|
|
|
|
|
Kişiler değil şirketler zengin olmalı
|
|
Türkiye'nin ilk reklamcısı 90 yaşındaki Barouh: "Kişisel servet değil şirket kasası önemlidir" "Ben şirketin zenginliği için uğraştım ama gayrimenkul almadığım için şimdi pişmanım".
Yaşayan en eski Türk reklamcı olan 90 yaşındaki İzidor Barouh ve oğlu Yakup Barouh ile söyleşimize devam ediyoruz. "1931 yılında İlancılık'a girdiniz. Giriş o giriş şimdi şirketin sahibisiniz. Reklamcılık sevdası nereden geldi peki?" diye soruyorum. İzidor Barouh "Yok" diyor "Reklamcılık sevda değildi. O dönemde çok gençtim, iş yapmam, para kazanmam lazımdı o yüzden bu şirkete girdim. İşi öğrenirsin illa okullu olmak lazım değil dediler. Sonra mesleği sevdim ve bu alanda başarılı olacağımı fark ettim." Ya siz? diye bakıyorum Yakup Barouh'a. "Benimki tamamen farklı" diyor. Ben reklamcılığın içinde büyüdüm babam sayesinde. Hiçbir zaman başka bir iş yapmayı düşünmedim. İlk başlarda ben başka bir ajans kurmuştum. Bir davete hem babam hem de beni çağırdılar. O gün orada babamı görünce 'tamam' dedim 'işte babamı yakaladım.' Babam ulaşılmaz bir konumdaydı hep onun yaptıklarını yakalamak gibi bir arzu vardı içimde."
ŞİRKET ZENGİN OLSUN İzidor Barouh ile oğlu yaklaşık yaklaşık 25 yıldır aynı şirkette çalışıyorlar. "Kasa babanızdan soruluyor. Zor değil mi harçlık alır gibi para almak?" diye takılıyorum "Kesinlikle hayır" diye cevap veriyor. "Tam tersine sırtımı güvenle dayayacağım biri var arkamda. Bu önemli bir güç." Aklım İzidor Barouh'un "Servetinizi nasıl değerlendirdiniz" sorusuna "Servetimiz yok ki, hepsini yedik" cevabında. Sahi yediniz mi her şeyi? Yakup Barouh bir köşede gülüyor. İzidor Barouh "Yok canım" diyor "Ama örneğin gayri menkule yatarım yapmadığımıza pişmanım. Öyle önemli projelerin reklamcılığını üstlendik ki... Ama niye ev almamışım bilemiyorum. Pişmanım doğrusu." Yakup Barouh açıklıyor. "Babamın iş hayatında önem verdiği unsurlardan bir tanesi de kişilerin değil şirketin zengin olmasıydı. Yani kişiler şirkette kazandıklarını kişisel keyifleri için harcarsa şirket zorda kaldığında ne yapılacak? Böyle düşünürdü. Bize de bunu aşıladı. O yüzden kendisine hiçbir şey almadı. Bize, çocuklarına ufak tefek gayri menkuller aldı."
SANDVİÇ ADAMLAR İzidor Barouh reklam dünyasına sadece sloganlarıyla değil getirdiği ilklerle de büyük katkı sağlamış. Örneğin üzerinde reklam panoları taşıyan sandviç adamlar ilk kez İlancılık sayesinde İstanbul sokaklarında gözükmüş. İzidor Barouh'un iş konusundaki tavsiyeleri sadece oğluna ya da gençlere değil. Barouh "Holding sahiplerinin unutmaması gereken bir şey var" diyor ve devam ediyor. " Bir şirketi mutlaka çocuğuna bırakacaksın diye bir şey yok. Biz çok ortaktık sonra ayrıldık. Şimdi biz reklamcıyız diye bütün çocuklarımızın reklamcı olacağına mıinanmalıyız? Meslekler yetenek ve çalışma işidir. Eğer bir ışık görürsen bayrağı devredebilirsin ama eğer ışık yoksa çocuğun ya da kuzenin olsun, şirketi bırakmayacaksın. O zaman işi iyi yapana devir edeceksin. Bu şirketin genel müdürü de olabilir. Önemli olan kimin iyi yaptığıdır. Meslekler babadan oğula geçmez. Geçtiği olur. (Oğlu Yakup Barouh'u gösteriyor) o zaman şanslısındır" Ya gençler? diyorum. Başarıyı yakalamak için ne yapmalı? "Mektup ortada" diyor İzidor Barouh. "Ama bu maddeler sadece reklamcılık için değil herkes için önemli."
AYDA 15 KİTAP OKU! * İyi bir reklamcı olabilmek için güzel reklam prezentasyonları yapman çok önemlidir. Bunda çok ümitliyim. Müşterilerinin çoğu büyük şirketler olacaktır. Ancak çok çalışmakla ve çok okumakla bunu başarabilirsin ve ilerleyebilirsin.
* Doğru ve kati kararlar almak lazım. Zamanının büyük bir kısmı dinlemekle ve kısa bir kısmı konuşmakla geçmelidir.
* İyi bir reklam ajansı yürütebilmek için zeka olmazsa olmaz. Yalnızca sadece zeka da yeterli gelmez. Aynı zamanda bilgiyi de buna katmak lazım. Dudaklarından tebessüm eksilmeyecek. Asık bir yüz hoş değildir.
* Çalışmaktan zevk duyanlara hayranım. Yaptığını sevmeyen başka bir iş aramalıdır. Hayatta olduğumuz müddetçe memnun olmaya çalışalım.
* Notlarını ve raporlarını açık olarak yazmaya gayret et. Unutma ki not ve raporlarını yazdığın şahıslar bu gibilerini çok okumuşlar ve sepetlerine atmışlardır. Yazıların ne kadar uzun olursa olsun okunma şansı o kadar azalır. * İki günde bir kitap ve ayda 15 kitap mutlaka oku. Okumakla bilgin çoğalacaktır.
* Müşterilerin karşısında duygularını belli etmemeye çalış, müşteri senin sinirlendirirse belli etme, iyi bir tüccarın düşündüğü yüzündeki ifadeden anlaşılmamalıdır. Kimseyi kırmayacaksın, bir işi reddedeceksen bile bunu tatlılıkla ve özür dileyerek yapmalısın.
MUTLAKA TATİL YAP * Herkesin bir merakı vardır. Senin merakın reklamcılık olmalı. Diğer ajansların bilmedikleri konular üzerinde çalış ve bu konular üzerinde arada sırada birkaç makale yaz. Ve bir gazetede yayınlat. Konular çekici olmalı. Mesela perakendecilikte fiyat psikolojisi, reklam bütçelerini tayin etme metodları gibi. Benimsenecek konulardan itibar kazandığında iş sahalarında fark edilirsin.
* Müşterilerinin işlerini alenen konuşma, özel belgelerini daima kilitle, aksi halde işini kaybedersin.
* Bir reklam ajansı işten anlayan biri tarafından idare edilmezse hiçbir şey yaratamaz. Büyük kuruluşlar ancak baştaki insanların kapasitesine göre ilerler.
* Arada sırada vakit ayırabilirsen dinlen veya kısa seyahat et. Dinleneceğin zaman ise hiç iş düşünme.
|
|
|
|
|
|
|
|
|