|
|
Samuel Huntington'ı röportajladık
* Samuel bey ülkemize hoş geldiniz. Yanlış anlamazsanız size kısaca Sam diyebilir miyiz? Ne demek istiyorsunuz? Yani ben Amerikan derin devletinin sesi miyim? Sam Amca mıyım? 'I want you' muyum?
* Yahu bi soluklan be adam. Ne işkilli büzükmüşsün, daha dakka bir, dingildeme bir... Pardon çok sinirlerim bozuk da...
* Nedir bu medeniyetler çatışması mevzuu? Ne zaman olacak bu çatışma? Tarihi falan belli mi? Biletler Biletix'te satılıyor mu? Af buyrun ama AB'ye nah girersiniz siz. Girin, beni de eşekler...
* Tövbe tövbe... Ak pak bi adam olmuşun Samuelim ama ağız tam Kasımpaşa'ya çalıyor. Ne iş? Ben hiçbir şey çalmıyorum. Dün Beyoğlu'nda yalnız yürüyordum. Kapkaççılar çaldı yanımdaki eşimi. Hagi'nin dediği gibi, Hırhız taraftar.
* Hoppala... Sen yine lafı başka bir bölgenden anladın. Konu nasıl futbola geldi anlamadık ama bir Liverpool'lunun dediği gibi 'Asla yalnız yürümeyeceksin...' Ermeni'dir eşim.
* Bu ne ya şimdi? Laftan lafa atlıyorsun. Sana karını soran mı oldu? Yoksa sen şey demeye mi getiriyorsun lafı ufaktan, Ermenileri soykırım yaptınız falan gibi, ha? Ama sen böyle konuşursan Boğaziçi Üniversitesi dışında bir üniversiteye nah girersin. Siz 'ılımlı İslam' modeliyle Müslüman ülkelere önderlik yapabilirsiniz ama mesela...
* Başka? ABD'yi boşlamayın. Sevin sevdirin. Memnuniyetinizi diğer 3. dünya ülkelerine, şikayetlerinizi müdüriyete...
* O ne o, kulağındaki? Yok bir şey yok... Ağır işitiyorum da, kulaklık...
* Ver bakalım şunu... Vay uyanık... Oradan biri sufle veriyormuş buna... Biz de diyoruz ne diyor bu adam. Laf lafı bir türlü açamıyor. Yok sufle mufle... Amerikan derin devletinin, medeniyetler çatışmasını dikte ettirdiği, soğuk savaş döneminden sonra kendini yeniden konumlamaya çalışan ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir halkası olduğu yalan...
* Samuelime bak, nasıl da dökülüyor. Tekrar çal Sam... Ama burada değil. Kafamızı dittin zira... Hadi anacım bize müsaade. Hadi kal sağlıcakla...
|