Tek dayanağımız özelleştirme, şirket satışları ve turizm mi?
Bir süreden beri ister olumlu ister olumsuz olsun iç gelişmelerin piyasalara etkisi yok gibi. Asıl etki dışarıdan geliyor. Zaten 17 Aralık sonrası piyasalarda yaşanan düğün bayram dönemini sona erdiren, olumlu trendi kıran etki de dışarıdan geldi. ABD'nin faiz artırımını hızlandırabileceği korkusuyla dünyadaki hava ile Türkiye piyasalarının havası 9 Mart'tan itibaren döndü. Bu atmosfer de 1.5 aydır devam ediyor. Geçen haftanın ikinci yarısında dünya piyasalarıyla Türkiye piyasası da toparlandı. Bu toparlanmanın sürüp sürmeyeceği elbette dünya piyasalarının durumuna bağlı. Ama dünya piyasalarında olumlu trendin devamına güven duyulamayacağı gibi, tahmin edilmesi de çok zor. Çünkü piyasalar son zamanlarda çok oynak, kararsız, yönsüz ve tedirgin. * Dünya ile hop oturup hop kalkma dönemi- Türkiye piyasaları dışarıyla tam bir paralel seyir içinde. Olan biten pek çok şey dünya piyasalarıyla ilgili. * ABD Merkez Bankası'nın (FED) faizi ne yapacağı, ne kadar artıracağı, artırırken açıklamanın dozu dünya piyasalarını olduğu kadar Türkiye'yi de etkiliyor. Tabi faiz kararına baz teşkil eden ekonomik datalardan enflasyon ve işsizlik verileri gibi endikatörlerin açıklanması sırasında piyasaların türbülansı artıyor. * Doların değerinde meydana gelen değişmeler benzer sonuçlara yol açıyor. Doların değerindeki hızlı değişimler FED'in tutumunu etkiliyor. Dolar da son zamanlarda bir aşağı bir yukarı sarkıyor. 1.36 ile 1.27 euro gibi geniş bant içinde dalgalanıyor. * Dünya petrol fiyatı 40 dolarlık düzeyinden bir anda 58.5 dolara yükseldi ve ardından yaz mevsimine girilmesinin etkisiyle yeniden 50 doların altına indi. Son veriler doların kendini yeniden 50 doların üzerine attığını gösteriyor. Dolardaki yüksek fiyatların yanında yüksek oynaklığın da artması, mali piyasaları tedirgin ediyor ve oynaklaştırıyor. * Zaten bu gelişmeler çerçevesinde oynaklaşan dünya piyasalarının durumu Türkiye piyasalarının temel belirleyicisi durumuna geldi. Özellikle şubat sonundan bu yana iç piyasaların güne başlarken temel yönlendicisi dış piyasaların nasıl kapandığı oluyor. Piyasaların performansı, tamamen dışarıda olan bitene bağlı hareket ediyor. * Dışarısı ise çok değişken ve sürpriz gelişmelere açık. Veriler bir olumlu, bir olumsuz geliyor. Durum tam olarak karışık. Tedirginlik içinde kimse ne yapacağını bilmiyor. * Böyle bir dış ortamda, devlet iç borçlanma senetlerinin yüzde 10'u, hisse senetlerinin yüzde 60'ı yabancılara ait olunca, dünyadaki oynaklıklar ve yabancıların kararları bire bir Türkiye mali piyasalarına yansıyor. Türkiye'nin kendi iç gündemi yanında dünya etkileri sonucu, mali piyasalar zor bir dönemden geçiyor. * İthalat 100 milyar dolar- Yine böyle bir ortamda Türkiye dış ticareti rekor düzeyde açık veriyor. Geçen hafta Gümrük Müsteşarlığı mart ayı geçici ithalat ve ihracat rakamlarını açıkladı. Kesin veriler bu hafta cuma günü DİE tarafından duyurulacak. İthalat 10.385 milyon dolarla tüm zamanların aylık rekorunu kırmaya aday. Bu rekorla son bir yıllık ithalat toplamı 102.153 milyon dolara çıkacak. Bu bir yıllık bazda ulaşılacak en yüksek ithalat rakamı olacak. İhracat da mart ayında 6.572 milyon dolarla tarihi rekor düzeyine çıkacak. Son bir yıllık ihracat 66.514 milyon dolarla tüm zamanların rekorunu kıracak. Fakat bu durum, son bir yıllık dış ticaret açığının 35.639 milyon dolarla en büyük değerine ulaşmasını engelleyemeyecek. * Turizm ve şirket satışı- Dış ticaret açığının rekor düzeye çıkmasına karşılık turizm gelirleri geçen yıla göre yüzde 18 daha arttı. Bu olumlu gelişme. Cari açık yönünden bu yılı rahat geçirebilmemiz için turizm gelirlerinin gelecek aylarda da artışını sürdürmesi gerekli. Ama daha da önemlisi ise gerek özelleştirme çerçevesinde gerekse bankaların öncülüğünde özel sektör şirketlerinin yabancılara satışının gündeme gelmesi. Bu yolla yurda girecek sermaye miktarının 5-10 milyar dolar gibi rakamlara çıkması, cari açığın kalıcı sermaye girişi ile finanse edilmesi sonucunu doğuracak. Bu hafta IMF Başkanı ile uluslararası şirketlerin tepe yöneticilerinin katılacağı Yatırımcı Danışma Konseyi'nin toplanacak olması, bu konuyu bir kez daha gündeme getirebilir. Artık hafta geçmiyor ki borsada bir iki şirketin yabancılara satıldığı haberi gelmesin. Bu zor dönemde borsayı canlı tutan da, dış açık karşısında mali piyasalarda endişe duyulmasını önleyen de, sanırım bu gelişme. * Sonuç- "Dünyanın ucu uzundur" Türk Atasözü
|