| |
|
|
Kutsal dağa ne oldu?
Cuma günü NPQ-Türkiye dergisinin yeni sayısından yer alacak makaleleri belirlemek için, Dücane Cündioğlu, Ülkü Karaosmanoğlu, Mehmet Ali Kılıçbay, Ali Saydam, Erdal Şafak, Umur Talu ve M. Kenan Tekdağ ile toplandık. NPQ ( New Perspectives Quarterly ) 'küresel' bir dergi. Tüm dünyayı ilgilendiren konularda çok önemli makaleler ve söyleşiler yayınlıyor. Yeni sayıdaki yazılar Yayın Yönetmeni Nathan Gardels tarafından eposta ile Türkiye'ye gönderiliyor. Yayın kurulu üyeleri bu yazıları okuyor ve hangilerinin NPQ-Türkiye'de yayınlanacağına karar veriyor. Tabii dergiye dosya konularına göre ayrıca 'yerli' malzeme de ekleniyor. Eğer dünyanın nereye gittiğini merak ediyorsanız NPQ'yu takip etmelisiniz. Gerçekten çok çarpıcı bilgiler, yorumlar yer alıyor dergide. Mesela yeni dergide iki dosya olacak: Biri doğal kaynakların korkunç bir hızla tükenmesine ilişkin. Diğeri ise 'Yükselen Çin'.
Kapitalizmin doğayı kullandığını ve dönüştürdüğünü biliyoruz. Bunun sonucu olarak devasa bir tahribat çıkıyor ortaya. Ve bu süreçte inançlar ve ideolojiler de devreye girerek söz konusu yıkıma katkıda bulunuyor. Ülkesine 30 milyon ağaç dikerek 2004'te Nobel Barış Ödülü'nü kazanan, Kenyalı kadın yazar ve siyasetçi Wangari Maathai'nin verdiği örnek çok çarpıcı. Bakın ne diyor: "Koloniciler Afrika'ya gelmeden önce Kenya Dağı kutsal kabul ediliyordu. Tanrı'nın o dağda oturduğuna inanılıyordu. Bu sebeple dağdaki ağaçlar kesilmezdi. Dağdan çıkan suları içerdik. Halbuki kolonicilerle birlikte Hıristiyanlık inancı da geldi. Hıristiyanlığa göre Tanrı dağda değil, gökyüzündeydi. Böylece dağın kutsallığı sona erdi. Sonuçta dağdaki ağaçlar kesildi. Sular azaldı, kirlendi. Ekosistem bozuldu. İş o raddeye vardı ki UNESCO burayı 'acilen kurtarılması gereken yer' ilan etti. Kültüründen kopmanın acı sonuçlarından biriydi bu... Kendi felaketimizi, kendi ellerimizle yarattık." Nasıl? Müthiş bir örnek değil mi? Şimdilik bu kadar; insanı allak bullak eden diğer örnekleri dergi çıktığında okursunuz.
|