|
|
|
|
Maceralarla dolu düğün hikayeleri
Düğün günleri, unutulmaz hikayeler için iyi birer malzemedir aynı zamanda. Ya bir aksilik olur, ya da ufak sevimli karmaşalar yaşanır bu özel günlerde. Hülya Dergisi, yeni sayısında Sema Şimşek, Berna Sağlam, Ceyla Shahnavaz ve Berna Laçin'in düğün günlerinde yaşadığı ilginç olayları ele aldı. Kimi sonrasında gülünecek hikayeler anlattı, kimi ise unutulmaz gerginlikte geçen saatlerine hayıflandı....
SEMA ŞİMŞEK - BURAK HAKKI "Burak ve ben arabayla düğün mekanına giderken yolda saldırıya uğradık. Gelin arabasının önünü kesip para almak istelenler bir anda etrafımızı sardı. Biz de aksilik bu ya, arabanın kapılarını kilitlememişiz. Para istemek için kapıyı açıp, torpidonun üzerinde duran zarflara saldırdılar. Ben saldıranlardan bir tanesine tekme attığımı hatırlıyorum. O da benim elimi tırmaladı. Makyajım bozulmasın dile ağlamadım ama sinirlerimiz çok bozuldu."
CEYLA - SHERY SHAHNAVAZ "Düğünden 10 gün önce eşim Atina seyahatinde ayağını kırmıştı. Döndüğünde onu öyle görünce şok geçirmiştim. Çünkü kısa bir süre sonra düğünümüz olacaktı ve davetiyeler basıldığı için düğün tarihini değiştirme şansımız yoktu. Eşim için özel bir ayakkabı yaptırdık. Düğün salonuna geldiğimizde konukları selamlamak zor olacağı için sahneye çıkıp misafirlere durumu anlatıp özür diledik. Eşim acı çekmesine rağmen keyfimiz kaçmasın diye elinden geleni yaptı. Vals bile yaptık. Ama balayını bir ay ertelemiştik..."
BERNA SAĞLAM - SİNAN NAİPOĞLU "Eşim ve ben gelin odasında hazırlıklarımızı tamamlamış beklerken ailelerimiz de konukları karşılıyordu. Eşim babası hâlâ gelmediği için endişelenerek babasını aradı. Babası ise geldiğini söylüyordu ama onu gören kimse yoktu. Sonradan ortaya çıktı ki, düğün mekânımız olan İstanbul Ticaret Odası Kandilli içindeki Eskandil'e değil havuz başındaki başka bir düğüne gitmiş. O da kapıda konukları karşılayan aileleri görünce yanlış düğüne geldiğini fark etmiş. Hatırladıkça hâlâ güleriz."
BERNA LAÇİN - TOLGA EŞİZ "Ben düğün gününde annesi tarafından zorla yataktan kaldırılan biriyim. Ama annemin telaşı benim düğünüme geç kalmam değil, kıyafetini beğenmemesiymiş. Bütün gün Nişantaşı'nda mağaza mağaza dolaştık. Düğün mekânına geldiğimizde benim üzerimde hâlâ jean vardı. Hazırlanıyor ve bir yandan da eşimin beni almasını bekliyordum. Geldi fakat üzerine baştan aşağı meşalenin yağı dökülmüştü. Çaresiz duş almak zorunda kaldı. Düğün mekânına geldiğimizde saçlarından sular damlıyordu."
|
|
|
|
|
|
|
|
|