalsa da, başka bir erkekle ilişkiye girmemesi ve kocasına hep sadık kalması isteniyor. Bu isteğe gönül rızası ile uyanlar olduğu gibi, uymak istememesine rağmen kaderine boyun eğenler de bulunuyor. Kahramanlarımızdan TEKGÜL ve BİRGÜL ilk gruba girenlerden. BİRGÜL kocası tarafından aldatılmış ve terk edilmiş olduğu halde, başka bir erkeği aklının ucundan bile geçirmiyor. Erken yaşta kocasını kaybeden SADEGÜL ise erkeksiz geçen kaderine isyan ede ede yaşamını sürdürüyor.
* 3- Birden fazla erkekle birlikte olanlar... Evlilik öncesi ilişkinin onaylanmadığı bir toplumda yaşamamıza rağmen, cinsel özgürlüğü savunan, duygularını bastırmayan ve evlenmeden önce cinsellikle tanışan kadınlar da var elbette. Sayıları her geçen gün artış gösteriyor üstelik. Bizim kitabımızda da çoğunluğu onlar oluşturuyor. Daha önceki cinsel deneyimlerin evlenip yuva kurmaya engel olmaması ise, üzerinde durulması gereken bir başka husus. Evlilik öncesi ilişki, yaygın olan kanının aksine, halen aynı kocayla evli olan SEVGÜL, iki kez evlenip ayrılan BİNGÜL ve üçüncü evliliğini sürdüren ŞENGÜL için herhangi bir sorun yaratmamış. İki kez nişanlanmasına rağmen nikah masasına bir türlü oturamayan SONGÜL'ün muradına erememesinin ise bu konuyla bir ilgisi yok. Tüm kadınlar evlilik meraklısı mı? Elbette hayır. Örneğin NEVGÜL, henüz onu bu kararından vazgeçirecek bir erkekle tanışmadığından, müzmin bekar kalmaya niyetli. Evliyken başka bir erkekle ilişkiye girerek hayatına ikinci bir erkeği sokan İLKGÜL ise iki erkek arasında bocalayanlardan... Evet, hazırsanız başlayalım onları tanımaya... Cinsellikle nasıl, ne zaman ve nerede tanıştıklarını; aşk, evlilik ve seks hakkında neler düşündüklerini öğrenmeye...
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
