|
|
|
|
|
|
Çözümler içeride aranmalı
Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: ''Bölgemizdeki ülkelerle sahip olduğumuz tarihi ve kültürel bağlardan istifade ile demokrasi ve küreselleşme konusundaki görüşlerimizi onlarla da ayrıca paylaşmaktayız. Onlara söylediğimiz özetle şudur: Küreselleşmenin nimetlerinden en fazla faydalanacak olanlar demokratik ve hür toplumlardır, hukukun üstünlüğüne dayanan yeni yönetişimi ve kadın-erkek eşitliğini sağlayan açık rejimlerdir. İçine kapanan bilgi toplumu kavramını bile takdir edemeyen rejimler ise özellikle baskı rejimleri kastediyorum, küreselleşmeyi tehdit olarak görerek, gerek halklarının talep edeceği refahı sağlamakta, gerekse uluslararası toplumun istediği barış ve istikrarı korumakta zorlanacaktır.
Geniş anlamda Ortadoğu bölgesindeki ülkelerin eksikliklerini, sorunlarını sürekli olarak dış faktörlere bağlamak gerçekçi bir bakış değildir. Çözümler önce içeride aranmalıdır. Bölge halklarının ihtiyaçları için kesinlikle reforma ihtiyaç vardır. Reforma destek verebilecek uluslararası çabaları, bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda yönlendirmek için girişimlerin içinde yer almak daha akılcı bir yoldur.''
''Şüphesiz ki reformun zor bir süreç olduğunu, ancak neticede hakiki reformları gerçekleştiren toplumların daha güçlü olacağını'' belirten Erdoğan, ''Verdiğimiz bu mesajın inandırıcılığına dair temel bir unsur Türkiye'nin kendi yaşadığı tecrübedir. Gerçekten de Türkiye siyasi, ekonomik ve sosyal kalkınmasını öncelikle kendi kaynaklarına dayanarak ve aynı zamanda Batı ile girdiği kapsamalı entegrasyon sürecinden faydalanarak gerçekleştirmiştir. Nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan Türkiye Batı ile evrensel değerler etrafında karşılıklı fayda ve saygı zemininde bir ilişki kurmuş ve bu değerlerin daha genişbir coğrafyada benimsenmesi için önemli bir konuma ulaşmıştır'' dedi.
Türkiye'nin zor bir coğrafyada olduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerini, ''Önümüzdeki yıllarda bu zorlukların tümünün ortadan kalkmasını beklemek gerçekçi olmayabilir, ancak bu coğrafya aynı zamanda iyi değerlendirilebildiği takdirde, büyük avantajları olan birpotansiyele de sahiptir'' şeklinde sürdürdü.
Başbakan Erdoğan konuşmasına devamla şunları söyledi: ''Türkiye doğru bildiği yolda ilerlemeye devam ederek, gerek kendibölgesi, gerekse daha geniş bir coğrafyada bir istikrar unsuru olarak önemli bir rol oynayacaktır. Bu konumumuzu evrensel değerlerin daha geniş bir coğrafyada hakim olması, trans-atlantik toplumun ortak çıkarlarının daha etkin bir şekilde savunulması için kullanmaktayız.
Bu süreçte tarihi ve kültürel birikimimizin sunduğu diğer iletişim kanallarından da yararlanmakta, bu bağlamda Doğu'nun Batı'yı, Batı'nında Doğu'yu daha iyi anlaması için çaba sarf etmekteyiz. Gerçekten de insanlığın 21. yüzyılda barış ve özgürlük içinde yaşamasının önündeki başlıca engellerden biri toplumlarının birbirini doğru anlamaktaki yetersizlikleridir. Ancak buna izin veremeyiz. Ortakaklın toplumlar arasındaki güvensizliğe yol açamayacak bir samimiyetledünyada yayılmasına imkan tanımalıyız, iyi niyetimizi eylemlerle de göstermeliyiz. Gerçekçiliği elden bırakmayan akıllı bir idealizmin sağlayacağı küresel faydaları gözardı etmemeliyiz.''
|
|
|
|
|
|
|
|
|