|
|
|
|
|
|
Bir kadın ve bir erkek birlikte aşkı anlattı
Sözünü sakınmayan, yanılgılarını itiraf etmekten korkmayan, dobra bir kadın; Nilgün Belgün ve dobra bir erkek; Cengiz Özakıncı... İkisi de açık sözlü, sansürsüz ve inatçı! İkisi de aşka aşık! Yok olma tehlikesindeki aşkı kurtarmak üzere, 'Aşk, yeniden' deyip bir ilke imza attılar ve kadınla erkeğin bakış açısından aşkı bir kitapta ele aldılar.
Nilgün Belgün ile Cengiz Özakıncı Türkiye'de bir ilke imza attı ve birlikte 'aşkı' yazdı. Filika Yayınları'ndan çıkan 'Bir Kadın Bir Erkek: Düet ve Düello' isimli kitapta; biri kadın, diğeri erkek gözüyle aşktaki fedakarlıkları, acıları, heyecanı, mutluluğu, büyüyü ve tabii aldatmayı ele aldı. Amaç genç kuşağa 'saf aşkı' anlatabilmekti. Kimi zaman 'düello' edercesine tartıştılar, kimi zamanda aynı fikirde buluştular; yani düet yaptılar. Belgin ve Özakıncı, hayatın içinde hatta özünde 'aşk' olduğunu, toplumsal yozlaşmanın önüne de aşkın anlaşılmasıyla geçileceğini unutanlara hatırlattılar...
NEDEN YAZDIK Cengiz Özakıncı: Bizim Nilgün Hanım ile bu kitabı oluştururken uzlaştığımız konular oldu. Bir şarkıyı birlikte söyler gibi düet yaptık. Ama uzlaşamadığımız noktalar da oldu. Onlara da düello dedik. Kitabın alt başlığı olan düet ve düello buradan geliyor. Uzlaşamadığımız konulardan biri erkeğin mi kadının mı daha çok fedakarlık yaptığıydı, bir diğeri de aldatma... Bu iki konuda düello yaptık. Nilgün Hanım erkeklerin doğasında çok eşlilik olduğunu söylüyor. Bense buna katılmıyorum. Nilgün Belgün: Tekrar o dönemlere gitmesek... Erkekler çok eşli kadınlar tek eşli ama son dönemde erkeklerin bu haline nazire yapmak için kadınlar da çok eşli olmaya başladı. Bunun için bir aldatmadır gidiyor karşılıklı. Cengiz Bey kadınlar sizin o dilinize biber sürecek. C.Ö.: İnsanlık tarihinin en başından beri kadının çok eşli olduğu biliniyor. Kadınlara genetik bir miras bu. Kadınlar doğuştan poligam. Son 20 bin yıla kadar kadınlar çok eşli. Çünkü son 20 bin yıldan önce çocuk doğurmada erkeğin rolü bilinmiyor. Zannediliyor ki, kadın 'pırt' diye kendiliğinden doğuruyor. Ve bu yüzden kadına büyüsel bir şey atfediliyor. Doğum işinde erkeler kendi rollerinin de olduğunu çakınca aldatmaya başlıyor.
SEVGİ AÇLIĞI VAR N.B.: Erkeklerin aşırı cinsel özgürlükçü tavrı kadınları da etkiledi. Cinsel özgürlük mutluluk getirmedi. Bana göre çok eşlilik özgürlük değil. Arayış peşindeler; sevgi arıyorlar. Bir şey ne kadar zorsa, o ilgi çeker. Çıplak bir kadından çok, dekolteli bir kadın erkeğin ilgisini çeker. Kadınlar kendiliğinden bu heyecanı yok etti. Herkes çıplak. Dolayısıyla aşk ortadan kalktı. Biz naif aşklarımızı arıyoruz... İlk gençliğimiz bugünlerde geçseydi mutsuz olurduk. Bir sevgi açlığı var. Sevgi yaşamak istiyorlar ama yaşayamıyorlar. Aşk önde cinsellik arkadan gelirdi ama şimdi tersi söz konusu. Cinsellik önden gidince ne yazık ki, aşk arkadan gelemiyor. C.Ö.: Ben bunu duygusal iktidarsızlık olarak adlandırıyorum. Aşık olamama durumu söz konusu.
BÜLENT İPEK MAGAZİN
|
|
|
|
|
|
|
|
|