| |
Tüp geçit
En baştan söyleyeyim. İstanbul Boğazı'na bir tüp geçit kondurmayı tasarlayanlar bana hiç güvenmesin! Bir kere bile binersem, burnuma halka taksınlar! Neden binmezsin derseniz, birincisi ben kapalı yerlerden hoşlanmıyorum. Denizden de korkuyorum. O zaman, hem 1.5 km uzunluğunda kapalı bir tünelde, hem de denizin altında ne işim var benim? Neticede ben binmem olur biter ama halkım için düşünüp yazı yazdığıma göre, konuyu kurcalamaktan da geri durmam. Bu tüp geçit Allah'ın emriymiş gibi ille de yapılacaksa kesinlikle depreme karşı güvenli şekilde yapılmalıdır. Dikkat edin, depreme karşı diyorum her şeyden önce... Madem ki İstanbul bir deprem şehridir, bu şart! İkincisi... Tüp geçidin iç emniyeti, trafiğin seyrüseferi, insanların can güvenlikleri için bütün önlemler çok iyi hesap edilmeli. Yarın bir yangın çıktığında veya bir arıza sebebiyle geçidi duman istila ettiğinde can kaybı olursa, iki elim şehri yönetenlerin yakasında olur, cehenneme kadar kovalarım. Basit bir örnek vereyim. Önceki Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna Yıldız Kışla önüne bir kavşak yaptı, evlere şenlik! Kimbilir kaç milyon doların harcandığı bu kavşakta şimdi, trafik her akşam arapsaçı! Daha önceki basit ışık sisteminde şıkır şıkır akan trafik, bir de üzerine dünya kadar masraf yapılmak suretiyle bozuldu. Bu kafayla bir de tüp geçit yapmaya kalkarsak, seyreyle skandalı. Münafıklık olsun diye söylemiyorum. Önceden hesap etmek, incelemek bizim tarzımıza uymuyor, her zaman istim arkadan gelsin şeklinde çalışıyoruz da ondan yırtınıyorum. Bir de ekoloji mevzuu var: Tüp geçit için üniversitelerden bir araştırma komisyonu oluşturuldu. Komisyon, tüp geçidin, Karadeniz-Marmara-Ege arasındaki balık akınını engelleyip engellemediğini araştırıp, sonuca bağlayacak. Bir kısım zevat, geçidin balık akınını engelleyebileceğini ve denizlerin doğal yapısını bozacağını savunuyor, karşı taraf ise bir sakınca yaratmayacağını söylüyor. Ben bu işten anlamam. Gazeteciyiz diye tüp geçitten de anlamak zorunda değiliz. Ne mektebinde okuduk ne kursunu gördük. Ama tüp geçidin konulmak istendiği noktalar, anladığım kadarıyla, Boğaz'ın güney ağzına denk geliyor. O vakit giriş çıkış noktaları, yaklaşık olarak söylüyorum, Sarayburnu ile Üsküdar'da yer alacak. Bu durumda, şehir trafiğinin ne hal alacağının iyi hesaplanması şart. Yükün büyük ölçüde demiryolu ile aktarılması akılcı görünmekle beraber, bu kez karşımıza yine, depreme karşı güvenlik meselesi çıkıyor. Belgesel kanallarından birinde geçen gün dehşet verici bir olay izledim. Raylarda yol alan iki vagonluk bir araç, aşağıdan 176 dağcı ve kayakçıyı almış, 3 km yukarıya çıkarıyordu, Alpler'de bir yörede. Tünele girdiklerinde araç arıza yaptı. Yardım gelinceye kadar bir yerden çıkan yangınla her tarafı duman bürüdü. Yolcular camları kırıp çıkmak için dakikalarca uğraştılar. 16 kişi çıkmayı başardı. Aşağıya doğru yürüyüp canlarını kurtardılar. Geri kalanlar Hakk'ın rahmetine kavuştu. Benimse, animasyonu izlerken bile dudağım uçukladı. Türk insanı koyun değildir arkadaşlar, lütfen işimizi buna göre yapalım.
|