|
 |
 |
 |
  |
|
Kürt politikacı yeni dil bulsun
Kürt şairi Bejan Matur, siyaset yapan Kürtler'in yeni bir dil oluşturması gerektiğini söyledi: "Savaş kelimesi kullanılırdı eskiden, bir süredir barışa dönüldü. Fakat barış kelimesi bile ağızlardan savaş gibi çıkıyor. Son 20 yıldır çatışma ortamında üretilen dil neyse, o dil sürüyor. Neden daha demokratik bir dil üretilmesin."
Siyaset yapan Kürtler yeni bir dil kullanmalı
Bejan Matur, Kürt milliyetçiliği üzerine yazdığı gazete yazılarıyla dikkat çekiyor. "Ben aykırı bir sesim" diyen Matur, Kürt siyasetçilerin hâlâ; 20 yıldır çatışma ortamında üretilen dille konuştuklarını belirtiyor.
Bejan Matur Kürt kökenli bir şair. Maraşlı. İlk kitabını 96 yılında çıkarmış. Toplam dört kitabı var. Bunlar öyle sıradan şiirler ve kitaplar değil üstelik; "In The Temple of a Patient God-Sabır Tanrısının Tapınağında" adıyla İngiltere'de yayınlanmış, İngilizce'ye çevrilmiş şiirler... Bejan şiirlerini Türkçe yazıyor, bu yüzden de kendini kıskaçta hissettiğini itiraf ediyor: Bir yandan Kürt okurları 'Neden Türkçe yazıyorsun?' serzenişinde bulunuyor; bir yandan milliyetçi yaklaşımı olan Türk okurlar da 'Madem Kürtler'e bu kadar vurgu yapıyorsun, neden Türkçe yazıyorsun?' diyor... Ve ekliyor: İki tarafın da politik dünyalarına hitap etmeyen şeyler yazdığım kesin! Etnik kimliğine vurgu yapan, tüm kariyerini bunun üzerine kuran yazarlar gibi değilim. Ben sadece kaliteli şiir yazmaya çalışıyorum... Bejan, Kürtler için politik bir kimlik değil; sadece Doğu'da doğmuş olmakla, oranın gerçeklerini biliyor olmakla donatılmış bir duyarlılığı var. Ancak Zaman gazetesine yazdığı yazılarla dikkatleri üzerine çekti! Muhafazakâr, neredeyse 'sağ' bir okur kitlesine sahip bir gazetede Kürt meselesiyle ilgili yazılar yazması; hem Türk, hem Kürt milliyetçiliğini eleştirmesi her kesimden ilgi gördü. Zira politik bir dil kullanmayan, Kürt kökenli olduğunu söyleyen ama bunu politik vurguya dönüştürmeyen bir dil var yazdıklarında; bir sanatçının dili... "Benim görevim bir Kürt olarak Kürtler'in içinden çıkan milliyetçi unsurlara vurgu yapmak ve bunu eleştirmek. Bu benim sorumluluğum" diyor Bejan. Bir-iki hafta önce 'Aydınlar Bildirisi'ne 'Kürt milliyetçiliği' kavramı girince imzaların sayılarının azalmasına da dikkat çekerek, "Bu çok kritik" diyor. Bu röportaj, milliyetçilik rüzgarının arttığı böyle bir zamanda farklı birilerinin farklı bir şeyler söylemesi amacını taşıyor.
* Kürt kökenli bir şair olarak, Kürt aydınları için ne ifade ediyorsunuz? Homojen bir Kürt aydınından söz edemeyiz. Son derece geniş bir yelpazede seyreden; 'demokrat' diyebileceğimiz bir uçtan, 'aşırı milliyetçi Kürt' diyebileceğimiz bir uca uzanan gruptan söz ediyoruz. O aşırı uçta olanlar, benim Kürtçe yazmıyor olmamdan son derece rahatsızlar. Bunu ben insani bulmuyorum çünkü bir insana 'Neden bu dilde yaratıyorsun?' demek, heykeltıraşa 'Neden mermer kullanıyorsun?' demekten farksız. Böyle geliyor, böyle yazıyorum! Ben kaliteli şiir yazmak peşindeyim, herhangi bir dile hizmet etmek değil!
* Sadece şiiri konuşmuyorum; politik görüşlerinizden, bakışınızdan da bahsediyorum... Ben aykırı bir ses olarak duruyorum, bunu söyleyebilirim.
* Nasıl aykırı bir ses? Ben biraz muhalifim, Türk milliyetçiliğine de karşıyım; Türk milliyetçiliği karşısında yıllardır bastırılmış olmanın getirdiği eziklik ve birikimle sahne alan Kürt milliyetçiliğine de... Bu son derece tehlikeli çünkü nasıl resmi bir Türk tezi varsa, karşısında resmi bir Kürt tezi oluşuyor şu anda. Kürtler bir kimlik talebiyle yola çıkıyorlar ama bu kimlik talebini resmi bir görüş çerçevesinde oluşturuyorlar. İyi bir milliyetçilik değil bu! Yani ehven milliyetçilik dediğimiz; yurtsever olmak, yurdunu sevmek, halkını sevmek, dilini sevmek tabii ki olacak. Ben Kürdüm, Kürt dilini seviyorum ama bunun abartılmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu abartılırsa, yarın da bundan çekeriz! Demokrat olmanın gerekleri nelerse; makul davranmak neyi gerektiriyorsa onlar olsun istiyorum hayatımızda. Çok basit bir örnek; bazı Kürtler'in, 'Kürtler aslında sarışın ve mavi gözlüdür, Kürtler Araplar'a benzemez' demelerini hastalıklı görüyorum! Ortadoğu gibi bir yerde yaşıyorsun, o coğrafyada esmeri de var, beyaz tenlisi de, mavi gözlüsü de... Kürtler'de de olacak bunlar ama sen bunu salt 'mavi gözlü, sarışın'a indirgersen gittiğin yer çok takdir edilecek bir yer olmaz
* Yıllar boyunca yok sayıldıkları için savunma mekanizması mı geliştiriliyor? Tabii ki. 80 yıl boyunca, 'Sen Kürt değilsin, Kürt diye bir şey yok' dersen, yok sayarsan; 80 yılın sonunda o büyümüş olarak ve intikam alarak geri döner! Kürtler bir tür böyle bir psikoloji içindeler. Açığa çıkan büyük bir enerji var ve kontrolsüz! Bunun doğru kontrol edilmesi, daha demokratik bir hayat ve zemin yaratmak için kanalize edilmesi gerekiyor.
* Kürt politikacılarının politikaları peki? Siyaset yapan Kürtler'in kullandığı dilin yeni bir dil olmadığını düşünüyorum. Son 20 yıldır çatışmada üretilen dil neyse, o dil sürüyor.
* Yeni bir dil ne demek? Savaş kelimesi kullanılırdı eskiden; bir süredir barışa dönüldü. Fakat barış kelimesi ağızlarından savaş gibi çıkıyor! Altı temizlenmeli bunun, yeni argümanlar üretilmeli. Bu sadece HADEP'lilerde değil, görece demokrat sayılabilecek olanlarda da var.
* Politikalar yetersiz mi yani? Milliyetçilik kokuyor! Bunu da tehlikeli buluyorum. Yeni bir kapı açmak lazım.
* Nasıl bir kapı açılabilir? Fazla içe dönük, fazla eleştiriye kapalı, fazla tahammülsüz ve öfkeliler. Biraz da AB'nin çabası ve zorlamalarıyla bazı açılımlar yaşanıyor, o kimlik talebine cevaplar verilmeye çalışılıyor. Bu adımlar karşısında karşı tarafın da biraz dönüp kendine bakması ve kendini eleştirmesi gerekir. Bu iki taraf için de geçerli ama Kürt aydınları 'biz kimlik talebimizi dile getirirken hangi araçları kullanıyoruz ve nasıl bir gelecek hayal ediyoruz' diye düşünmeli...
ŞİRİN SEVER
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|