* Dededen ayakkabıcı olduğunuzu öğrendim. Bu sektördeki geçmişiniz Cumhuriyet'le yaşıt. Çarık yaparak mı başlamış dedeleriniz? Çarıktan sonra yemeni ve mes gelmiş. 1923 yılında bizim dedeler onları yapıyormuş. Beypazarı, bir çok medeniyetin ev sahibi olmuş en az bin küsür yıllık bir yerleşim yeri. Burası aslında ilk ayakkabı sektörünün de ortaya çıktığı ilçe. Ahilik Teşkilatı ilk burada kurulmuş. Burası çok iyi sanatkarlar yetiştirmiş. Mesela bunlardan bir tanesi de benim dedim Hafız Ahmet Efendi. Ama ondan daha önce Osman dedemiz, Beypazarı'nda ilk deri imalathanesini kurmuş. İşte o yüzden de bizim oradaki lakabımız tabaklar. Deri tabaklamaktan geliyor.
* Anlattıklarınız Türk insanının ilk modern ayakkabılara kavuşmasının da öyküsü bir yerde. Tam da öyle. Bizim şansımız cumhuriyet. Babam ve dedem Ankara'ya mal çok getirip, satıyor ve sonunda bizi de 1950'lerde Ankara'ya taşımış. Samanpazarı da o yıllar da aynı Yeşildirek gibi ticaretin merkezi ve bir Musevi vatandaş buradaki işini kapatıp İsrail'e gidiyor, babam da onun mağazasını çok yüksek bir kirayla tutuyor. 17 metrekare 250 lira. Saman pazarında herkes diyor ki Niyazi Efendi bu parayı ödeyemez. Hem imalat var, hem perakande satış var. Ailem yemeni ve mesden sonra lastik ve keten ayakkabı da üretip satmaya başlamış o yıllarda.