|
|
'İdeal ölçü' isteğipsikolojiyi bozuyor
* Her ikisinde de bedensel takıntılar varolduğuna göre, 'anoreksiya' ile 'dismorfofobik bozukluk' arasında ortak veya farklı taraflar var mıdır? Psikiyatrik sınıflandırmada bu iki hastalık farklı başlıklar altındadır; 'dismorfofobi' somatoform, 'anoreksiya' ise yeme bozuklukları grubundadır. Kanımca, her ikisinin de kaynağı içselleştirilmiş beden imajındaki bozukluktur. Bu bozukluk dismorfofobi'de bedenin sınırlı bir bölgesini, anoreksiya'da ise ideal ölçülerle kıyaslanarak bedenin tümünü hedef alır. Dismorfofobi 120 yıl önce Morselli tarafından bir ruhsal hastalık olarak tanımlandığında, insanlar biçimsiz ellerini eldivenle, çarpık bacaklarını uzun etekle gizleyebiliyor, kalın bellerini korseyle daraltabiliyor, fakat yüzlerindeki kusurları maskeleyemiyorlardı. Bu nedenle, takıntılar ağız, burun, kaş, göz, saç, cilt gibi yüze ait bir bölge ile ilgili oluyordu. Anoreksiya'nın ruhsal bir hastalık olarak tanımlandığı yıllarda ise, özellikle 'kadın bedeni' bütünü ile görünüme açılırken, 'ideal beden imajı' da her Batılı kadının kafasında yer almaya başlamıştır.Önümüzdeki yıllarda, farmako-psikoterapiler ve estetik - rekonstrüktif cerrahi imkânları herkes için kolay ulaşılabilir olduğunda, Çarpık veya böyle olduğu zannedilen burunlar, sarkık yanaklar, memeler gibi sınırlı ve bölgesel kusur takıntıları giderek azalacaktır. Fakat normal sınırlar içindeki genetik beden yapısını aklı ile kabulleneceğine sadece açlıkla değiştirmeye kalkışan anoreksiya'lıların sayıları korkarım giderek artacaktır.
|