kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Beni mutsuz edecek bir şey yaşamıyorum
Ağır bir bomba yedim
86'da yılın siyasetçisi seçilmişti
Şımartılma olayı güzel
Aydın'dan özür diledim
Yarın:

Reflü sandım kanser çıktı

Politikanın ünlü ismi Aydın Güven Gürkan, mide kanseriyle mücadelesini ilk kez SABAH'a anlattı: Siyaset stresinin de bunda çok büyük payı oldu.

İki yıl önce ağustos ayında ortaya çıktı. Yutkunma, yutma güçlüğü çekmeye başladım. Baktırdık, yemek borusunun geçtiği yerde mide kanseri oluşmuş. Uzun süredir reflü vardı ama kendini belli eden türde değildi.

ZOR BİR AMELİYATTI KEMOTERAPİ SÜRÜYOR
Çok ağır ameliyat ve sonrasında çok ağır tedavi gerektiği için doktorlar Amerika'ya gitmemde ısrar etti. Ama Serap'la düşündük, sevdiğimiz ortamda kalmayı uygun gördük. Zor bir ameliyat oldu, kemoterapiyi sürdürüyoruz.

30 YIL ÖNCE BAĞIRSAK TÜMÖRÜ VARDI
Bu hastalığa genetik bir yakınlığım var. 30 yıl önce bağırsak tümörü geçirmiştim. Siyasette yaşadığım stresin, yorgunlukların, doyumsuzlukların, öfkelerin de çok payı vardır hastalığımda.


Beni mutsuz edecek bir şey yaşamıyorum

Her şey yutma, yutkunma güçlüğü çekmesiyle başlamış. Reflü yüzünden sanmış önce... 'Mide kanseri' teşhisi konulduğunda şaşırmış. Yurtdışına gitmesi önerilmiş Eski SHP Genel Başkanı, eski Çalışma Bakanı Gürkan reddetmiş: İnsanın sevdiği bir ortamda bulunması hastalığı aşmasında yarar sağlar. Hem şımartılma ortamı mutluluk veriyor.

Onunla farklı şeyler konuşmaya gidiyor olabilirdim. Siyaset konuşabilirdik, gündemdeki onlarca konudan bahsedebilirdik. Ona CHP'nin neden kan kaybettiğini, Baykal ve Sarıgül arasındaki kavgayı, hatta tekrar tekrar aktif siyaseti neden bıraktığını sorabilirdim. 'Sıkı bir sosyal demokrat' bulmuşken, tırmanışa geçen milliyetçilikle ilgili düşüncelerini anlattırabilirdim. Ama öyle olmadı. İstanbul Kanlıca'da konuk olduğum bu evde gündem çok başkaydı! Yıllarca televizyon ve gazetelerde güçlü, inatçı, tuttuğunu koparan haliyle izlediğim; çok sevildiğini bildiğim bir politikacıyla; Aydın Güven Gürkan'la iki senedir savaştığı hastalığını konuştuk... Benim için hiç kolay olmadı. Onu üzmekten, belki ara sıra bile olsa unuttuğu hastalığını hatırlatıyor olmaktan korktum. 'Onu yoruyor muyum?' diye düşündüm. Kafamdaki yüzlerce sorudan çoğunu soramadım bile. Oysa iki senedir savaş verdiği hastalığıyla ilgili ilk kez konuşuyordu. O, hastalığını nasıl olgunlukla karşıladığını anlatırken, soğukkanlı bir biçimde aklına ölümün de geldiğinden bahsederken, benim kafamdan bambaşka düşünceler geçiyordu:
Acaba benim başıma gelse nasıl davranırdım? İsyan etmez miydim, bu kadar güçlü durabilir miydim? Aydın Bey'in eşi, ünlü sanatçı Serap Aksoy'la birlikte bu röportajı daha önce yapmayı kararlaştırmıştık aslında. Ama Aydın Bey'in kemoterapiden sonra kendini iyi hissettiği bir zamanı bekledik. Dev köpekleri Oğul'la birlikte beni karşılayıp elimi sıktığında "Ne kadar güçlü bir lobin varmış, kıramadım seni" deyiverdi yüzünde kocaman bir gülümsemeyle. Ama o an benim aklımdan sadece, ne kadar zayıflamış olduğu geçti. Hatta kendisine soramadım, sonra Serap Hanım'dan öğrendim; 103 kiloyken 63 kiloya düşmüş. İşte bir politikacının kanserle savaşının hikâyesi... Ben biliyorum ve hissediyorum ki Gürkan, siyasette güçlü durduğu kadar güçlü duracak bu hastalık karşısında ve siyasetteki inadı kadar inat edecek...

ACI ÇEKMEDİM

* En baştan başlayalım mı? Nasıl öğrendiniz kanser olduğunuzu? İki yıl önce ağustos ayında başladı. Yutkunma, yutma güçlüğü çekmeye başladım. Merak ettik baktırdık, anlaşıldı ki yemek borusunun geçtiği yerde mide tümörü oluşmuş.

* Reflüden filan mı şüphelenip baktırdınız? Çok uzun süredir reflü vardı ama çok kendini belli eden, telaş veren bir reflü değildi. Zaten en tehlikeli olanı da oymuş. Çok ilginç bu hastalığın öyküsü... Genelde mide asidi midede bulunuyor ama reflüde asit dışarı, yemek borusuna kaçıyor. O sırada yemek borusu kendini mide hücrelerineçevirmeye çalışıyor o asitle baş edebilmek için. Dolayısıyla büyük bir deformasyon yaşıyor. Bu öykü de böyle başladı. Çok ağır bir ameliyat, çok ağır bir tedavi gerektirdiği için bana mutlaka yurtdışına gitmem gerektiği söylendi. Ama Serap'la birlikte düşündük ki, bu bir süreç; öyle üç günlük, beş günlük bir olay değil... Dolayısıyla insanın sevdiği, iyi iletişim içinde olduğu bir ortamda bulunması, hastalığın aşılmasında da yarar sağlar.

* Ve gitmediniz mi? Doktorların ısrarına rağmen gitmedik! Mide ameliyatımı, kendisini büyük bir minnetle anıyorum, Bayındır'da Prof. Zafer Ferahköşe yaptı. Zor bir ameliyattı. Sonra kemoterapiyi Hacettepe'de Dr. Şuayib Yalçın yaptı. Şimdi Acıbadem Hastanesi'nde Kerim Kaban'la kemoterapiyi sürdürüyoruz.

* Çok acı çektiniz mi bu süreçte? Özellikle söylemek isterim ki hiç acı çektirmediler, yaşam kalitemden hiç kayba uğramadım. Olağanüstü bir mesleki beceri ve insani sıcaklık gösterdiler her üç hastanede de. Çok övünç duydum. Sonradan, çok başarısız bir Amerika öyküsü duyunca da ne kadar doğru karar verdiğimizi anladık. Tabii bu organ kanserlerinde kemoterapinin şansı bireyden bireye çok değişiyor. İyi sonuç almak için gayret gösteriyoruz.

* Ailede mide kanseri olan var mıydı? Evet, benim genetik yatkınlığım var. 30 yıl önce de bir bağırsak tümörü olayı geçirmiştim. Ayrıca babam, babamın annesi sindirim organı tümörleriyle boğuştular. Ama reflünün düzenli kontrol edilmesi gerektiğini, sinsice tümöre dönüşebileceğini bilmiyordum.

TEK YOL GAYRET ETMEK

* 'Mide kanserisiniz' dedikleri zaman ne hissettiniz? 'Niye ben' diyor mu insan?
Yo, hayır...

* Peki mide kanserinin tedavi edilmesinde başarı oranı nedir filan diye araştırmalara girdiniz mi hiç? Riskli olduğunu baştan beri biliyordum. Zaten doktorlar da uygun dille anlatıyorlardı. Onlara güvenmek, iyileşmek için gayret etmek dışında yapacak birşey yok. İnsan bu gibi durumlarda doğal olarak sonuçları da düşünüyor tabii...

* Hangi sonuçları? Yani ölümü...

* Hiç düşündünüz mü? Tabii ki.. Ölüm duygusu, bu tehlikeyle yaşayan insan için çok ürkütücü bir düşünce değil! İnsanlarda o kadar yüksek bir sorumluluk duygusu var ki, öncelikle geride bırakacaklarının bundan ötürü acı çekmeleri insanı tedirgin ediyor. Hastalığımın sonucu ne olursa olsun, bu süreç içinde kendimi hep mutlu hissettim, hastalığın sonucu ne olursa olsun hâlâ da mutluyum..

ŞİRİN SEVER


1 2 3 4 5
 
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 Bush bu yıl da soykırım demedi
 Türkiye'den Belçika'ya nota
 Onlar son şövalyelerdi
 Askerler Atina'ya gidecek
 Kılıç'tan Öcalan önerisi
 Erivan'ın delisi Belge'yi ıslattı
 Royal Motors davası açıldı
 1 Mayıs için kışkırtıcı alarmı
 Yüce Divan kürsüsüne AB ayarı
 Erdoğan'ın gölgesi nerede?
 Erdoğan'ın helikopteri bir hayat kurtardı
 AKP'den Livaneli'ye 'şeflik' teklifi geldi
ERDAL ŞAFAK
Önümüzde 10 yıl var
Aylardır "geliyorum"...
ÖMER LÜTFİ METE
Doğu ile Batı arasında
Hükümetin iyimserliğine rağmen...
UMUR TALU
Biat ve tabiat
Biraz geç tartışılan... Bu kez de en çok...
ERGUN BABAHAN
Yasa ve yargı
Türkiye henüz demokratikleşme sürecini...
MEHMET ALTAN
Özgüven sorunu...
Alev almış bir gaz tüpünü...
Laikliğin garantisiyim
Irak Cumhurbaşkanı Talabani, Bağdat'taki ofisinde ilk kez bir Türk...
Bush 'Soykırım' demedi
ABD Başkanı Bush, göreve geldiğinden bu yana yaptığı 24 Nisan...
Alex'in Başkenti
Alex'in Başkenti
Lider Fenerbahçe, Ankaraspor'u Brezilyalı yıldızının golüyle geçerken...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu