| |
|
|
Sermaye kavga eder ama birbirine küsmez
Koçlarla Sabancılar, Gima satışı yüzünden birbirleri ile bozuşup, sonunda Telekom özelleştirmesi için oluşturdukları ortaklık bozulunca, şöyle bir düşündüm. Türkiye'de sermaye birikimi yeni bir olgu. Ama artık bu sermayenin önde gelen isimlerinin, şöyle böyle bir minitarihleri de var. Bu mini tarihin sayfalarını çevirince, mesela Koçlarla Sabancılar arasındaki ilk anlaşmazlığın, bu son yaşanılandan ibaret olmadığını görüyorsunuz. Örneğin 1976'dan 1983'e kadar ekonomi çevrelerinin merakla izlediği, Garanti Bankası çevresinde süren Koç-Sabancı gerginliği vardı. Kısaca olayı hatırlatayım. Kendi halinde yaşayan Garanti Bankası'nın kurucu ortaklarından bir gurup, bankanın çoğunluk hisselerini Koç Grubu'na satmışlardı. Ancak bunun üzerine bankada Sapmazlar'la birlikte yüzde 20 dolayında hisseleri bulunan Sabancılar da, hisse toplayıp, yüzde 35 oranına ulaştılar. O zamanki Ticaret Kanunu'nda azınlık hakları korunduğu için, gereken sermaye artırımları, Sabancılar evet demeden yapılamıyordu. Yapılan pazarlıklar sonucu da banka yönetimi iki başlı hale gelmiş ve banka hamle yapamaz durumda kalmıştı. Sonunda Koç, 1983'te hisselerini Ayhan Şahenk'e sattı. Koç çekildikten sonra da Sabancı hisselerini satıp, Garanti Bankası'ndan çekildi. Vehbi Koç'a göre bu olay, "Sabancılar'ın Koçlar'ı bankacılık sektörüne sokmamak konusundaki niyetleri"ni kanıtlamıştı. Yani şimdi Koçlarla Sabancıların perakendecilik alanındaki gergin biçimde devam eden ilişkilerinin benzeri, 1980'lerde bankacılık alanında da yaşanmış ve bu iki büyük gurup nasıl şimdi birlikte Telekom işine giremiyorlarsa, o zaman birlikte bankacılık da yapamamışlardı. Ama bu olay ve benzerleri, asla Vehbi Koç'la Sakıp Sabancı'nın dostluk ilişkilerine yansımadı. İkisi de arkadaş düzeyinde dostum olan bu iki rahmetli iş adamının, birbirlerine saygılarını eksik etmediklerine hep tanık oldum. Vehbi Bey Sakıp Ağa'yı her gördüğünde "Sen ne artiz adamsın" diye iğneler, Sakıp Ağa da "Sen bizim en büyüğümüzsün " diye Vehbi Bey karşısında hep aşağıdan alırdı. Yani rekabet sırasında birbirlerine karşı çok sert yaklaşımlar seslendiren iki grubun aile fertlerinin, birbirleri ile küsüp, kan davası güdeceklerini sakın sanmayın. İş adamları, siyasetçilerden bu konuda daha hoş görülü ve daha gerçekçidir. Vehbi Koç'u bu vesile ile hatırlarken, onun 1987'de yayınlanan "Hatıralarım, Görüşlerim, Öğütlerim" kitabının sayfalarını bir kez daha çevirdim. Kitabın sonunda "Koç'un beğendiği sözler" ekinde özdeyişler var. Bunlardan bazılarını hatırlatayım. Her yaşta herkese yararlı olabilir. - Bir zenginin mezar taşında şunlar yazılıydı: Toplamayı yapar, çarpmayı bilir, hayatta hiç çıkarmayı bilmezdi.Öldükten sonra varisleri bölmeyi öğrendiler. - İyi bir damat, kazanılmış bir erkek evlat.Kötü bir damat, kaybedilmiş bir kız evlat. - Tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştiremeyeceklerimi kabul için sabır, ve ikisini de birbirinden ayırmak için akıl ihsan eyle! - Çocuklar babaları hakkında ne düşünür: 6 Yaşında: Babam her şeyi biliyor/ 10 Yaşında: Babam çok şey biliyor/ 15 Yaşında: Ben de babam kadar biliyorum/ 20 Yaşında: Şu muhakkak ki babamın öyle fazla şey bildiği yok/ 30 yaşında: Bir kere de babamın fikrini sorsam fena olmayacak/ 40 yaşında: Ne de olsa babam her şeyi biliyor/ 50 Yaşında: babam her şeyi biliyor/ 60 Yaşında: Ah babam hayatta olsaydı kendisine danışabilseydim.
|