Bumin: Neden konuştum?..
İlk açıklama, üç hafta önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok'tan geldi... Ok, 2 Nisan'da Çanakkale Barosu'nca düzenlenen toplantıda, "Son dönemlerde güçlenme ortamı bulan laiklik karşıtlarının hızla devlete sızdığını" söyledi. Ok, "Kökten dincilerin, saf ve temiz kadın ve kızlarımızla kamusal alanı zorladıkları da bir gerçektir" diyerek sözlerini şöyle tamamladı: "Öğrencilerin, okulda dini simge ve işaret taşımaları da kesinlikle laikliğe aykırıdır..." Ok'tan bir hafta sonra Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Harp Akademisi'ndeki konuşmasında, benzer vurgularda bulundu... Geçen hafta da Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, Ok ve Sezer'in sözlerini bütünleyen konuşmasını yaptı: "İrticai hareket, dini bireysellikten çıkararak onu toplumun talepleri olarak siyasete yansıtma gayretlerini yoğunlaştırmıştır... Bu dönemde irticai örgütler; kamu kurumlarında kadrolaşma gayretlerini artırmış, bu yönde önemli mesafeler kaydetmişlerdir."
Dilekçeye yanıt Ve dün de Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin'in açıklaması geldi. Tören sonrasında telefonda konuşurken Bumin'e şu soruyu yönelttik: "Neden türbanla ilgili bu çıkışı yapmaya gerek duydunuz?" Başkan, sorumuza yanıt vermeden önce bir durumun altını çizme gereği duyduğunu belirtip ekledi: "Bu sorunuzun ardından, konuşmanıza şu tepkiler de var yönünde yeni sorular gelecekse şimdiden söyleyeyim, polemiğe girmem. Konuşmama ilişkin yapılan yorumları da alkışlayanı da yuh diyeni de saygıyla karşılarım. Atatürk ve Peygamberimize de aynı davranış gösterilmedi mi?" Hemen ardından da türban konusundaki çıkışı yapmasının gerekçesini açıkladı: "Bu günlerde türban meselesi güncel. Çünkü, 22 Nisan'da Anayasa Mahkemesi'nin kapısına bir grup türbanlı ve onları savunan öğrenciler geldi. Buraya bir de dilekçe bıraktılar. Gazetelerde bu grubun bıraktığı dilekçedeki talepler de yer aldı." Başkan Bumin'in sözünü ettiği, kendilerine "Başörtüsüne özgürlük yürüyüşçüleri" ismini takan grup... Bu grup cuma günü bıraktıkları dilekçede Anayasa Mahkemesi üyelerinin başörtüsü konusundaki tavırlarını sorgulamış ve "Anayasa Mahkemesi Başkanı'ndan kamuoyuna açıklama beklediklerini" bildirmişlerdi. Bumin, Anayasa Mahkemesi'nin türban konusundaki tavrını herkesin bildiğinin altını çizerek şu vurguyu yaptı: "Ben burada konu tekrar güncel hale getirilmek istendiği, basına yansıdığı için konuştum. Bu mahkeme unutulmasın ki Merve Kavakçı olayından dolayı türban nedeniyle bir siyasi partinin kapatılmasına karar verdi. Mahkemenin ve AİHM'nin türban konusunda aldığı kararlar da bellidir. Ben mahkemenin aldığı kararlarla konuşuyorum."
Yargının kararı Hemen ardından bir duruma da dikkat çekti: "İki ay sonra emekli olacağım. Yargının geçmişte aldığı kararlar çerçevesinde bakış açısını bir kez daha ortaya koydum. Bu konuda geleceğe dönük bir beklenti, bir yasa çalışması varsa Anayasa Mahkemesi'nden bunun döneceğini açıkladım. Buradan geçse bile AİHM'ye takılacağını hatırlattım." Doğrudan söylemese de selefi Ahmet Necdet Sezer'in görevi devrederken kendisine bıraktığı gibi, Bumin de halefine kamuoyu önünde benzer bir mektup bıraktığını gizlemiyordu. Ayrıca konuşma metnini bizzat kendisinin kaleme aldığını ve yüksek kuruldan geçirme gereğini duymadığını da açıkladı. Konuşması sonrasında Anayasa Mahkemesi içinden ne yönde tepki geldiği sorumuza ise şu yanıtı verdi: "Anayasa Mahkemesi üyesi arkadaşlarımın büyük bölümü ile burada çalışan arkadaşlarım odama gelip kutladılar. 'Bu sözleri iyi ki söyledin' dediler." Anayasa Mahkemesi'nden, iki ay sonra yapılacak seçimden ne sonuç çıkacağını bugünden kestirmek olası değil. Ancak şurası bir gerçek ki, Bumin'in dünkü konuşması sonrasında türbanın üniversiteler ve kamusal alanda serbest kalması olasılığı daha da düştü.
|