|
|
|
|
Doğası, insanı ve tarihiyle Van
Van Gölü'nün güzelliklerini objektifi ve yazılarıyla aktaran Lütfi Özgünaydın, "En çok yöre insanının sıcaklığını sevdim" diyor.
Fotoğraf sanatçısı Lütfi Özgünaydın, üç yıl boyunca Van Gölü ve çevresine yaptığı ziyaretleri "Döne Döne Van Gölü" kitabıyla okura ulaştırıyor. Fotoğrafların yanı sıra Özgünaydın'a ait denemelerin de yer aldığı kitap, yörenin doğasını, insanını, tatlarını, renklerini ve ışığını yansıtıyor. Bugüne kadar dört öykü kitabı da yayımlanan sanatçıyla hem kitabını hem de Van'ı konuştuk. Özgünaydın'ın fotoğraflarını, 10 Haziran'a kadar Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampusu Gallery B'de görebilirsiniz.
* "Döne Döne Van Gölü" kitabının öyküsünü anlatır mısınız? Van Gölü'nün harita üzerindeki estetik duruşuna ne zaman baksam içimde o kıyılarda dolaşma isteği yoğunlaşıyordu. Üç yıl süreyle gidip geldim. Eşim Songül asistanlığımı yaptı. Van'dan çıkıyor yine Van'a dönüyorduk. Doğa, insan ve tarih üçgeninde çalıştım. Gölün ebruli renkleri beni çok etkiledi. Yoksul ama konuksever insanlarla birlikte oldum. Duygularım yoğunlaştı, fotoğraflarıma denemelerimi ekledim; sonunda bu kitap ortaya çıktı.
* Türkiye'de fotoğraf çeken insanlar neden yazma ihtiyacı hissetmiyor? Sizce yazı ve fotoğrafın bir arada kullanımını Türkiye'de kimler iyi yapıyor? Ben muhabirlikle başladım bu işe. Yıllar önce Abdi İpekçi Yarışması'nda röportaj dalında ödül kazanmıştım. Yine fotoğraf ve yazı yan yanaydı. Sanat Olayı Dergisi'nde yazarken de fotoğraflarıma, yazılar ekliyordum. Şimdi Fotoğraf Dergisi'nde yine fotoğraflarıma denemeler yazıyorum. Fotoğraf alanında yazan insan az. Seyit Ali Ak, Merih Akoğul ve ben yoğunlaştık. Gazetelerdeki röportajları hep okuyorum. Birçoğu yüzeysel... Fotoğrafı çeken röportajı da yazarsa başarı artıyor. Bunun için donanımlı olmak gerekiyor.
* Fotoğrafı çektiğiniz anda neler hissediyorsunuz? İyi bir "an" fotoğrafı çektiğimde uçarım... İyi bir fotoğraf beni heyecanlandırır. Bazen doğada çok iyi ışık çıkar karşıma. Heyecan vericidir. Vücudum gerilir... Rahatlayıncaya kadar deklanşöre basarım... Sonunda bedenim yumuşar, içimi bir sevinç kaplar. İyi bir fotoğraf çekmek en büyük zenginliktir.
* Van'da en çok neyi sevdiniz? Sarı kuşları göreceğinize inanıyor musunuz? Van Gölü ve çevresinin doğasını, insanını çok sevdim. Yaşam koşullarının güçlüğüne karşın, coşkuyla karşılıyorlar insanı. Bir bardak ayran, çay içmeden bırakmıyorlar. Yerel tatları çok sevdim. İstanbul'dan Van'a sadece kahvaltı yapmak için gelen insanları gördüm. "Sarı kuş" konusunu açmak isterim. Yaşar Kemal kadar doğayı etkili anlatan başta bir yazar yoktur diye düşünüyorum. "Karıncanın Su İçtiği" romanında Van Gölü kıyılarını anlatıyor. "Sarı kuş"tan söz ediyor. Her gidişimde dalların arasında sarı kuşu aradım. İsterseniz, bu röportajı "Sarı Kuş Sarı Kavunlar" başlıklı denememim birkaç cümlesi ile bitirelim. "Sarı kuşu göremedim ama Yaşar Kemal'in köyü Ünseli'de yetişen, üzerinde baran baran sarı bantlar bulunan kavunları gördüm. Sarı kuş betimlemesi o kadar çok etkilemişti ki, kavunların üzerindeki sarı çizgilerde kaldı gözlerim. Kavun satıp geçinmeye çalışan köylüler, kavunlarını anlatırken elleriyle seviyorlar adeta. Kuş kanadında gezen el gibi. Sevgi ve içtenlik yüklü."
Sayım ÇINAR
|
|
|
|
|
|
|
|
|