|
|
Baykal: 'Hakkımız olanı istemeye devam etmeliyiz'
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AB'nin, Türkiye'ye verdiği açık ve resmi taahhütleri unuttuğunu, genişleme sürecini askıya aldığını belirterek, ''AB'nin Türkiye'ye verdiği söz ve taahhütleri geçersiz kılmak bizim işimiz değil. Hakkımız olanı istemeye devam etmeliyiz'' dedi.
Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'de eğitimin temel sorunlarının yıllardır çeşitli platformlarda dile getirildiğini ve sorunların herkes tarafından bilindiğini ifade ederek, iktidarın, bu sorunların çözümü yerine eğitimde yeni sorunlar üretecek çabalar içine girdiğini öne sürdü.
Deniz Baykal, iktidarın, ''Kuran kurslarına daha düşük yaşta nasıl öğrenci alırım, kaçak eğitim kurumlarını nasıl himaye ederim, imam hatip lisesi öğrencilerine Üniversiteye girişte ne gibi olanaklar yaratabilirim, kılık kıyafet sorununu nasıl çoğaltırım ve bu sorunu devlet kadrolarına nasıl taşırım'' düşüncesi ile Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in bir makalesinde ilan ettiği hedefe yaklaşma gayretini sürdürdüğünü söyledi. Baykal, ''Bu, yanlıştır. Türkiye'nin derdi bunlar değildir. Türkiye'nin kalkınma, demokratikleşme, işsizlik sorununu çözme gibi temel sorunları vardır. Bu yapılanların ve yapılmak istenenlerin bununla ilgili var mı'' diye konuştu.
Yargıtay'a önümüzdeki günlerde üye seçileceğini ancak, bu seçim öncesinde bugüne kadar hiç görülmemiş birtakım uygulamaların gündeme getirildiğini, listelerin elden ele dolaştırıldığını ileri süren Baykal, ''Bakın, bu seçim hukuk sisteminin tepesi için yapılıyor. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin, iktidarın bu seçimi diğer işlerde olduğu gibi yapmayacağına güveniyor musunuz? Ben de güvenmiyorum ve bunun, Türkiye'nin başına çok işler açacağını biliyorum'' dedi.
CHP'nin, bu tür gelişmelerin sık yaşandığı bir ortamda görev yapmasına karşın bazı çevrelerin kendilerine haksızlık ettiğini ve yanlış davrandığını söyleyen Baykal, ''Birileri çıkıp, bize 'şunu söyle, bunu söyleme' diye telkinde bulunmaya kalkıyor. Ben ne söyleyeceğimi kendim bilirim, asıl sen söyleyemediklerinin hesabını ver'' diye konuştu.
''AVRUPA, CİDDİ KRİZ VE DERİN KAYGILAR İÇİNDE''
Avrupa'nın siyasi nabzını, geçen hafta yaptığı gezide yerinde tutma şansını yakaladığını belirten Baykal, Avrupa'nın ciddi bir kriz ve derin kaygılar içinde bulunduğunu tespit ettiklerini söyledi.
AB'de çok ciddi bir iç değerlendirmenin de yapıldığını kaydeden Baykal, ''AB, yüksek refah düzeyinin tutsağı haline gelmiştir. Ancak denge bozulmaktadır'' dedi.
Dengenin, özellikle nüfus açısından büyük zaafa uğradığını ve ortalama varsayımlara göre gelecek dönemde Avrupa'da 75 milyon nüfus kaybı yaşanacağını belirten Baykal, yaşlanan bu nüfusun, üretkenliğini yitiren ve sosyal güvenliğe muhtaç bir nüfus olacağını kaydetti.
Avrupa'nın ya içine kapanık, ya da dünyayı kucaklayan bir tercih kullanma zorunda olduğunu, ancak bu tercihini içine kapanmak olarak kullandığını belirten Baykal, bu belirsizlik döneminin en az 3-4 yıl süreceğini söyledi.
Deniz Baykal, sözlerini şöyle tamamladı: ''Türkiye'nin de tam üyelik müzakerelerine başlayacak bir ülke olarak yer aldığı bu süreçte, AB'nin Türkiye'ye verdiği açık ve resmi taahhütler unutulmuştur. Genişleme süreci askıya alınmıştır. Tam üyelik yerine, imtiyazlı ortaklık sözleri söylenmeye başlanmıştır. Peki bu tablo karşısında biz ne yapacağız? Bir kere verilen bu sözleri ve taahhütleri geçersiz kılmak, bizim işimiz değil. Biz bu sözlerin yerine gelmesini beklediğimizi ve beklemeye devam edeceğimizi her platformda söylemeliyiz. Bu, bizim hakkımız. Bu süreçte, bizden istemeye hakları olmayan konularda özellikle ulusal yararlarımızı ön planda tutmalıyız. Lozan'a, Ege'ye, Kıbrıs'a dokundurtmamalıyız. Uyum Protokolü'nü imzalarken, bunun, Güney Kıbrıs'ı tanıdığımız anlamına gelmediğini açıkça o metne yazdırmalıyız. Bu şerhi koymadan o imzayı atmak, kendi ayağına kurşun sıkmaktır. Bu yapılmazsa atılan o imza nedeniyle tarih onlardan hesap soracak ve onlar bunun hesabını hiçbir zaman veremeyeceklerdir.''
(AA)
|