|
|
|
|
|
|
Reflü hastalarında kanser riski var
Prof. Dr. Mehmet Ali Yerdel, çağın sağlık sorunlarından reflüyü anlattı.
* Reflü tedavi edilmezse gırtlak ve yutma borusunda kansere yol açabilir. * Kahve, çikolata, sigara, domates ve alkol reflüyü tetikler. * Göğüs kafesiniz yanıyor, ağzınıza ekşi su geliyorsa dikkat.
İhmal edilirse kansere yol açar
Reflüye dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok sık rastlanıyor. Kelime anlamı "geri kaçmak" olan reflü, mide asidinin yemek borusuna geri gitmesiyle oluşuyor. Her yaşta karşımıza çıkabilecek hastalığı, Prof. Dr. Mehmet Ali Yerdel anlattı.
Göğüs kafesinizde yanma hissediyor, sürekli ağzınıza ekşi su gelmesinden mi yakınıyorsunuz? Ya da uzun süredir ses kısıklığı ve boğaz problemlerinden mi şikayetçisiniz? Dikkat edin çünkü bunlar son yıllarda adını sıkça duymaya başladığımız "Reflü" hastalığının belirtileri... Erken teşhiste tedavisi hiç de zor olmayan ama önlem alınmadığı takdirde uzun vadede kansere bile yol açabilen reflü hastalığına ilişkin tüm merak edilenleri Prof. Dr. Mehmet Ali Yerdel'e sorduk. Reflü tedavisi ve cerrahisi üzerine A.B.D YALE Üniversitesi'nde ihtisas yapan genel cerrah Yerdel, hastalıkla ilgili yaş ve cinsiyet ayrımı yapmaksızın herkesi uyarıyor.
* Reflü hastası olduğumuzu nasıl anlarız? Kişinin yediklerinin istemeden ağza doğru geri gelmesi ve buna bağlı olarak göğüs kemiğinin arkasında yanma hissetmesi en tipik şikayettir. Amerikalıların "heart burn" olarak adlandırdığı bu durumu bazı hastalar ağza acı su gelmesi olarak nitelendiriyor. Bu bazen yanma şeklinde olmayabiliyor ve ağrı olarak da algılanıyor. Bu tip bir ağrı, ileri yaştaki birinde kalp hastalıklarıyla bile karıştırılabiliyor. Reflü hastalığı birçok kişide ise sık tekrarlayan ses kısıklıkları ve boğaz problemleriyle de kendini gösteriyor.
ASTIMLA KARIŞTIRMAYIN * Reflü ile ses kısıklığının ne ilgisi var ? Çünkü ileri derecede asit özelliği taşıyan mide içeriğinin çok az miktarının bile ağıza ve genize gelmesi, ses tellerinde ve etrafındaki dokularda tahribat oluşturuyor. Bu uzun vadede gırtlak kanserine bile yol açabiliyor.
* Kimi reflü hastalarında astım şikayetleri de görüldüğü doğru mu? Özellikle erişkin yaşta ortaya çıkan astım hastalığının çoğu kez altında yatan neden reflüdür. Çünkü reflüsü olan bir kişi, gece yattığında farkında olmaksızın ağzına ve oradan da akciğerine gelen "asit" burada hasar yapıyor. Hava yollarına sürekli kaçmakta olan çok az miktarda asit, hava yollarında spazmlara yol açarak aynen klasik astım bulgularına yol açabiliyor. Tecrübesiz kimi hekimler boşu boşuna yıllarca anti-alerjik tedavilerle astım tedavisi yapıyor bu hastalara.
* Reflü uzun vadede çok ciddi bir hasara yol açar mı yoksa bu hastalıkla yaşanabilir mi? Bu önemli bir soru çünkü gerçekten çok ciddi problemlere yol açar. Yutma borusundaki sürekli tahriş sonucunda burada hareketlilik azalıyor ve yutma güçlüğü ile sonuçlanabiliyor. Daha ileri olgularda ise yutma borusu kısalıyor, alt ucunda darlık gelişiyor ve kişi katı gıdaları yutamaz hale geliyor. En korktuğumuz komplikasyon ise, bu sürekli tahriş altında kalan yutma borusu alt ucunda kanser gelişimi. Bu artık çok iyi bilinen bir risk ve sürekli reflü çok uzun dönemde kanser riskini hatırı sayılır oranda yükseltiyor. Burada halk arasında ciddi bir korku yaratmak da istemem. Söz konusu risk sigara kullanımının akciğer kanseri riskini artırması gibi bir durum. Yani her sigara içen kişide akciğer kanseri olmadığı gibi, her reflüsü bulunan da kanser olacaktır diye birşey yok. Ancak uzun süreli reflüsü bulunan bir hastada yutma borusu alt ucunda "Barrett" diye adlandırılan bir yara gelişmiş ise, işte bu durum kanser habercisi...
BAŞINIZIN ALTINA TAKOZ KOYUN * Bu Barret'in tedavisi mümkün değil mi? Barret tanısı sadece endoskop yardımı ile alınan biyopsilerle konur ve kesin tanı, yutma borusu alt ucundan alınan minicik parçaların bir patalog tarafından mikroskop altında incelenmesini gerektirir. Erken Barretli'de yapılacak iş basit bir antireflü ameliyatı iken gecikmiş Barretli'de ise çok ciddi adeta kanser benzeri ameliyatlar gerekebilir.
* Kimler daha çok reflü hastalığına yakalanma riski taşıyor? Ufacık bebeklerden tutun da yaşlılar da bile gözlenebilen bir durum. Ancak en sık 30-40 yaş grubunda ortaya çıkıyor. Kuşkusuz şişmanlık ve karın içi basıncını artıran nedenler risk faktörü olarak sayılabilir ama ön koşul değil.
* Tedavisi için neler yapılmalı peki? Reflü tanısı yeni konmuş hastalarda, bazı önerilerde bulunmak ve ilaç vermek yeterli.
* Buna göre reflü hastası nelerden uzak durmalı? Reflü hastasındaki belirtilerin asıl nedeni yutma borusu alt ucunun tahrişi olduğu için bu tahrişi arttırabilecek limonlu, asitli yiyeceklerden; kahveden ve domatesli gıdalardan da kaçınmalı hasta. Çikolata, sarımsak, soğan, nane ve yağlı yiyeceklerin de reflü sıkıntılarını arttırabildiğini biliyoruz. Alkol alımının da kısıtlandırılması gerekiyor. Öğünlerde mideyi tıka basa doldurmamalı ve akşam son öğünde fazla yemek yememeli. Yemeğin ardından hastanın hemen yatmamasını, dar kemerler takıp dar pantolonlar giymemesini de tembih ediyoruz. Ayrıca sigara içmenin de ağız kuruluğu yaparak reflü belirtilerini arttırabileceğini vurgulayalım. Tabii kiloluysanız kilo vermek de birinci şart.
* En çok şikayetler özellikle gece yatarken ortaya çıkıyor. Bunun için ne öneriyorsunuz? Yatağın baş kısmını kısmen yukarı kaldırmak rahatlamanıza yardımcı olur. Örneğin yatağın altına bir takoz koyarak, başınızı uyurken yukarıda olmasını sağlayabilirsiniz.
* İlaç tedavisi bu hastalığın tamamen ortadan kalkması için yeterli mi? İlk etapta ilaç tedavisiyle reflü belirtileri ortadan kaldırmayı amaçlarız. Ama nüksederse ya da ilaçlar olmadan hastalık kontrol altına alınamıyorsa, en iyi tedavi seçeneği cerrahi.
* Cerrahi müdahale hangi hastalar için kaçınılmaz? Birincisi; ciddi 8-12 haftalık ilaç tedavisi sonrası hala şikayetleri olan ya da şikayetleri nüks eden hastalar. İkicisi; yaşı genç olup süreki ilaç kullanmak istemeyen ve sosyal hayat önlemleri ve diyet uygulamalarından bunalmış hastalar. Üçüncüsü ise erken dönem Barretli hastalar.
AMELİYATLA YEPYENİ BİR HAYAT * Ne gibi riskleri var ameliyatın? Kuşkusuz en yanlış cevap hiçbir riski yok demek olur. Her şeyden önce genel anestezi altında yapılan bir ameliyattan bahsediyoruz. Dolayısyla 70'li yaşlarında, kalp hastası ya da ciddi şekeri olan bir reflü hastasında her türlü cerrahi girişim riskli olacağından ameliyat önermiyoruz tabii ki. Ancak sağlıklı bir erişkinde bu ameliyatın riski bir safra kesesi ameliyatındakinden farklı değil. Bu da bir İstanbullu'nun trafik kazasından başına birşey gelmesi riski gibi birşey. Sonuç olarak kar zarar oranına baktığımızda ihmal edebileceğimiz bir risk söz konusu.
* Yani korkulacak bir durum yok... Elbette... Ameliyattan sonraki en sık karşılaştığımız problem yutkunma güçlüğü. Bu ortalama hastaların yüzde 10'unda oluyor ancak genellikle 1.5 ay kadar sonra geriliyor ve kayboluyor. Dolayısıyla ameliyat sonrasında ciddi katı gıdalara bir müddet sonra izin veriyoruz. Ancak bu durum da ameliyat öncesi manometri yapmaya başladığımızdan beri giderek az görülüyor.
* Ameliyattan ne kadar süre sonra hastalar tamamen kurtulmuş oluyor şikayetlerinden? Eğer çok ciddi reflü şikayetleri olan biriyse birkaç gün içinde onu yeni bir yaşam bekliyor diyebilirim. Girişimin uygulandığı kişi özellikle gecikmeden ameliyat olmuş, henüz yutma borusu fonksiyonları bozulmamış ve tam bir hokka mekanizması yapabildiğiniz bir şahıs ise ameliyattan sonra dramatik bir fayda görüyor. İlaçlar rafa kalkıyor, dar kemerler takılıyor ve yatağın arkası indirilerek rahatça bir cola içilebiliyor...
İlknur KIZILTOPRAK
|
|
|
|
|
|
|
|
|