| |
Kitaplardaki tohumlar
Şu sıralar milliyetçi dalgaların yükselmesi, sadece Türkiye'ye özgü bir olay değil. Örneğin Hitler Almanyası'nın kayıtsız şartsız teslim olduğu 9 Mayıs 1945'in 60'ıncı yıldönümü yaklaştıkça, Polonya'da Rusya karşıtı duygular da kabarıyor. Rusya'nın yıldönümü törenleri için Moskova'ya yaptığı davete olumlu yanıt verilmesini isteyenler (azınlıkta) ile reddedilmesi yanlıları (ezici çoğunlukta) arasındaki tartışmalar neredeyse siyasi kriz boyutlarına ulaşmak üzere. Çünkü Polonyalılar'ın çoğu 9 Mayıs'ı sadece Nazi işgalinin sona erdiği gün olarak görmüyorlar; ayrıca Sovyet işgalinin başladığı tarih kabul ediyorlar. Aynı şekilde, yine 60'ıncı yıldönümü kutlamaları nedeniyle Rusya ile Baltık Cumhuriyetleri arasında da dondurucu rüzgarlar esiyor. Bu minik devletlerde, savaşta Nazi orduları safında savaşmış aşırı sağcılar, haftalardır Rusya karşıtı sloganlarla yürüyorlar. Tabii neden aynı; Hitler'den sonra Stalin'in pençesine düşmenin yarattığı kin. Almanya, Avusturya, Danimarka, özellikle Hollanda'da neredeyse ırkçılığa varan milliyetçi söylemleri hiç anlatmayalım.
Çinliler neden kızdı? Ancak asıl kıyamet Çin'de kopuyor. Önceki gün Pekin'de Japonya Büyükelçiliği ve Japon işyerleri taş yağmuruna tutuldu. Dün de Kanton ve Şengen'deki Japon temsilcilikleri ve mağazaları. Çin'de son yılların bu en büyük kitlesel eylemlerinde onbinlerce gösterici, "Kahrolsun Japonya" diye bağırdılar, Japon mallarına boykot çağrısı yaptılar, hükümetten Japonya ile ilişkilerin kesilmesini, hatta Japonya'nın ablukaya alınmasını istediler. Zenginler ile yoksullar arasındaki uçurumun büyümesi nedeniyle "patlama"dan korkan Çin'in komünist yönetimince de toplumsal basıncı boşaltma fırsatı görülüpel altından teşvik edilen bu milliyetçi öfke selinin nedeni: Japonya'da "yeniden" yazılan ve önümüzdeki yıldan itibaren liselerde okutulacak tarih kitabı. Japonya'da "Mazoşist vizyona dayalı tarih kitaplarını değiştirme zamanı geldi" kampanyasının sonucu olan eserde, Japon ordularının 1930'lardaki Çin işgali ve vahşeti neredeyse görmezlikten geliniyor. Dahası 1937'de 300 bin asker ve sivilin öldürüldüğü ve batılı tarihçilerin "Unutulan soykırım" dedikleri "Nankin katliamı"ndan "kaza" diye söz ediliyor. (Kitapta, o dönemde yüzbinlerce Koreli kadının Japon askerlerinin seks kölesi yapılmasının "atlanması", Güney Kore'yi de ayağa kaldırdı.)
Tarih, barışın köprüsü Çin'deki olaylar, uluslar arasında barışın kalıcılığında tarih kitaplarının etkisini ya da gücünü -bir kez daha- göstermesi açısından büyük önem taşıyor. Zaten o hayati önem nedeniyle Avrupa Konseyi, 31 Ekim 2001 tarihinde, "Demokratik Avrupa'nın inşasının tarih kitaplarının yeniden yazımından geçtiği" kararını aldı. Kararda Türkiye'nin de imzası var. Doğrusu bu alanda en cesur ve alkışlanacak adımı Almanya ile Fransa attı. Önümüzdeki yıldan itibaren iki ülkenin liselerinde ortak yazılmış tarih kitabı okutulacak. Türkiye ile Yunanistan ve Bulgaristan arasında da tarih kitaplarının nefret tohumları eken ifadelerden arındırılması için epeydir ortak çalışma yürütülüyor. Bu projenin ilk ürünlerini önümüzdeki öğrenim yılında görmeyi umut ediyoruz. Ve kamuoyundaki hava nedeniyle geri adım atılmamasını diliyoruz. Çünkü; Okulda rüzgar ekilirse, sokakta fırtına biçilir.
|