Zamanda yolculuk macerası...
Dört gündür, doya doya bir kitabın tadını çıkarıyorum. Kitabın adı "Hatıra-i Uhuvvet: Portre Kitaplarının Cazibesi". Bahattin Öztunay'ın çok emek verilmiş çalışmasını ülkemizin büyük enerji kuruluşlarından "AYGAZ" desteklemiş; ortaya muhteşem bir eser çıkmış. 1846'dan 1950'ye portre fotoğrafları incelenmiş, taranmış. Fotoğrafları çekilmiş kişilerle ilgili biyografik bilgiler toplanmış. Kapağıyla, kağıdıyla, baskısıyla, sunum yazılarıyla çok özenilerek hazırlanmış, çok emek verilmiş bir çalışma sunulmuş meraklılarına. Kitap belli ki kısa zamanda koleksiyoncular ve meraklılar için bulunması güç bir eser haline gelecek. Hem tarihimize ışık tutan hem de hayal gücümüzü kışkırtan, meydan okuyan bir şenlik Hatıra-i Uhuvvet. Bugünün diliyle söyleyecek olursak; dostluk, kardeşlik anıları... Kitabın girişinde Bahattin Öztunay çalışmayı şöyle sunuyor: "Bu yayının hedefi, insanın dış görünüşü ile ruh dünyasının tam kesişim noktasında bulunan portre fotoğraflardan çarpıcı örnekler vererek sanatsal ve belgesel açıdan büyük bir öneme sahip olduklarını vurgulamaktır. Yayında kullanılan fotoğrafların önemli bir bölümü sahiplerinin imza ve ithaflarını taşımaktadırlar. Bu türden ilaveler geçmişten günümüze kalan iki boyutlu ve kağıttan kayıtlara canlılık katmakta, onlara adeta sonsuza dek yaşatacak bir ruh kazandırmaktadır. Ankara zindanı avlusundaki Nazım Hikmet, kederli yüz ifadesiyle Tevfik Fikret, tahttan indirilmiş sabık sultan Abdülaziz... Esir düştükten sonra kılıcı iade edilmiş Gazi Osman Paşa, Rus işgalinden İstanbul'u kurtarmaya çalışan nefer kıyafetinde Osman Hamdi Bey, fesiyle poz veren Fausto Zonaro, halifelik makamına seçilmiş Abdülmecit Efendi... Kırmızı pastel kalemle yazılmış göz alıcı ithafıyla Muhsin Ertuğrul, tüm cazibesiyle genç Bedia Muvahhit, fırtınalı ruh dünyasında çırpınan delikanlı Fikret Mualla, alışılagelmiş toplumsal değerlere bir 'hiç' olarak bakan Neyzen Tevfik ve diğer nice örnekler portre fotoğrafın iletişim gücünü tümüyle ortaya koymaktadırlar." Siz şimdi diyorsunuz ki biz bu kitabı nerden edineceğiz? Tabii ki böyle önemli çalışmalara değer veren kitapçılardan; örneğin Beyoğlu'ndaki Simurg Kitabevi size bulup getirebilir bu dostluk ve arkadaşlık anılarını. Hiç elinize aldığınız ya da bir gazetede, bir kitapta gördüğünüz fotoğrafın arkasındaki öyküyü merak ettiğiniz oldu mu? Unutmayalım ki gerçek, fotoğraflarda saklıdır bazen... "Bu adamlar, şimdi bu resim çekilirken neler konuşuyorlar?" dediğiniz oldu mu? "Şimdi soldaki ona diyordur ki, sağdaki ona demiştir ki..." Hani fotoğraflar üstüne fanteziler kurduğunuz oldu mu hiç? Fotoğraf denilen dondurulmuş zaman parçaları neler açıklar ya da saklar? Fotoğraf çekildiği anda tarihe geçersiniz, geçen zamanın bir parçası dondurulmuştur... Kendi kendinize "Aman kımıldamayayım yoksa tarihe flu geçerim..." dediğiniz olur mu? "Fotoğraf" denen sanatın... Tarihi dondurup kutulara tıkan bu sanatın önemi daha da belirgin bir şekilde canlanıyor zihinde bu kitabın sayfaları arasında dolaşırken... Elimize alırız fotoğraf dediğimiz tarih parçalarını, uzun uzun inceleriz. Ölmüş zamanı elimize alınca ölü zaman yeniden canlanır. Fotoğrafa geçince nesneye dönüşmüş olan özne, yeniden kendini bulur; dirilir sanki biz bakınca. Ölmüş zaman bu anla birleşir, dikkatli bakan gözde dünle bugün buluşur. Hatıra-i Uhuvvet: Portre Fotoğrafların Cazibesi... Geçmiş zaman fotoğraflarına, ölüp kalmış anlara, mesut insanlar fotoğrafhanesinde çekilmiş resimlere bugün bakma oyunu. Bugünü anlamak için dünden resimlerde donup kalmış öykücükleri zihnimizde canlandıracağız ki yarını görebilelim... Bu kitap sizleri eşsiz bir maceraya sürükleyecek. Görmek, bakmak, hayal kurmak ve zamanda yolculuk macerası... Eşsiz bir macera... Kitaba emeği geçen herkese teşekkürler...
|