|
|
|
|
|
|
İstanbul'da kahve içmek bile ayrı keyif
Ünlü tasarımcı Hüseyin Çağlayan, haziran ayında başlayacak dünyanın en önemli sanatsal etkinliklerinden biri olan Venedik Bienali'ninde Türkiye'yi temsil edecek.
Hepimiz Hüseyin Çağlayan'ı yenilikçi kolleksiyoları ile tanıdık. Son yıllarda çağdaş sanat adına yaptığı işler ile tüm dünyada ilgiyle izlenen Çağlayan, önümüzdeki Haziran ayında başlayacak olan Uluslararası Venedik Bienali'nde Türkiye'yi temsil eden tek sanatçı olacak. Kuzey Kıbrıslı tasarımcı Londra'da yaşıyor, ancak bir ayağı da sürekli İstanbul'da. Çağlayan, bu bienal için kendisine sponsor olan Garanti Bankası için de bir kart tasarladı. Garanti Bankası'nın üyelerine çeşitli ayrıcalıklar tanıyan kartın ismi "&club prive". Hüseyin Çağlayan ile Venedik Bienali ve tasarladığı kart ve gelecek planları üzerine konuştuk.
İLK ISMARLAMA İŞİM * "&club prive"yi tasarlamaya nasıl karar verdiniz, teklif size ilk nasıl geldi? Üç dört ay önce teklif ettiler. Birkaç fikir üzerinde çalışmaya başladım. Sonra Garanti Bankası bana bienal için de sponsor oldu. Bir bütün şeklinde gitti proje.
* Konu açısından bienale katılacak proje ile bu kart arasında bir bütünlük var mı? Yok. Benim bienalde işleyeceğim konu zaten daha öncesinden belliydi. Onları karıştırmak iyi bir fikir değil.
* Tasarımcı, çağdaş sanatçı ve editör olarak biliyorduk sizi. Gerçi video yerleştirmelerinizde obje de tasarlıyorsunuz ama bu tarzda bağımsız bir projeye ilk kez imza atıyorsunuz galiba? Evet. Ama sonuçta bu da aynı mantıkla ilerliyor. Benim tasarladığım her şey bir fikre dayanıyor. Yani fikirler ve tasarımlar bir araya gelir benim bütün işlerimde. Bir kumaş deseninin tasarımı da bir fikre dayanır örneğin. Buradaki fark, tasarlananan objenin kullanım açısından pratik olması.
* Bu tasarımın ısmarlama olması sizi zorladı mı? Bu ilk ısmarlama işim. İlk kez bir kart tasarladım. Açıkçası ilk başta Garanti'nin imajı çekti beni. Sanata ve sanatçıya olan desteği cezbetti. Belki başka bir banka gelseydi yapmazdım. Sonra bienal için de sponsor olunca her şey bir bütün halinde ilerlemeye başladı. Benim için değişik bir projeydi tabii ki...
* Sizin tasarladığınız her şey belli bir konuya ve felsefeye dayanıyor. Bu kartın dayandığı nokta ne? Normalde yapılamayan şeyleri kolaylaştıran bir şeyden bahsediyoruz. Bunu dikkate aldım ilk noktada. Daha sonra da hedef kitleyi düşünerek ilerledim. Ellerle bir gölge yaratıp yola çıkma fikri cazip geldi. Kartın üzerinde iki el bir araya gelerek bir kuş figürü oluşturuyor. O kuş da bir yerden bir yere gitmeyi simgeliyor. Yani hür iradenizle istediğiniz yere gitme fikrini sembolize ediyor. Bu fikir bana çocuksu bir yanı olmasıyla da ilginç geldi. Çünkü naif bir şekilde ellerle bir gölge yaratıyorsunuz. Merkezi İstanbul olan bir harita var. Köşede iki elin birleşmesinden oluşan kuşlar artarak çoğalıyor ve değişik destinasyonalara doğru gidiyor.
ÇOK HEYECANLIYIM * Venedik Bienali tüm dünyanın yakından takip ettiği önemli bir etkinlik. Yaklaşık 80 civarında ülke bu bienale katılıyor. 51. Venedik Bienali'ne T.C. Dışişleri Bakanlığı'nın da uygun görmesiyle Türkiye'yi sadece siz temsil ediyorsunuz. Burada sergilenecek eserinizden bahseder misiniz biraz? Bir video yerleştirmesi var. İsmi "Olmayan Varolma". Beş ekran bulunacak. Bazı objeler de olacak sanırım ancak henüz kesinlik kazanmadı. Bu videoda güncel hayattaki olaylara değinerek kişilerin kıyafetlerinden tahliller yapmaya çalışıyoruz. DNA'lar inceleniyor ve karakterler tahlil edilmeye çalışılıyor. Bir animasyon hazırladık. Bu kıyafetleri giyen insanların yabancı oldukları bir şehirdeki ses frekanslarına karşı şekil değiştirmelerini inceliyoruz. Elbiseler kişilerin sese olan hassasiyetlerine göre değişik şekiller alıyor. Hikaye ve deney bir arada.
* Bir önceki video yerleştirmenizde olduğu gibi fütüristik mi? Değil aslında, tam da bugünü anlatan bir şey oldu. Heyecan veren tarafı gözle görülmeyen bir şeyden yola çıkıp bir hikayenin anlatılması. Terörizmle ilgili yaşanan kaygıyı da kültürel önyargıları da kapsıyor.
* Venedik Bienali'ne ilk kez katılıyor ve Türkiye'yi yalnızca siz temsil ediyorsunuz. Duygularınız neler? Heyecanlıyım ve çok gurur duydum. Çok iyi sanatçılar katılıyor, kendimi şanslı hissediyorum.
* Kıbrıs'ı ikiye bölen ve 30 yıldır kapalı olan Yeşil Hat ilk kez geniş çaplı bir çağdaş sergi için kullanılacak. Siz de bu sergiye katılan sanatçılar arasındasınız... Daha önce Kıbrıs için yaptığım soyut bir iş ile katılıyorum. Kuratörü ve katılan sanatçılar çok iyi.
RUMLAR KORKUYOR * Ne anlamı var bu serginin Kıbrıslı bir sanatçı olarak sizin için? Geçmişi ve bugünü birleştiren bir proje. Burada sergi yapma fikri çok barışçıl anlamlar ifade ediyor. Benim işim de çok değişik ama bu Türk-Rum meselesinden aslında çok usandım. Kuratörler Türk ve Yunan. Ben Rum politikasını sevmiyorum ama insanları da yargılamıyorum. Onlarda da çok açık görüşlü, sabırlı, konuşulabilecek insanlar var.
* Yeni Cumhurbaşkanı M. Ali Talat hakkındaki düşünceniz? Talat, bence temsilci olarak çok uygun. Kıbrıs meselesini hangi yoğunlukta algılıyor bilmiyorum ama dinamik bir adam. Ama zaten sorun biz değil karşı taraf. Hala Türkofobi yaşıyor adamlar.
Aynur Erdem
|
|
|
|
|
|
|
|
|