DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, ayda bin YTL kazananların 60 metrekare bir ev için aldığı 45 bin dolarlık krediye, 30 yılda kira öder gibi taksit ödemesi için çalıştıklarını söyledi.
DenizBank'ın gerçek bir deniz aşığı genel müdürü o. Sözünü ettiğim tescilli balık adamlığı değil sadece. Siz bu satırları okurken; DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, Deniz Kuvvetleri Kupası-Sabah Açıkdeniz Yat Yarışı'nda, Şinasi Numan'a ait Calypso 2 isimli yelkenlide yarışı öncü olarak bitirmek için mücadele ediyor olacak. Biz bu söyleşiyi yola çıkmadan saatler önce yaptık. DenizBank bu yıl 8'inci yaşını doldurdu. Ateş bu bankayı küçücük bir odada kurdu. Şaka değil. O yıl Özelleştirme İdaresi elindeki bazı banka isimlerini açık artırma usulüyle satıyordu. Zorlu Holding de sadece DenizBank'ın tabelasına 69 milyon dolar vererek satın aldı. O günlerde Hakan Ateş, Garanti Bank Moskova'nın ilk kurucu genel müdürü olarak Moskova'da görev yapıyordu. Zorlu'yla anlaşınca hemen ailesiyle birlikte İstanbul'a geri döndü. Ama yaşadıkları evi kiraya verdikleri için mecburen Swissotel'in apart kısmında iki odalı bir daireye yerleştiler. İşte bu mekanın bir odası yaşadıkları diğer odası ise DenizBank'ın kuruluş çalışmalarının yapıldığı yer oldu. Hakan Ateş, o günleri anlatırken, 'Bazen 8 yaşındaki oğlumu uyarıyordum. Diğer odaya pijamalarınla girme, orası bir banka diye. Bana garip garip bakıyordu' diyor gülerek. İşte o gün tek bir şubesi bile olmayan aslında ismi dışında hiçbir şeyi olmayan DenizBank, bugün Türkiye'nin sayılı bankaları arasında yerini aldı ve banka satın almak isteyen yabancıların ilk uğradığı duraklardan biri oldu... Hakan Ateş, DenizBank ve bankacılık sektöründeki son gelişmeleri Misafir Odası'na anlattı...
* DenizBank kuruluşunun 8'inci yılını tamamladı. 8 yılda ülke neler yaşadı, siz neler yaşadınız? Gün yüzü görmedik ki. 1997'de Uzakdoğu krizinde bankamızı açtık. 1998'de Rusya probleme girdi, bütün gelişmekte olan ülkeler sarsıldı. 1999'da iki büyük deprem yaşadık. 2000 Kasım ve 2001 Şubat krizlerinde 30'dan fazla banka şu ya da bu şekilde ticari hayatına son verdi. Banka sayısı 80 küsürlerden 40 küsürlere geldi. Bankamız faaliyete geçtiğinden bu yana ayrıca 2 tane genel seçim yaşadık. Cumhurbaşkanlığı seçimi, Irak savaşı, 11 Eylül. Hatırıma gelmeyen onlarca krizli dönem arasından bankamızı, gerçekten gemimizi diyoruz biz, sakin olmayan sularda, sakin bir seyirle koyduğumuz hedeflere ulaştırdık. Hep hedeflediklerimizi fazlasıyla gerçekleştirdik.
HEDEFLERE YARI YILDA VARDIK
* Önünüze koyup da 'Kendimi bunları gerçekleştirirsem başarılı sayarım' dediğiniz hedefler neler? Sene sonu olarak 7.2 milyar dolar bir aktif büyüklüğe ulaşmayı hedeflemiştik. Ama 30 Haziran itibariyle 7.5 milyar dolardayız. Sene sonu hedefimizin fazlasını yarı yılda yaptık. Kârlılık tarafı da önemli. Yıl sonu olarak hedeflediğimiz kârın da önemli bir miktarını gerçekleştirdik. Çok büyüyoruz, kârlı büyüyoruz, az rikskli büyüyoruz. Bireyselde kredi kartlarında 1.4 milyonu hedeflemiştik. Öyle görünüyor ki yarı yılda bu rakamları yakalayacağız. 214 şubemiz var. Belki çok fazla bağırıp çağırmıyoruz ama bugün orta ölçekli bankalar arasında en fazla şube bizde.
* En son sendikasyon tutarınız 300 milyon dolardı, değil mi? Evet, aslında 200 milyon dolarlık bir taleple çıkmıştık. Ama ciddi bir talep olunca, fiyatı da göz önünde bulundurarak 300'e çıktık.
* Nerede kullandırıyorsunuz bu kredileri? Bire bir reel ekonomide, özelleştirme projelerinde ve konut kredileri gibi uzun vadeli kredilerde kullandırıyoruz. Çünkü aldığımız kaynak 7 yıl vadeli. Biz de o vadelerde kullandırıyoruz bu kredileri. Bankacılıktaki en büyük risklerden biri aktifte yer alan varlıkların uzunluklarıyla yani vade yapısıyla, pasifte yer alan ağırlıkla mevduat ve yurtdışı kaynağın ortalama vadesinin uyumsuzluğu. O sizi likidite problemine sürükleyebilir. Zaten riski yönetmek de bu noktada ortaya çıkıyor. Biz buna çok dikkat ediyoruz.
* Mortgage yani ipotekli uzun vadeli konut kredisi ne zaman tam anlamıyla Türkiye'de oturur sizce? Bu sistem kurulmak üzere. Meclis çalışmalarını yapıyor ve bizlerden de görüş alıyor. Ne zaman mortgage'tan söz edeceğiz biliyor musunuz? Şimdiki gibi öyle 200-300 bin dolarlık evlerin uzun vadeli kredilendirilmesi değil, 60 metrekarelik 40-45 bin dolarlık evleri 15 ile 30 yıl finanse edip, kira gibi ödeme şansını ve geliri 700-800 dolar olan insanların buna ulaşımını sağladığımız zaman söz edebileceğiz. Biz DenizBank olarak bunun üzerinde çalışıyoruz şu anda.
ÇEK BİLE YAPMIŞ!
* Peki bu yakın bir zaman için konuşursak hayal mi? Hayır hiç hayal değil. Etrafımıza bir bakın. Daha bankacılığın B'sini bilmeyen Sovyet ekonomileri, Çek, Macar, Slovak, Sloven, Polonya'da bu işi çoktan kurdular. Oysa biz bunlardan çok daha önce kapitalist süreci benimsedik. Ama hala daha çok devletçiyiz. Yani bizim devletimiz hala ekonominin çok önemli bir kaynağının üzerinde oturuyor ve gerekli düzenlemeleri yapmakta geç kalıyoruz. Umarım ki bu hükümet zaten çok ısrarla bu işin üzerine gidiyor, çabuk olacak.
* Geçenlerde bir bankacıyla sohbet ederken bana, 'hiç böyle bir dönem yaşamamıştık. Yurdışında, Türk bankalarına para vermek için sırada bekliyorlar' dedi. Sizin görüşünüz nedir? Gerçekten çok mu iyi bankacılıktaki ortam? Türkiye'ye olan güven dışarıda tavan mı yaptı yoksa? Biz her ne kadar çok kötü bir dönem geçirsek de, yurtdışında bankacılık sektörüne olan güven, içeridekinin kat be kat üzerinde oldu. Ve daha uzun vadeli kredilerin önünü açtı. Şeffaflık ve hesap verebilirlik yabancıların aradığı iki önemli unsur. Bir bankada bunu gördükleri zaman kredinin de önü açılıyor. 2000 yılında bankacılık sektörüne dışarıdan giren para miktarı 17 milyar dolarları bulmuştu. Şimdilerde daha yeni yeni oraları buluyoruz. Şimdi tabii ki dünyadaki genel konjonktür ile ilgisi var. Geçtiğimiz dört yıllık dönemde dünya anormal bir büyüme yaşadı. Çok büyük ekonomiler bile ki ABD ekonomisi dünyanın üçte biridir, yüzde 3'ün üzerinde büyüdü. Tabii her şeyin fiyatı iki üç kat birden arttı. Ama biliyoruz ki güzel günler hiçbir zaman çok uzun süreli kalıcı değildir. Onun da hesabını yapmak lazım.
* Kaç yıldır güzel günler yaşanıyor dünya ekonomisinde? Üç yıldan fazla oldu. Niye biliyor musunuz? Uzun vadeli ucuz para var. Türk bankacılık sektörünün bu kadar çok para bulmasının sebeplerinden biri de bu. Üretimin üç faktörü var. İşçilik, toprak ve sermaye. İşçilik ve toprak bizde hiç sorun değil. Ama sermaye genç cumhuriyetimizde yok. Biz hiçbir zaman Osmanlı'dan bu yana kolonize etmemişiz. O nedenle biz kendimiz biriktirmek ve yarattığımız değerleri çoğaltmak zorundayız. Ama Türk ulusu o kadar girişimci ki, dünyanın her yerinde işadamlarımız müthiş başarılara imza atıyor.