|
|
|
|
|
|
İlk belirtiler
"Kanser öncesi ve sonrası olmak üzere iki Lance Armstrong vardır... ...2 Ekim 1996 günü evimden ayrıldım ve bambaşka biri olarak geri döndüm. Nehir kıyısında bir evim, Porsche arabam ve bankada çabalayarak edindiğim bir servetim vardı. Dünyanın en iyi bisikletçilerinden biriydim ve kariyerim mükemmel derecede başarılı bir grafik çiziyordu. Sonra kelimenin tam anlamıyla farklı bir insan haline geldim. Bir yönüyle, eski ben öldü ve bana adeta ikinci bir yaşam verildi. Şu an vücudum bile farklı; çünkü ilaç tedavisi sırasında önceden geliştirdiğim kasları kaybettim ve iyileştiğimde eskisi gibi değillerdi. İşin doğrusu şu ki, kanser başıma gelen en iyi şeydi ve bundan uzaklaşmak istemiyordum. Bir günlüğüne bile olsa neden yaşamımın en önemli ve en şekillendirici olayını değiştirmek isteyeyim ki?.. ...1996'da daha önce hiçbir Amerikalı'nın kazanamadığı, Ardennes boyunca devam eden ve çok zorlu bir sınav olan Fleche-Wallonne Yarışı'nı ve Carolina Dağları'nda 12 gün süren 1225 millik Du Pont Bisiklet Turu'nu kazandım. Klasik bir yarış olan ve bir günde kat edilen 167 mil mesafeli Liege-Bastogne- Liege Yarışı'nda elde ettiğim ikinciliğe beş tane daha ekledim ve kariyerimde ilk kez uluslararası sıralamada ilk beşe girmek üzereydim. Ancak Du Pont Bisiklet Turu'nu kazandığımda yarışseverler tuhaf bir şey fark ettiler: Yarışı kazandığımda bitiş çizgisini geçerken çoğunlukla yumruklarımı aşağı yukarı piston gibi hareket ettirirdim. Ama o gün bisikletimin üstünde kutlama yapamayacak kadar yorgundum; gözlerim kan çanağı gibiydi ve suratım da kıpkırmızıydı. Bahar performanslarıma bakılacak olursa kendimden emin ve enerji dolu olmam gerekiyordu. Halbuki, düpedüz yorgundum. Göğüslerimin ucu ağrıyordu. Hakkında birazcık bilgim olsaydı, bunun bir hastalık belirtisi olduğunu anlardım. Bu belirti, HCG seviyemin yükseldiği anlamına geliyordu. Hamile kadınlarda salgılanan bu hormon, testisleri kötü çalışmadığı sürece erkeklerde çok az bulunur. Ben sadece bitkin olduğumu düşünüyor, kendi kendime 'kahretsin yorulacak durumda değilsin' diyordum. Önümde sezonun iki önemli yarışı vardı: Fransa Bisiklet Turu ve Atlanta'daki Olimpiyatlar... Bu ikisi tüm çalışmalarımın amacını oluşturan en önemli iki yarıştı. Beşinci günde Fransa Bisiklet Turu'ndan elendim. Sağanak yağmur altında devam ettiğim yarışta, boğaz ağrısı ve bronşit başladı. Öksürüyordum, sırtımın alt kısmı ağrıyordu. Ve sonuçta bisiklete binemedim. Basın mensuplarına 'Nefes alamadım' dedim. Şimdi o günleri düşünüyorum da, bu sözler hayra yorulmayacak sözlermiş. Atlanta'da vücudum yine pes etti... ...Alttan alta süren ağrılarımın verdiği uyuşukluk hissiyle çok fazla uyuyordum. Yine de bu durumu önemsemedim ve sebep olarak uzun ve zorlu sezonu gösterdim. 18 Eylül'de 25 yaşıma girdim ve birkaç gece sonra bir margarita makinesi kiralayıp Jimmy Buffett'in konser vereceği bir parti düzenleyerek bir ev dolusu arkadaşımı davet ettim. O gece partinin ortasında, Plano'dan kalkıp gelen annem Linda'ya "Dünyanın en mutlu insanı benim" dedim. Yaşamımı seviyordum. Teksas Üniversitesi'nden Lisa Shiels adında güzel bir öğrenciyle çıkıyordum ve saygın bir Fransız takımı olan Codifis ile 2 yıllığına 2.5 milyon dolarlık bir kontratı daha yeni imzalamıştım. Yeni evim harikaydı. Austin Gölü'nün kenarında Akdeniz tarzı bir evdi. Yüzme havuzuna bakan yüksek pencereleri ve jet-skimle deniz motorumun durduğu rıhtıma dek uzanan üstü açık bir terası vardı. Güzel gecemi bir tek şey bozdu: Konserin tam ortasında baş ağrısının gelmekte olduğunu fark ettim. Önce sıradan bir ağrı olarak başladı..."
|
|
|
|
|
|
|
|
|