|
|
Alpogan: Soykırım kanıtı yok
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri Yiğit Alpogan, Osmanlı Devleti'nin 1915 yılında Ermeniler'e soykırım yaptığına dair hiçbir kanıt ve belgenin bugüne kadar ortaya konulmadığını bildirdi..
Alpogan, TED Ankara Koleji'nin İncek Yerleşkesi'nde düzenlenen söyleşi günlerinde, öğrencilerin sorularını yanıtladı.
Yunanistan ile Türkiye arasındaki sorunlara ilişkin bir soru üzerine Alpogan, iki ülke ilişkilerinde 1999 yılından itibaren çok şeylerin değiştiğini, diyalog sürecinin devam ettiğini söyledi. İyi ilişkilere rağmen her şeye ''güllük gülistanlık'' diyemeyeceklerini ifade eden Alpogan, ''Ege'de Yunanistan ile sorun mu var, sorunlar mı var, onun üzerinde anlaşamıyoruz'' dedi.
Alpogan, sorunların arasında ''karasuları, kıta sahanlığı, hava sahası'' gibi konuların yer aldığını belirterek, 1999'dan bu yana iyi giden dostluğa rağmen bu sorunların da yaşandığına işaret etti. Alpogan, geçmişten farklı olarak, bugün bu konuların konuşulduğunu ifade etti.
SOYKIRIM İDDİALARI
Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine de Alpogan, iddiaları, ''Türkiye'yi karalamak için uydurulmuş mesnetsiz iddialar'' olarak niteledi. ''Soykırım yapıldığı iddia ediliyorsa, bunu ispatlamanın karşı tarafa düşeceğini'' kaydeden Alpogan, 1915'te Osmanlı Devleti'nin Ermeniler'e soykırım yaptığına yönelik hiçbir kanıt ve belgenin bugüne kadar ortaya konulmadığını bildirdi.
Bazı parlamentoların, kendilerini tarihçi yerine koyup Osmanlı Devleti'nin soykırım yaptığına yönelik kararlar aldığını anımsatan Alpogan, buna örnek olarak Polonya Parlamentosu'nun aldığı kararı gösterdi.
Alpogan, bir öğrencinin Kıbrıs sorununun nasıl çözüleceğine yönelik sorusunu yanıtlarken de sorunun çözümü için Türkiye'nin yapacağı herhangi bir şey kalmadığını söyledi. Annan Planı'nın KKTC'nin destek vermesine rağmen referandumda kabul edilmediğini hatırlatan Alpogan, sorunun çözümünün sadece Türkiye ile olmayacağını, karşı tarafın da masaya çağrılması gerektiğini kaydetti. ''Tango yapmak için 2 kişi gerekir'' diyen Alpogan, Türk tarafının pistte tek başına tango yapmak zorunda bırakıldığını söyledi.
KUZEY IRAK
Kuzey Irak ile ilgili görüşlerinin sorulması üzerine Alpogan, Türkiye'nin, bütün, egemen ve bağımsızlığına sahip Irak istediğini, uluslararası camianın da aynı görüşte olduğunu kaydetti. Alpogan, Irak'ın toprak bütünlüğünün, içeride bir ve beraber Iraklılar ile kalması ve ülkenin dünyada yerini almasının, en büyük temennileri olduğunu ifade etti.
Irak'ta 30 Ocak'ta yapılan seçimlerin ardından yaşanan süreç hakkında bilgi veren Alpogan, Irak anayasasının 15 Ağustos'a kadar yetişip yetişmeyeceği konusunda kuşkular bulunduğunu, bunun zamanla ortaya çıkacağını belirtti.
Yiğit Alpogan, bir öğrencinin, Türkiye ile Yunanistan arasında sorunların devam ettiğini belirterek, bu sorunlar için çözüm düşünülüp düşünülmediğini sorması üzerine, iki ülke ilişkilerinde 1999 yılından itibaren çok şeylerin değiştiğini söyledi. Alpogan, daha önce iki ülkenin görüşüp, konuşmazken, bugün diyalog sürecine girildiğine dikkati çekti.
Alpogan, 1999'dan bugüne kadar Yunanistan ile 25 belgenin imzalandığını, ekonomi, ticaret turizm, bilimsel ve teknolojik alanlarda işbirliğine gidildiğini kaydetti. İki ülke ticaretinin artış gösterdiğine işaret eden Alpogan, 2004 yılı itibariyle ortak ticaretin 2 milyar doları aştığını, bu rakamın 1999 yılından önce 250 milyon dolar düzeyinde olduğunu belirtti.
''HER ŞEY GÜLLÜK GÜLİSTANLIK DEĞİL''
Alpogan, geçen yıl yaklaşık 900 bin Türk ve Yunanlı'nın birbirlerinin ülkelerine gittiğini anlatarak, ''Yatırımlar artıyor. Türkiye'de 76 Yunan firması çalışıyor. Güven var ki, ilişkiler iyiye gidiyor inancı var ki paralar yatırılıyor, iş kuruluyor. Tabii Türkler de aynı şekilde...'' diye konuştu.
''6 yıldır işleyen, başarılı bir süreç var ama her şey tabii göreceli'' diyen Alpogan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu böyle devam ediyor diye 'aramızdaki bütün sorunlar bitti. Her şey güllük gülistanlık' diyecek durumda da değiliz. Sorunlar devam ediyor. Yunanistan ile Ege'de sorun mu var, sorunlar mı var? Onun üzerinde anlaşamıyoruz. Birinci sorun burada başlıyor. Yunanistan tek sorun olarak kıta sahanlığını görüyor.'' Ege'nin ne Türk ne Yunan denizi olduğunu vurgulayan Alpogan, Türkiye'nin, 1964'ten beri kara sularının 6 milde kalmasını istediğini ifade etti.
''ADALARIN VERİLİŞ NEDENİNE AYKIRI''
Alpogan, dünyadaki 191 devletten 190'ının ''karasuları ne kadarsa, hava sahası da bu kadardır'' görüşündeyken, sadece Yunanistan'ın ''kara suyu genişliğim 6 mil, hava saham 11 mil'' dediğini vurguladı.
Ege adalarının da Yunanistan ile Türkiye arasında sorun oluşturduğuna işaret eden Alpogan, adaların, Yunanistan'a, Türkiye'nin güvenliğine tehdit oluşturmamak kaydıyla verildiğini, ancak adalar üzerinde Yunan askerleri, havaalanları, jet uçakları, silah ve askeri gemilerin bulunduğunu kaydetti. Alpogan, bunun, adaların veriliş nedeni ve gerekçesine aykırı bir durum olduğunu dile getirerek,
Türkiye'nin, sadece anlaşma hükümlerine dönmek istediğini belirtti. Yiğit Alpogan, Türk ve Yunan hükümetlerinin, karşılıklı görüşmelerin sürmesi ve çözüm bulunması konusunda mutabık olduğunu bildirerek, ''Er veya geç, yeter ki görüşme mekanizmasını bulunduralım elimizde, çözümü bulacağız. Bu süreç devam ediyor. Acele mi etmeliyiz, yoksa '6 aya kadar çözüm bulduk, bulduk...' Hayır, bunlara gerek yok. Bazı şeyler zaman alabilir. En önemli şey, bu konuda ikili diyalogtur. Bu konuda da diyalog sürmektedir'' diye konuştu.
''İTİRAZ ETTİĞİMİZ BİR GÖRÜŞTÜR''
Bir öğrencinin, ''Hükümetin, batı dünyasına sürekli ılımlı İslam ülkesi olduğumuz yönünde verdiği görüntü MGK'da nasıl karşılanıyor?'' sorusuna Alpogan, ''Tartışılamayacak kadar açık bir konudur. Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti'nin, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olduğunu söyler. Türkiye Cumhuriyeti bu niteliklere haiz bir devlettir. Yabancıların, bizim, ılımlı İslam ülkesi olduğumuz, başka İslam ülkelerine örnek olacağımız mesajları, bizim tarafımızdan kabul edilmeyen, her duyduğumuzda itiraz ettiğimiz bir görüştür'' karşılığını verdi. Alpogan, Cumhuriyet'in temel ilkelerinde hiçbir tereddüdün bulunmadığını, ılımlı İslam gibi güncellik kazandığı görünen akımlar nedeniyle, bazı yakıştırmalar yapıldığını belirtti. Alpogan, Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal rejiminin belli olduğunu ve laiklik ilkesinin öneminin ortada bulunduğunu vurguladı.
''İSPATI YOKTUR''
Sözde Ermeni soykırım iddialarının anımsatılması üzerine Alpogan, iddiaların gayri ciddi, Türkiye'yi karalamak için uydurulmuş, mesnetsiz iddialar olduğunun ortada olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Soykırım yaptınız deniliyor. İspat mükellefiyeti karşıya düşer, hukuk kuralıdır. Bunun ispatı yoktur. 1915'te Osmanlı Devleti yetkilileri tarafından soykırım yapıldığının hiçbir kanıtı, hiçbir belgesi, bütün arşivler açılmasına rağmen, bugüne kadar ortaya konmuş değildir. Talat Paşa'nın, 'bu Ermeniler'i kesin' şeklinde telgraf çektiği söylendi. Böyle birtakım belgeler dolaştı, çok kısa sürede sahte olduğu ispat edildi. Osmanlı Devleti tarihi boyunca, kayıt konusunda son derece dikkatli olmuştur. Sahtecilik yapılır ama bununla fazla bir yere gitmek mümkün değildir.'' Hitler'in İkinci Dünya Savaşı'nda Yahudiler'e yaptığının soykırım olduğunu ifade eden Alpogan, ''Osmanlı, her cephede savaşta. Siz bundan medet umacaksınız. Doğuda sizinle çarpışan Rus ordularını desteklemek için, bir grubun onlarla işbirliği yapacak, Türk köylerini yakacak. O devlet, 'bir dakika, burada birtakım tuhaf şeyler oluyor. Hele sizi şöyle alalım' diyecek, daha güneylere çekmeye çalışacak. 90 sene sonra, 'soykırım yaptınız' ithamı olacak'' diye konuştu.
''KENDİLERİNİ TARİHÇİ YERİNE KOYAN PARLAMENTOLAR''
Alpogan, Katolik, Protestan ve İstanbul Ermenileri'nin kılına dokunulmadığını, Osmanlı Devleti bünyesinde Ermeni memur, doktor, mühendislerin görevlerini sürdürdüğünü, Osmanlı bakanlar kurulunda Ermeni kökenli Osmanlı vatandaşlarının yer aldığını anımsattı. Parlamentoların görevinin yasama olduğunu ancak bazı parlamentoların kendilerini tarihçi yerine koyup, Osmanlı Devleti'nin soykırım yaptığına yönelik kararlar alabildiğini ifade eden Alpogan, buna son olarak Polonya parlamentosunun aldığı kararı örnek gösterdi. Alpogan, bu parlamentoların, gelecek nesillerince utançla hatırlanacağını kaydetti.
''TEK BAŞINA TANGO YAPMAK...''
Alpogan, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin bir öğrencinin sorusunu yanıtlarken, Kıbrıs sorununun çözümü için Türkiye'nin yapacağı herhangi bir şeyin kalmadığını belirtti. Annan Planı'nı, Türkiye, KKTC, AB, BM'nin destek vermesine rağmen, Kuzey Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından kabul edilmediğini anımsatan Alpogan, şunları kaydetti: ''Hala sorun var. Karşı taraf, 'ben o planın şu noktalarından rahatsız olmuştum, gelin değiştirelim, şuna ne dersiniz' şeklinde önerilerle bize gelecek. Ne dediğini açıkça belirtecek. Papadopulos ne zaman ağzını açsa, 'çözüm istemem' diyor. Çünkü AB üyesi oldular. Çözüm için en ufak bir motivasyon, fikir, istek kalmadı. 'Haydi gelin çözelim'i saygıyla karşılarız. Türkiye ile bu işi yapmak yetmiyor. Karşı tarafın da müzakere masasına getirilmesi, tekrar bir görüşme sürecinin başlaması lazım. Tango yapmak için iki kişi gerekli. KKTC'nin sorunu, pistte tek başına tango yapmak zorunda bırakılmasıdır.''
Alpogan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın yeniden yargılanmasına yönelik karar alması halinde Türkiye'nin tavrını soran bir öğrenciye, konunun bütün boyutlarıyla, MGK Genel Sekreterliği dahil olmak üzere değerlendirildiği karşılığını verdi.
Henüz böyle bir kararın alınmadığını, alternatifler üzerinde çalıştıklarını ifade eden Alpogan, Türkiye'nin, uluslararası yükümlülükleri ve ulusal hukuk açısından değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
|