|
|
|
|
|
|
Kıbrıs sorunu
Güney Kıbrıs'taki gelişmelerin de kendilerini üzmekte olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bildiğiniz gibi 17 Aralık zirvesi öncesinde biz AB'deki dostlarımıza bir söz verdik. Bizden istenen şuydu: Her ne kadar Kopenhag siyasi kriterleri içinde Kıbrıs sorunu yoksa da, biz 24 Nisan2004'te yapılacak olan Annan Planı ile ilgili referandumda Türkiye'nindesteğini bekliyoruz. Kaldı ki Sayın Annan'ın böyle bir müzakere sürecini başlatmasına bizzat şahsım Davos'ta kendisinden rica ile vesile oldum... Biz kendilerine bir şey söyledik, dedik ki, Türkiye her zaman Rumlardan bir adım ileri olacak. Burada tek hedefimiz var, bizim çözüm formülümüz kazan-kazandır. Bununla yürüdük, biz Rumları aldatalım, onların haklarını alalım veya onlar Kuzey Kıbrıs'ta Türkleri aldatarak Türklerin haklarını alsın, buna asla sıcak bakmıyoruz.
24 Nisan'da yapılan referandumda Kuzey Kıbrıs'ta Annan Planı'na yüzde 65 'evet' oyu çıktı, Güney Kıbrıs'ta yüzde 75 'hayır' oyu çıktı.Şu anda duygularımla size sesleniyorum: Kuzey Kıbrıs, 'evet' demesine rağmen, Kıbrıs'ta barışa, kardeşliğe evet demesine rağmen, maalesef buişin dışında kaldı. Güney Kıbrıs 'hayır' demesine rağmen 1 Mayıs'ta ABüyesi oldu. İş bununla da kalmadı, hala Kuzey Kıbrıs'a dünyanın hiçbirinde uygulanmayan bir izolasyon uygulanmaktadır. Ne yaptı Kuzey Kıbrıs, neden bu uygulanıyor? Bu cezalandırma niçin? Bunun hangi insanhakları ile bağdaşır bir yanı var. Kopenhag siyasi kriterlerine rağmenRum kesimi AB'ye dahil edilmiştir. En basitinden sınır sorunlarını çözemeyen bir Güney Kıbrıs AB'ye dahil edilmiştir. Ben bunları gıyaptakonuşmuyorum, yüzlerine konuştuğum için konuşuyorum. AB'nin medeniyetler uzlaşmasının adresi olduğuna inandığım için, tabii Türkiye'nin katılmasıyla, bunu söylüyorum.''
Erdoğan, ilk adım olarak ABD'nin, özellikle üç Kongre üyesinin direkt olarak Kuzey Kıbrıs'a gitmiş olmasının, izolasyonun siyasi anlamda kırılması noktasından hareketle, çok isabetli olduğunu ifade etti.
|
|
|
|
|
|
|
|
|