Kalkınma, Adalet ve Koç
Başbakan dün ' Forum İstanbul-Hedef 2023'ün açılış konuşmasında yaptıkları hizmetleri gururla tekrarlarken tuhaf ve karmaşık bir takdir hissiyle doldum. Özellikle iktisadi konularla ilgili başarılarına dair beyanları karşısında ' helal olsun' dedim. Doğrusu, içinde bir parmaklık ' sentetik su' bulunan bardağı dolu gösterme başarısı -gerçekten- her yiğidin harcı değildir. İnşallah bizler hükümetin toplam üretiminden yana kötümser değerlendirmelerde bulunanlarkülliyen yanılıyoruzdur. Gönül bunu istiyor ama hayat beyninize dayattığı verilerle sizi eleştiriye yoğunlaştırıyor. Ancak bu kaçınılmaz mesleki nöbet yüzünden ' hakkı teslim' ahlakını yitirmekten Allah'a sığınırım. Onun için de hakiki hükümet marifetleri için Erdoğan ve arkadaşlarına şükran borçlanma fırsatını kollar dururum. Bu tür ' hakiki hükümet marifetleri'ni, partinin isminin yarısına tekabül eden ' Kalkınma' faslında görebiliriz. Tamam, uygulanan iktisadi program IMF'nin ürünü ama daha önce başka hükümetler de aynı sipariş reçetelere sarıldıkları halde ya sonunu getiremediler ya da yüzlerinegözlerine bulaştırdılar. İlke planında kökünden muhalif olmama rağmen, bir kadronun gönüllü veya gönülsüz yürüttüğü programı aksatmamasını marifet sayarım. IMF ile ilişkilerin özündeki mutlak şer için de ' Kerim Allah kötülük sandığımız şeylerde iyilik icat eder' diyerek beklemek kaydıyla. Öte yandan iktidarın parti isminde aslan payını oluşturan, daha doğrusu oluşturması gereken ' Adalet' faslı için ise birkaç istisna olay hariç iyi kanaatle tanıklık etmem mümkün değil. Bu fasla dönük olarak, şikayetlerimi bazen perakende, bazen toptan dile getirdiğim için durumun daha kötüye gittiğine ilişkin bir vurgu dışında yeni bir sözüm yok. Fakat Nasrettin Hoca fıkraları kadar ibretlik minik bir vakayı dinlemekte, iktidar dahil herkes için ferahlık umuyorum. Kendisi de Erdoğan'cı olan bir hemşerim, İstanbul'da, çalıştığı devlet dairesinde yıllar boyu bir sürü insanın sadece maaş alıp ortalarda gezdiklerini görmüştür. Gün gelir bakar ki, bu beleşçi güruh birer birer şef, müdür, daire başkanı olarak ödüllendirilmektedir. Nihayet dayanamaz, İstanbul'un ilçelerinden birinin AKP yönetiminde yer alan akrabasını telefonla arar. -Arkadaş sizin ' Kalkınma 'nıza bir şey diyemem ama ' Adalet 'inizi bilmem ne yaparım! Hayat böyledir; bazen bayağı bir küfür, bir durumun tarifi kadar anlamlı olabilir. Ne var ki, bu fasılda şahsen ' büsbütün adaletsiz' olmamak için istisnai bir örnek de vermem gerekir. Bu örnek, bazı söz ve davranışlarından ötürü herkesin alaycı eleştirilerine muhatap olan Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un bir tasarrufudur. Sayın bakan, Türkiye'nin Eurimages temsilcisi Faruk Günaltay'ı görevden almış, yerine Ahmet Boyacıoğlu ve İhsan Kabil'i tayin etmiştir. Eurimages, Amerikan film sektörü karşısında yok olmaya yüz tutan Avrupa sinemasını yaşatabilmek için üye ülkelerin katkı sağlayarak oluşturduğu bir ' destekleme fonu'dur. Burada ülkemizi temsil ettiği 15 yıl boyunca, birkaç nitelikli yapım dışında genellikle ' Türkiye'nin kötü ve geri yanları'nı konu alan filmlerin destek bulmasında birinci etken durumundaki kişi Faruk Günaltay'dır. O kadar ki, en son destek sağladığı yönetmen Kutlu Ataman'ın ' Palto' filmi için Dışişleri Bakanlığı Kültür ve Turizm Bakanlığı'na yazı yazarak sakıncalı olduğunu ve karşı çıkılması gerektiğini bildirmiştir. Gerekçenin özünde, filmin, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ve sonrası açısından Rumları mutlu, Türkleri rencide edecek bir yapım olması vardır. Atilla Koç'un atadığı yeni temsilcilerden Ahmet Boyacıoğlu ise Türkiye'de hemen hemen hiçbir sinema adamının karşı çıkmadığı bir görevli olarak daha işe başladığının ertesi günü devreye girerek Derviş Zaim'in projesine destek sağlamayı başarmıştır. Ne var ki, hükümet adına ' Adalet' faslından güzellik olarak kaydettiğim bu tasarruf için değerli yazar Can Dündar ise ' haksızlığın bu kadarına isyan etmemek elde değil' demektedir. Dündar'ın bu karşıt yorumuna saygı duymakla birlikte yargı konusu olamayacak bir tasarrufu ' haksızlık' saymayı yadırgadığımı da belirtmeliyim. Son not: Senaryosunu İsmail Güneş'le birlikte yazdığım, Türkiye'nin dünya çapında önemli ama bilinmeyen kültür kahramanı Siyahkalem'i anlatan film projesi Faruk Günaltay döneminde destek bulmamıştır. Bu kaydı, ' kuyruk acım olduğu için' böyle bir yorum yaptığımı söyleyebilecek kişilere peşin malzeme vermek üzere koymuş bulunuyorum.
|