Aralarında Cargill'in de bulunduğu gıda devlerinin ürettiği glikozdan yiyen arıların ballarının AB'den döndüğü iddia ediliyor. Gıda kodeksine göre, balın ticari glikoz içermemesi gerekiyor.
Önce bilimsel gerçekler. Bir arı kovanından çıktığında bir saatte 1200 tane çiçek dolaşıyor. Tüm bu koşuşturması bir damla bal için. Arının nektar almak için gittiği meralarda ot ve tohum verimliliği yükseliyor. Gübre ve su kadar arının poline ettiği her bitki güçleniyor. Arı çiçeklerden aldığı nektar denilen su oranı yüksek maddeyi kovanına getiriyor. Suyunu uçuruyor ve işte bizim tadına doyamadığımız bal oluyor. Buraya kadar her şey çok güzel. Ancak güzel olmayan son günlerde gazetelerde liste halinde yayımlanan o anlı şanlı bal markaları ve ürettikleri 'sahte' ballar. Sahte balın perde arkasına projektör tutunca, işin bir ucunun da aralarında ABD'li Cargill'in de bulunduğu gıda devlerine kadar uzandığını görüyoruz. Türkiye'de bal verimi çeşitli nedenlerden düşüp de arıcılık gerileyince, devlet 1990'lı yıllarda arıcılığı teşvik için köylüye 700 bin koloni dağıtmıştı. Arıcılığı tam bilmeyen köylünün elindeki bu arılar ya öldüler ya da hastalıklı oldular. TEMA Vakfı'nın ismini taşıyan kaliteli balların üretilmesinde büyük emeği olan ve vakfa danışmanlık yapan Ahmet İnci, ne yazık ki Türkiye'de bu kolonileri tedavi etmek isteyen üreticilerin arılara kimyasal yüklediğini ve naftalin, antibiyotik ve diğer zararlı kullanılmaması gereken kimyasalların kullanıldığını söylüyor. Doğru dürüst bir denetim mekanizmasının olmadığı sektörde kilosu 6-7 milyon lirayı bulan bal yerine, mısır glikozu ya da işte tatlı sanayisinde kullanılan ve kilosu 1 milyon lira olan fruktoz bal tüccarları tarafından kullanılarak önümüze bal diye geliyor. Ahmet İnci, "Vitrinde satılan ve üzerinde lokman bal, tatbal, onbinçiçek bal gibi pek çok isimle satılan ballarda bir kamu denetimi olmadığı için, bal tüccarı bal diye glikozu, fruktozu kavanoza koyup bal diye satabildi. Bu bal kavanozlama işi 15 yıldır Türkiye'de var ve pek çok firma köşeyi döndü" diyor. İnci'ye göre bal tüccarı bunu yapınca arıcının mağduriyeti daha da arttı ve bu kez üreticiye hazır bir madde sunuldu. "Bakın arınıza bu arı yemini yedirin, arınız daha çok bal yapacak" dendi. İşte bunlardan biri de İnci isimli şirket. Türkiye'nin 20 noktasında arı yemi dağıtımı yapıyor. Kilosu bir milyon lira. Arıcılığa yakın çevrelerin anlattıklarına bakılırsa, bu arı yemi Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi hocalarından birinin, "Bu ürün arıları beslemede faydalıdır" diye teknik bir fetva alındı. Sadece bu firmanın bu ürün dört yıldır dağıttığı belirtiliyor. Arı yeminin üzerinde de Amerikan gıda devi Cargill'in logosu bulunuyor. TEMA Vakfı, defalarca bu yemin sakıncalı olduğunu, böyle bir yemin bal üretiminde kullanılmasının etik ve yasal olmadığını anlatan yazılarla Tarım Bakanlığı'na başvurduğunu anlatan Ahmet İnci, "Şimdiye kadar bir yanıt alamadık. Cargill'in ürettiği ürünler ne yazık ki arıcılar tarafından kullanılıyor. Oysa Türk gıda ve bal kodeksinde bal tebliği 2000-39'uncu maddesinde, bal ticari glikoz içeremez" deniyor. Bu halen yürürlükte olan bir tebliğ" diyor.